Bu sayfada okudunuz hemen her yazıda vurgulamaya çalışıyorum. Bugün eğitim adına tartıştığımız; eksik öğretmen sorunu, eksik ders materyali sorunu, alt yapı sorunları, hatalı taşımacılık ve benzeri sorunlar aslında gerçek eğitim sorunlarımız değil. Olsa olsa eğitim yönetimi sorunlarıdır…
Eğitim bunların dışında bir şey… Bu gün eğitimdeki en büyük sorunumuz yetiştirdiğimiz öğrencilerin yapabilme becerilerinin yetersizliğidir… Başka bir ifadeyle söyleyecek olursam eğitim sistemimizdeki en büyük sorun; öğrencilerimizin sahip olduğu becerilerin, aynı yaş grubundaki diğer ülke öğrencilerinden geride olmasıdır…
Bu becerileri artırmak için neler yapabiliriz diye literatürü tarağından tam da söylemek istediklerimi içeren bir makaleyle karşılaştım. Stanford Üniversitesi eski eğitim fakültesi dekanı Julie Lythcott-Haims, “Bir Yetişkin Yaratmak” kitabında “18 Yaşındaki Her Bireyin Sahip Olması Gereken Yetişkin Becerileri” anlattı.
Makaleyi okuduğumda “işte çözmemiz gereken sorunları bunlar” dedim… Okul öncesinden, üniversiteye kadar eğitim verdiğimiz öğrenciler gerçekten bu becerileri kazanıyor mu? Gerçekten onları bir üst eğitim kademesine ya da yaşama nitelikli birer birey olarak hazırlayabiliyor muyuz? Üzerinde düşünmemiz gereken sorular bunlar olmalıydı…
İşte eğitimdeki birçok nedenden dolayı bir türlü kazandıramadığımız ama 18 yaşındaki her bireyin sahip olunması gereken 8 beceri:
- Yabancılarla konuşabilmesi gerekir… Belki de en çok geliştirmemiz gereken becerimiz bu... Çünkü bırakın yabancı dil konuşan yabancılarla konuşmayı ana dilde bile anlatma ve anlama zorlukları çeken gençlerle karşılaşmak oldukça sıradan bir hal almış gibi… Yabancı dille iletişim kurma konusunda ise durumumuz çok daha vahim…
- Gideceği yere kendisi gidebilmelidir… Neredeyse her yere çocuklarımızı kendimiz taşıyoruz. Kendileri gitmek istese bile izin vermiyoruz… Oysa çocuklarımız bir yere ulaşmanın karmaşıklığını kendilerinin çözebileceği bir beceriyi kazanmalı…
- Ödev ve ders çalışma sorumluluğunu kendisi üstlenmeli… Çocuklarımızın ödevlerine ciddi oranda yardım ediyoruz. Dahası neredeyse o ödevleri kendimiz yapıyoruz… Ders çalışma konusunda karnemiz çok daha kötü. Çocuğu ile birlikte ders çalışmak için yıllık iznini çocuğunun sınav haftasına denk getiren anne-baba sayısı hiç de az değil…
- Ev yaşamındaki sorumluluklarını yerine getirmelidir… Çocuğunuz bu anlamdaki becerisinin ne derecede kazandığını en kolay siz ölçebilirsiniz. Şimdi biraz düşünüp yanıtınızı verin, çocuğunuz ev yaşamında ona verdiğiniz (tabi vermişseniz) sorumluluğu yerine getiriyor mu?
- Başkalarıyla yaşadığı sorunları çözebilmelidir… Şöyle bir düşünün çocuğunuz yaşadığı sorunların çözümünde ne oranda etkili oluyorsunuz! Hemen her sorununu siz mi çözüyorsunuz yoksa bu sorunları kendisinin çözebilmesi için ona fırsat veriyor musunuz?
- Hayatın iniş çıkışlarıyla başa çıkabilmelidir… Ne yazık ki aşırı korumacı aile yapısının oldukça baskın olduğu bir toplumsal yaşam kültürümüz var. Dersler, okul yaşamı, sert öğretmenler, arkadaşlar, çalışma, rekabet, hayatın sıkıntılı yanları… Çocuğunuz bütün bunlarla baş edebiliyor mu? Yoksa yaşadığı her sorunu biz mi çözüyoruz…
- Para kazanmayı ve onu idare etmeyi bilmelidir… Pek önemsemiyoruz ama 18 yaşına gelmiş bir birey tüm ihtiyaçlarını karşılayacak kadar değilse bile kendi parasını kendisinin kazanması gerektiğini ve kazandığı bu parayı doğru kullanmasını fark edebilmeli, bunu başarmalıdır…
- Riskleri fark etmeli ve gerektiğinde kendi sosyal yaşamıyla ilgili bazı riskleri göze almalıdır… Bu durum literatürde risk yönetimi olarak tanımlanmaktadır. 21. Yüzyılın en önemli becerilerinden birisi olan “girişimcilik” bu kazanımla yakından ilişkilidir.
Şimdi şöyle bir düşünün, 4 yaşında eğitim yaşamına başlayan bir çocuk, 18 yaşında genç bir birey olduğunda bu becerilere sahip oluyor mu? Eğer yanıtız “evet” ise yani hemen her gencimiz bu becerilere sahiptir diyorsanız, aslında eğitim sistemimizde çok büyük bir sorun yok… Ancak yanıtınız “hayır” ise, eğitim adına çözmemiz gereken çok sorunlarımız var demektir…
Sıra Dışı Okullar
Geri Dönüşüm Okulu
“Sıra Dışı Okullar” köşemizin bu haftaki okulu Hindistan’dan. Mumbai’den yaklaşık 190 km uzaklıktaki Pune’deki Aman Setu okulunda çocuklar, kil ve eski çimento torbalarından yapılmış bir sınıfın içinde eğitim alıyorlar.
Okulun neredeyse her bölümü geri dönüşüm malzemelerinden yapılmış. Buna, eski panolardan inşa edilen çatılar, plastik şişelerden yapılan duvarlar ve çevre dostu el dokuması pamuklu kumaştan yapılan elle dikilmiş okul üniformaları da dahil. Çocuklar kendi sebzelerini de küçük bir bahçede kendileri yetiştiriyorlar. Hindistan’da özel okul ücretleri artmaya devam ettiği için geçici ve geri dönüşümden elde edilen sınıflar, düşük gelirli ailelerin çocukları için gittikçe daha fazla önem kazanıyor.