Filiz Uzun
Geçtiğimiz hafta Mehmet Gökyiğit’in fotoğraf sergisinin birinci bölümünü yayınlamıştık. Söylenenler özellikle fotoğraf meraklıları açısından değerli olduğundan röportajımızı kesmek istemedik ve bu hafta da ikinci bölümünü yayınlıyoruz.
Hatırlatma: 23 Kasım Pazartesi günü Atatürk Kültür Merkezi’nde Mehmet Gökyiğit harika bir fotoğraf sergisi açılışını yaptı. Davetli olduğum serginin açılışını Cumhurbaşkanı’nın değerli eşleri Sn. Meral Akıncı ve Lefkoşa Türk Belediye Başkanı Sn. Mehmet Harmancı ayrıca serginin sponsorluğunu yapan Limasol Türk Kooperatif Bankası YK Başkanı Hüseyin Kemaler yaptılar.
F.U: Son zamanlarda KKTC’den fotoğraf sanatçılarının uluslararası yarışmalarda çok fazla ödül aldığını duymaktayız.
M.G: Evet fotoğraf sanatı adına inanılmaz işler başaran yurt içinde, yurt dışında çok da prestijli yarışmalardan ödül alan fotoğraf sanatçısı arkadaşlarım var. Bu durum fotoğraf ve ülkemiz adına çok gurur vericidir.
F.U: Sizler de birçok sanatçı da yurt dışından aldığınız ödüller için bizzat ödül aldığınız ülkelere gidebiliyor musunuz?
M.G: Davet alıyorsunuz gitme şansınız var elbette hatta o yarışma fotoğraflarının sergileneceği sergilere fotoğraflarınızı da yollayabiliyorsunuz. Ben Güney Kıbrıs ve Türkiye haricinde ödül aldığım diğer ülkelere bizzat gidip ödülümü alamadım.
F.U: Güney Kıbrıs’ta değerli bir ödül almıştınız hatırladığım kadarıyla.
M.G: Evet 2013 yılında Kıbrıs Fotoğraf Kurumunun düzenlemiş olduğu yarışmada bütün Kıbrıslı Fotoğraf sanatçılarının katılabildiği bir yarışmaydı. Ben bu yarışmada en çok sergileme alan fotoğraf sanatçısı Best Cypriot Photographer ödülünü aldım. Her yıl Türkiye’nin farklı bir beldesinde Uluslararası düzeyde yarışmalar olur. 2 gün boyunca farklı ülkelerden gelen fotoğrafçılarla birlikte o beldede fotoğraflar çekilir ve farklı kategorilerden 4’er fotoğraf veriyorsunuz. Bu yarışmaların özelliği hiçbir fotoğrafta oynama foto-shop yapamıyorsunuz. Bu yarışmalarda da ödüller yarışma biter bitmez verildiğinden ödüllerimi orada alıyorum. En son Mayıs ayında Sinop’ta yapılan yarışmada Sinop Belediyesi özel ödülünü ben aldım.
PRESTİJ
F.U: Kıbrıslı sanatçıların en güzel özelliği amatör ruhla profesyonel işler yapmalarıdır bana göre. Siz de böyle misiniz?
M.G: Profesyonellik zaten hayatını o işten kazanabilmektir. Bizler fotoğrafçılıktan para kazanan sanatçılar değiliz. Hatta yıllardır bu sanat adına cebimizden bile çokça para çıkıyor. Bizler fotoğrafa hobi olarak başladık ve şu an yaşamımızın bir parçası haline geldi. 2006 yılında Viyana’da çektiğim 3 balkonlu bina fotoğrafımın bana getirdiği ödülle sanırım “ben bu işi iyi yapıyorum” diye düşünmemi ve kendime güven kazanmamı sağladı.
F.U: Dünya’nın birçok ülkesinde yarışmalara katılan ve bizzat birçok ülkede fotoğraflar çeken bir sanatçı olarak dünya fotoğrafçılarından farkınız var mı?
