Politis, 1974 savaşına dair Kıbrıslı Rum bir kadının sarsıcı iddialarına yer verdi: Babamı, kardeşimi öldürdüler. Banyoya götürdüler ve defalarca tecavüz ettiler
“Genç bir subay beni kurtardı, bir komutan korumaya aldı. Adana’da doktor ve hemşireler bana iyi davrandı. Kasımda Kleridis’in ofisine iade edildim.”
Yenidüzen/Politis
Kıbrıslı Rum bir kadının 44 yıl sonra ortaya koyduğu sarsıcı iddialar adanın güneyinde gündeme damgasını vurdu: “12 yaşında defalarca tecavüze uğradım. Savaşta ailemi kaybettim. Sonrasında ne devlet yardımı aldım, ne psikolojik destek gördüm.”
1974 savaşında Sisglibo köyünden (Akçiçek) sağ kurtulan tek kişi olduğunu söyleyen bir Kıbrıslı Rum kadın, ilk kez Politis’e konuştu. Röportajda kadının ismi özellikle belirtilmedi.
“44 yıl sonra sessizliğini bozdu” üst başlığı ile paylaşılan sarsıcı iddialarda, 3 Ağustos 1974’te 12 yaşında olduğunu söyleyen Kıbrıslı Rum kadın çok sayıda “asker”in kendisine tecavüz ettiğini söyledi.
Politis gazetesi bir süredir “Kıbrıs: Cezalandırılmamış Suçlar” başlığı altında, hem Kıbrıslı Türk, hem de Kıbrıslı Rumların yaşadığı trajedilere sayfalarında yer veriyor.
Σωτηρησ Παρουτησ tarafından hazırlanan yazı dizisi sözlü tarih ve anlatılar olarak savaşla yeniden yüzleşmeyi hedefliyor.
“Pencereden kaçmak istedim…”
Savaş sırasında toplandıkları evde “subay” ve “askerlerin” kontrolünde olduklarını anlatan kadın, banyoya götürülüp tecavüz edildiğini, pencereden kaçmak istediğini ancak bunu başaramadığını anlattı.
“Henüz 12 yaşındaydım” diyen kadın daha sonra silah sesleri duyduklarını, babası ve kardeşi dahil yirmiye yakın ceset arasından sürüklenerek bir başka eve götürüldüğünü belirtti.
“Kardeşimin başı kesilmişti, sürekli ağlıyordum, bir başka evde yeniden tecavüze uğradım” diyen kadın, bulundukları yere daha sonra bir askeri aracın geldiğini anlattı.
“Bir genç geldi, beni aldı, diğer askerlerle tartıştı” diyen kadın, bu genç subayın kendisini korumaya aldığını söyledi.
Genç subayın kendisinden “tecavüzcüleri göstermesini istediğini” de anlatan kadın, geceyi bir komutanın evinde geçirdiğini, ertesi gün de bir doktor tarafından kontrol edildiğini belirtti.
“Doktor kontrolü sonrasında bana yemek verdiler” diyen kadın, ertesi gün iki kadın polise teslim edildiğini ve bir süre bu kadın polislerin korumasında yaşadığını da anlattı.
“Türkiye’de tedavi gördüm.”
Eylül ayında tedavi için Türkiye’ye gönderileceğini öğrendiğini söyleyen kadın, askeri uçakla Adana’ya götürüldüğünü belirtti.
“Uçakta üniformalı subaylar da vardı” diyen kadın, Adana’da askeri bir kampta tedavi gördüğünü, Yunanca bilen bir hemşirenin de kendilerine refakat ettiğini belirtti.
“Doktorlar, hemşireler ve oradakiler bana iyi davrandı, orada giderek iyileştim” diyen Kıbrıslı Rum kadın, tedavisi tamamlanınca yeniden Kıbrıs’a döndüğünü söyledi.
Adaya dönüşünde, Türk askerinin kontrolünde, iki kadın polis korumasında Trahoni köyünde kaldığını ifade eden kadın, Kasım ayında Kıbrıs Cumhuriyeti makamlarına teslim edildiğini söyledi.
“Beni Glafkos Kleridis’in ofisine götürdüler. Başkanla konuştum. Bana yaşadıklarımı anlatmak zorunda olmadığımı söyledi ve güçlü olmamı öğütledi” diyen kadın, normal hayata dönüşün çok kolay olmadığını da belirtti.
“Babamın ve kardeşimin cesetlerini gözlerimle gördüm ancak onlar hep kayıplar listesinde yer aldı, niçin?” diyen kadın, hiçbir dönemde psikolojik destek almadığını da anlattı.
“Ne devlet yardımı aldım, ne de ev” diyen kadın 1974 tecavüzü kurbanı olarak belirli bir ödenekleri olduğunu, özel bir şirkette memur olarak çalıştığını da paylaştı.
[ Röportajın orijinal metni: https://politis.com.cy/article/to-martirio-12chronis-amesos-meta-ti-sfagi ]