Hükümetin 100 gününü dinledim.
Meraklısı televizyonda izlemiştir.
Tam da “ana haber” saatine denk geldi, kırk dakikalık bir film gösterildi.
“Bu hükümet 100 günde şunu yapmış” diyeceğiniz aklınızda ne kaldı?
Tek bir nokta: Protokol imzalandı.
Hükümet de kendini “yavru” gibi sundu zaten!
“Ana”sının “kuzu”su (!)
İcraatın odağına Türkiye’yle imzalanan protokol alındı.
“100 gün” filmi de zaten Erdoğan’la başladı.
Sıkıcı bir film
Çok sıkıldık!
BASIN değil sadece VEKİLLER de sıkıldı, BAKANLAR da...
Kitapçığa baktım, iki başlığın altını çizdim; biri YAGA’dan yatırımcılara 13 milyon kaynak aktarılması, bir diğeri 100 yeni polis alınması...
İkisi de önceki hükümet döneminde planlanmış, biliyorum.
Bir de yine geçen dönem çalışmaları başlayan İmar Planı var.
100 güne dair sanırım bir MARAŞ meselesi var, dikkat çekici…
Bir de TÜRKİYE’YLE PROTOKOL.
Pire, deve!
“Trafik kontrolleri” dahi hükümetin 100 günü kitapçığına girdi.
33 yeni itfaiyecinin diploma alması ya da çiğ süt fiyatlarının güncellenmesi de “icraatlar” arasında...
Bir de şu: “Merkezi Cezaevi’nde devam etmekte olan satranç kursları tamamlanmış olup yapılan turnuvada başarılı olan mahkûm ve tutuklulara ödülleri verildi…”
Anlayınız!
Sahi, 100 günde kaç kişi görevden alındı, atandı, kaç partiliye sözleşme yapıldı, eski partili müşavirler dururken kaç yeni müdür atandı?
41. Hükümet değil
“41’inci Koalisyon Hükümeti” deniyor ama...
Değil!
Çünkü bakanlar değişti diye bir hükümet değişmiş olmuyor.
Evet, 41’inci Bakanlar Kurulu ama hükümet değil.
28’inci Hükümet diye hesapladık biz!
“E-Devlet” deniyor ya…
“Kaçıncı Hükümet” olduğunun dahi hesabını yapamıyoruz henüz.
“41. Hükümet” diye panolar yapılmış, ama yanlış.
(Geçmişte bu hatayı manşete taşıdığımız bir haberle gazete olarak biz de yapmıştık, sonra düzelttik.)
Yabancılar Muhaceret
“Güvenlik ve huzur”a özellikle dikkat çekti hükümet…
Bu yöndeki toplumsal tepkinin farkında...
Ama Serhat İncirli sordu, “Ne olacak Polis teşkilatındaki bu dağınıklık” diye…
Yanıt alamadı…
“Hükümetin polise müdahale yetkisi var mı” diye sordu aslında…
“Polis kendi teşkilatını kendi yönetir” gibi bir yanıt geldi.
Bir de yeni duyduklarımız var.
Örneğin “Yabancılar Muhaceret Tüzüğü” yenilenmiş.
23 Ekim’de uygulamaya girecekmiş.
Bu “tüzük” nerede, ne içeriyor, kime dokunuyor, bilemedik…
“Emlakte sahte devir ve sanal bet”
Son 10 gündür “yasa dışı sanal bahis operasyonlarını” ve “sahte emlak vekâleti davası”nı konuşuyoruz.
Gencecik insanlar “bahis ofisleri”nde çalıştığı için elleri kelepçeli hapse giriyor, emlak ve yap-sat sektörü güvensizlikten kırılıyor.
Bu iki meseleyi sordum Başbakan’a…
Çünkü ne 100 gün icraatlarında bir tedbir gördüm, ne 300 gün vaatlerinde…
Ayıbı da yok üstelik; baş zanlılar, hükümetin büyük ortağının ta içinden!
Başbakan “bizimle ilgisi yok, hukuk çalışıyor” dedi.
İyi de hükümet ne yapacak?
İçişleri Bakanı daha geniş yanıt verdi.
“Tapu otomasyonu” projesini geçtiğimiz hükümet döneminde başlattıklarını anlattı, tapu devrini hem kolaylaştıracak, hem de güvenliğini sağlayacak yazılımın devreye gireceğini söyledi.
Emlakçıları kayıt altına alacak yasa, tasdik memurluğunu kritere bağlayacak tasarı sıradaymış. Bir de “şans oyunları” tasarısı.
Tatar’dan altın vuruş
Başbakan Tatar’ın ağzından eğlenceli bir söz beklemek, basın toplantılarının vazgeçilmezi oldu.
Bu kez pası Sami Özuslu verdi, Ersin Tatar da o “meşhur” kafa vuruşuyla golü yaptı (!)
“Kabine revizyonu var mı?” diye geldi soru…
“Oyun çekme bana” dedi Başbakan, “Oyun çekme, bizi karıştırma…”
100 günden geriye de akılda bu kaldı!