M.G: 2009 yılında TÜRKSOY fotoğrafçılar buluşması Bir ayağı Kıbrıs’ta yapıldı. TÜRKSOY; Türk Kültür Sanat Organizasyonları, Türki Cumhuriyetlerin UNESCO’su olarak bilinir. Merkezi Ankara’dır. O dönem Tevfik İleri ve ben KKTC’yi temsilen bu organizasyona katıldık. 14 ülkenin üst düzey fotoğrafçıları Kıbrıs’ta buluştuk. Ekipman olarak bir dijital kamera ve normal basit bir lensle katılmıştık biz. Karşımızdakilerin hepsinde inanılmaz ekipmanlar vardı. Günün sonunda çekilen fotoğrafları gördüğümüzde o zaman anladık ki bu işler ekipmanla değil. Bizlerin o an moral ve motivasyonu arttı ve hiçbir eksiğimiz olmadığını anladık. Bu organizasyonlarda ödül yoktur ama prestij katalogları çıkar. Bu kataloglarda fotoğraflarımız yer aldı, hatta her yıl çeşitli ülkelerde sergilerde de fotoğraflarımız sergilenir.
F.U: Çok iyi fotoğrafçıdır demek için illâ çok prestijli fotoğraf yarışmalarında ödül alması mı gerekir sanatçının size göre?
M.G: Kesinlikle tek kriter bu değil. Hayatı boyunca hiçbir yarışmaya katılmamış dünyaca ünlü fotoğraf sanatçıları vardır. Çalışmalarını gördüğünüz zaman bu insan iyi fotoğraf çekiyor diyebilirsiniz. Ancak yurt dışındaki yarışmalar gerçekten prestij açısından önemlidir. Ben her fotoğrafçıya bunu yapmasını, kendilerini sınamak için katılmalarını öneriyorum. Çünkü bizim ülkemizde eskiden sadece devlet fotoğraf yarışmaları olurdu şimdi birçok dernek, belediyeler, bankalar yarışmalar yapabiliyor. Kıbrıs’ta bazen farklı söylentiler de olabiliyor. Ben FODER başkanı olarak ve üyelerimi teşvik etmek adına her yarışmaya katılıyorum. Ama tercih kişiye kalmıştır. Hayal kırıklıkları da yaşanabiliyor ancak yine de yarışmalara katılmak önemlidir.
F.U: Foto-shop çok tartışılan bir konudur. Bazı fotoğrafçılar foto-shop’u asla kabul etmezken bazıları da onaylıyor nedir bunun sırrı?
M.G: Türkiye’nin en iyi fotoğrafçılarından biri aynı zamanda eğitmen ve birçok yarışmada da jüri üyeliği yapan Mehmet Bayhan’dır. Yıllar önce Mehmet Bayhan’a Kıbrıs’ta jüri üyeliği yaptığı bir tarihte bu soru soruldu. O da şöyle bir cevap verdi. “Ben önüme gelen bitmiş malzemeye bakarım.” Bizler Dask etkinliklerini neden beğeniyoruz. Burada tüm kontrol sizde ve makinenizdedir. Çıkar fotoğrafınızı çeker ve hiçbir oynama yapmadan fotoğraflar teslim edilir. Tüm hünerinizi makinenizdeki ayarlamalarınızda yaparsınız. Kimisi de çeker foto shop ile düzenler. Nerede beceriniz daha fazla ise. Burada mühim olan doğallığı bozmamak.
RENKLİDEN SİYAH-BEYAZA
F.U: Siyah beyaz fotoğraflarınız beni gerçekten çok etkiledi. Bu fotoğrafları siyah beyaz mı çekiyorsunuz?
M.G: FODER olarak tarzımız genellikle renkli çekip siyah beyaza dönüştürüyoruz. Çünkü renkli mi siyah beyaz mı hangisi daha etkili olacak bunu önceden kestiremezsiniz. Renkli siyah beyaza dönüşebilir ancak siyah beyaz renkli olamaz. Ancak bazı fotoğraf sanatçıları var mesela Türksoy buluşmasında tanışmıştım Tataristan’dan gelen Alimcan diye bir sanatçı vardı hiç renkli fotoğraf çekmiyordu. Bu yüzden renkliye ihtiyacı olmadığı için direkt siyah beyaz çekiyordu fotoğraflarını.
F.U: Serginizde birçok dernekten fotoğrafçılar vardı. Bu size özel mi yoksa fotoğraf sanatçıları her zaman birlik içinde midir?
