19. Yüzyılda Erotik Fotoğraf ve Üç Boyutlu Gerçeklik

19. Yüzyılda Erotik Fotoğraf ve Üç Boyutlu Gerçeklik

Seçkin Tercan

 tercans@yahoo.com

”Erotik olmayan sanat yoktur!”
Gustav Klimt

Son yıllarda sinemanın da etkisiyle üç boyutlu görsel teknikler tekrar popüler oldu. Özellikle sinema ve televizyon endüstrisinde ortaya çıkan birçok izleme tekniği evlerde de yerini almaya başladı. Avatar filminin de etkisiyle hızlı bir yükselişe geçen üç boyutlu teknikler günümüz görsel kültürünün vazgeçilmezleri arasına girmeye devam ediyor. Son olarak Hobbit filmi de üç boyut gemisinin yelkenine yeni bir rüzgâr olarak eklendi. Tüm bu tekniklerin kökeni ise, birçok teknolojik alt yapıda olduğu gibi, 19. yüzyıla kadar dayanıyor. Öte yandan 19. yüzyılda geliştirilmiş olan üç boyutlu, yani stereoskopik tekniklerin ilginç bir deneyimi olmuştur. Bu durum hem tekniğin yaygınlaşmasını sağlamış hem de günümüze kadar uzanan bu popüler kültür girdilerininin temelini atmıştır.

Görsel kültür tarihinde ‘çıplaklık’ ve ‘erotizm’, fotoğraf ile birlikte başka bir düzleme taşınmıştır. Gerçeklikle olan bağı, fotoğrafı, bu alanda vazgeçilmez kılmış, aynı zamanda da şiddetle reddedilmesine sebep olmuştur. İster sanatsal kaygıyla, isterse de doğrudan belgeleme ve ticari amaçla çekilmiş olsun, çıplaklığın olduğu fotoğraflar uzunca bir süre sansürlenmiş ya da reddedilmiştir. Diğer sanat pratiklerinde daha rahat kabul gören çıplaklık ya da erotizm, fotoğrafın mekanik görsel gerçekliği altında fazla doğrudan ve sert bulunmuştur.

Neoklasizim, romantizm ve akademik resim anlayışında sıklıkla karşımıza çıkan çıplak beden, fotoğrafın ilk yıllarında daha çok kadın çıplaklığı yönünde tercih edilmiştir. Çıplak fotoğrafların bir kısmı neoklasik dönem ve rönesans resimlerinin yeniden üretimidir. İçerik  olarak çıplak ve erotik fotoğraf birbirinden ayrılsa da, muhafazakâr düşünce yapısında her ikisi de sansüre uğramıştır. Fransa’da sanatsal içeriğe sahip erotik ve çıplak görseller konusunda belirgin sorunlar görülmezken, İngiltere’de bu konuda çok daha farklı bir çerçeve çizilmiştir. Sergilenen fotoğraflar Viktorya Dönemi muhafazakârlığından etkilenmiş ve birçoğu sansüre uğramıştır.

19. yüzyılda fotoğrafın satışı ve pazarlanması portre fotoğrafının yarattığı potansiyel sayesinde belli bir pratik kazanmış olsa da, bir süre sonra seyahat ve erotik fotoğrafları ile sektör genişlemiştir. Erotik görsellerin stereoskopik olarak elde edilmesi bu pazar payından yola çıkarak gelişmiştir. 19. yüzyılda hem stereoskopik hem de erotik fotoğrafın merkezi olarak öncelikle Paris’i, daha sonra da Londra’yı görebiliriz. Fotoğrafın yaygınlaşmasında da öncü olan bu iki şehir, gelişmiş sanayileri sebebiyle büyük pazarlar ve bütçeler yaratabilmişlerdir.

Üç boyutlu tüm tekniklere verilen genel bir başlık olarak stereoskopi, Charles Wheatstone tarafından çizimler aracılığıyla denenmeye başlanmış ve 1838 yılında İngiltere’de duyurulmuştur. Wheatstone’un geliştirdiği aynalı bir bakaç yardımı ile resimlerdeki geometrik biçimlerin üç boyutlu algılanması, stereoskopinin ilk denemeleridir. Daguerreotype (ilk fotoğrafik görüntü) tekniğinin geliştirilmesinden sonra, stereoskopik denemeler de yapılmaya başlanmıştır.

Daguerreotype ve stereoskopi görsel algıda devrim yaratmış, aynı anda iki büyüleyici görsel icat bir araya gelmiştir. 19. yüzyıl insanının günlük yaşamındaki eğlence dünyası stereoskopi ile evlere taşınmış ve orta sınıfın bütçesine hitap eden bir market oluşmuştur. İlk etapta daguerreotype çok pahalı bir teknikti ve böyle bir fotoğrafı satın almak ciddi bir bütçe gerektiriyordu. Sonraki yıllarda fotoğrafta yaşanan teknik gelişmeler ve yeniliklerle herkesin bütçesine hitap edecek malzemeler üretilebilmiştir.