M.G: Sergimde sanatın birleştirici rolünü gördüm, bu da beni çok mutlu etti. Dernekler arası rekabet her zaman vardır. Her dernek de kendini ön planda tutmak için farklı çalışmalar yapar. Bu da çok normaldir. Ancak sizler bir sanatçı olarak herkesle iyi ilişkiler kurarsanız, onların çalışmalarına saygı duyar etkinliklerine katılırsanız. Onlar da size hak ettiğiniz değeri verir.
F.U: Fotoğrafını çekerken sizde derin izler bırakan ya da diğer fotoğraflardan daha farklı sevdiğiniz bir fotoğrafınız var mı?
M.G: Bu sergimde yer alan seyahat kategorisinde 2009 yılında Doğu Beyazit’te çektiğim bir fotoğraftı. Dilenci kadın ve çocukları beni çok etkilemişti. Çok fakir olmaları, yerde ekmek kırıntıları, yüz ifadeleri beni çok etkilemişti. Çocukların yüzlerindeki belki dayak izleri. Daha sonra uzun süre aklımdan çıkmadı. Bir de yine sergimde uluslararası ödüllerimde yer alan Alanya’daki gün batımı fotoğrafım. Alanya kalesine tırmandık ve fotoğraf çekiyorduk, hava birden değişir ve denizde hortum çıkar. Önce bir hortum onu fotoğrafladım. Sonra 2. ve 3. hortum. Üçünü de fotoğraflamayı başardım. Üçünün aynı anda denize vurduğu an da onu fotoğraflamak inanılmaz bir şanstı ve denize yansıması da kalp şeklini almıştı. Bu fotoğraf bana çok ödül kazandırdı.
FOTOĞRAFIN GÜCÜ
F.U: Ben bu fotoğrafın birleştirme olduğunu düşünmüştüm hakikaten 3 hortumun denize aynı anda düştüğü anı fotoğraflamak büyük şans.
M.G: Evet en çok sevdiğim fotoğraflardan biridir ve uzun süre bu fotoğrafı yarışmaya yollamamıştım. Hatta bu fotoğrafımı bazı arkadaşlarım instagramda paylaştı. Amerika’da Green Tv diye bir televizyon fotoğrafı görür ve hikâyesini ister, bana ulaşırlar ve ben de hikayesini yazıyorum. Hatta kare kare öncesinde çektiklerimle birlikte yolluyorum ve bu tv’de yayınlanıyor. İşte fotoğrafın gücü.
F.U: Sürekli hem derneğiniz hem de siz gelişmeye öğrenmeye devam ediyorsunuz değil mi?
M.G: Elbette. Bizler hala olduk diyemeyiz her gün yeni bir şeyler öğreniyoruz. Şu an mesela Türkiye’den bir eğitmen konuğumuz var. İmren Doğan belgesel fotoğrafçılık konulu kursu için aramızda. Ve ben de bu kursa katılıyorum.
F.U: Son olarak söylemek istedikleriniz nelerdir?
M.G: Ben kurum ve kuruluşlara seslenmek istiyorum. Kıbrıs’ta sanatçının sanatını yapabilmesi zaten çok zor. Ürettiklerini satıp bundan para kazanması zor. Yaptıklarını sergilemek adına kurumların da destek olması sadece sanatçıya değil ülke sanatına da katkı koyacaktır. Onlar katkı koydukça böyle sergiler de artacaktır. Ben bu sergiyi 2016 yılında belki bir bölümünü başka ilçelerde de sergilemeyi hedefliyorum. Sergim 10X10 maalesef derginin çıktığı Pazar gün bitecek ancak uzatılması yönünde çok talep var eğer AKM’de pazartesi ve Salı günü herhangi başka program yoksa uzatılabilir diye düşünüyorum. Fotoğraf meraklılarını sergime davet ediyorum. Özellikle size fotoğraf sanatına sayfanızda sıkça yer verdiğiniz, sergime katıldığınız ve beğenilerinizi açık yüreklilikle ifade ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Gazeteniz Yenidüzen’e ve Adres Kıbrıs dergisine de sonsuz teşekkürler.
Düzeltme: Geçen haftaki bölümde eski ismi AFSAD olan FODER’in eski ismi AVSAD olarak, 10 yıldır FODER’de olan Mehmet Gökyiğit’in 2 yıl olan başkanlığı da yanlışlıkla 10 yıl yazılmıştı. Düzeltir ve başta Mehmet Gökyiğit ile okuyucularımızdan özür dileriz. (FU)