1851’de Londra’da, Cyrstal Palace’da düzenlenen dünya fuarında stereoskopik fotoğraflar sergilenmiş ve büyük ilgi toplamıştır. Bu sergi üç boyutlu teknikler için dönüm noktası olarak kabul edilebilir. Seyahat fotoğrafı alanında stereoskopik görsellik belirgin bir şekilde rağbet görmüştür. Birçok yeni firma açılmış ve bu firmalar dünyanın çeşitli ülkelerine yolladıkları fotoğrafçılarla seyahat serileri oluşturmuşlardır. Binlerce fotoğraftan oluşan seriler dönemin ev yaşamında televizyonun yerini tutan eğlence araçlarına dönüşmüş ve birçok evde gerek lüks, gerekse basit izleme aparatları (stereoskoplar) kullanılmıştır. Londra Stereoskopi Şirketi’nin bir reklamında yer alan slogan ‘Stereoskopsuz Ev Kalmasın’ şeklindedir. Stereoskopik fotoğraf üreten bu firmalar bir süre sonra seyahat fotoğraflarının izinsiz kullanılması veya kopyalanıp satılması sebebiyle ortaya çıkan telif hakkı davalarına da öncülük etmişlerdir.

19. yüzyılda çoğunlukla anonim erotik fotoğraflara rastlanmasının temel sebebi tutuklanma korkusudur. Hem erotik fotoğrafı çeken hem de satan için yasal sorunlar doğacaktır. Fakat bazı erken dönem örneklerde fotoğrafçılar kompozisyona ekledikleri bazı nesneler ile bir şekilde fotoğrafları imzalamışlardır. Böylece, resmî bir imza olmasa da, fotoğrafın onlara ait olduğunu gösteren bir sembol görüntüde yer almıştır. Bu semboller bazen bir ayna, halı ya da bir kitap olarak karşımıza çıkabilir. 1851 yılında fotoğrafçı Felix - Jacques Moulin, çektiği erotik stereoskopik görüntü sebebiyle 100 Frank para ve bir ay hapis cezası almıştır. Büyük ihtimal fotoğrafı satan kişi çok daha ağır bir cezaya çarptırılmıştır. 19. yüzyılın sonlarına doğru Fransa’da yaygın hale gelen erotik ve sanatsal içeriğe sahip kartpostallar, postayla uluslararası dolaşıma girmiş ve arkasından da yasaklamalar gelmiştir.

19. yüzyılın son çeyreğinde profesyonel bir sektöre dönüşen erotik fotoğraf piyasası gelen taleple büyümüş ve her türlü cinselliği içeren görsel bir arşiv oluşmuştur. Önceki yüzyıllarda İngiltere, Fransa ve Almanya’da yaygın olarak gravür ve farklı baskı teknikleri kullanılarak oluşturulan seriler fotoğraf ile tekrar kurgulanmıştır. Hâlihazırda var olan içeriğin tüketimi sadece daha yaygın hale gelmiştir. Çünkü fotoğrafın yeniden üretimi ve maliyeti diğer birçok baskı tekniğine oranla kolay ve ucuzdur. Erotik fotoğraf satın almak isteyen kişiler, ‘Catalog card’ olarak isimlendirilen çoklu baskılardan fotoğrafları seçmişlerdir. Bunlar kimi zaman bir seriden, kimi zaman da sadece tek bir fotoğraftan oluşan hikâyelerdir.

Üç boyutlu teknikler izleyenlerin gerçeklik beklentilerini arttırmış ve bu beklenti, tekniklerin gün geçtikçe daha da iyi sonuçlara ulaşmasını sağlamıştır. Çıplaklık veya erotizm barındıran fotoğrafı izlemek bir anlamda gözetleme şekli ise, bunu stereoskopik fotoğraf ile gerçekleştirmek etkiyi ikiye katlayacaktır. Stereoskopik ve erotik fotoğrafın bu birlikteliği temel olarak tabii ki algı düzeyinde oluşur. Öncelikli sebep, derinlik algısının artması ve gerçeklik bekletisinin tatminidir. 19. yüzyılda başlayan bu teknik ve içerik birlikteliği günümüzde 3D erotik fotoğraf ve film sektöründe devamlılığını korumaktadır. Yeni nesil 3D televizyonlarla birlikte beklenen gerçeklik algısı günümüz izleyicisini de 19. yüzyıldakine benzer bir etkiyle başbaşa bırakmaktadır.

Dergiler Haberleri