Erhan Öze
Kıbrıs İngiliz Koloni Yönetimi yetkililerinin 1937’de tarih yazımına girişmeleri bir rastlantı değildir. 1936 yılında Yunanistan’da yayımlanan ve Kıbrıs’ı, 1935’te yeniden ilan edilen Yunan Krallığı’nın parçası olarak gösteren haritanın Kıbrıs’ta görünür (Büyük bir olasılıkla da Kıbrıslı Rum okullarında gizlice kullanılır hale gelmesi) olması, Kıbrıs İngiliz Koloni Yönetimi yetkililerini Kıbrıslı Rumların 1931’de olduğu gibi yeniden milliyetçi bir dalganın içine girebilecekleri konusunda tedirgin eder. Bu yüzden de Kıbrıs İngiliz Koloni Yönetimi, kolonideki eğitimi yeniden şekillendirdiği bu yıllarda, eğitimden sorumlu olan tüm kurumlara bir dayatma olarak yeni bir tarih kitabı sunmaya karar verir. Bu şekilde Yunan ve Türk milliyetçi algılarını ailelerinden, sosyal çevrelerinden ve eğitim aldıkları kurumlardan edinen yeni nesillerin, durumu içselleştirmelerini zorlaştıracak ya da onları çatıştıracak olan başka (yeni) bir tarih okumasını tarif ederek ideolojik alana müdahale etmeyi amaçlamaktadırlar. Müdahale edilecek olan sadece öğrenciler değildir; çünkü genel halk için de aynı zamanda bir tarih kitabı hazırlanması planlanmaktadır.
9 Kasım 1936’da Koloni Ofisi resmi sekreteri F. J. Pedler’in kolonilerdeki eğitime tavsiye veren kurulun toplantı raporlarından kaleme aldığı notlara göre; “Kıbrıs Valisi’nin talebinde bulunduğu Kıbrıs tarih kitabı ile ilgili yazıda belirttiği üzere; adadaki tarih eğitimi ya Yunan tarihini Hıristiyan Ortodoks okulları üzerinden ‘Hellas Iredenta’ olarak atfedilmekte ya da Türk tarihi üzerinden, Türkiye’deki değişikliklerden bu yana, abartılı iddialarla Türklüğü bir ırk olarak yansıtmaktadır. Adadaki toplumların varoluş sürecinde ve kendi dillerinde Kıbrıs tarihini düzgün bir şekilde anlatacak-öğretecek herhangi bir girişimi olmamıştır. Bu yüzden de toplumun gözündeki tarihsel perspektif Yunanlı Ortodoks öğretmenler ya da Kemalist eğilimli Türk öğretmenler sayesinde bozulmuştur.” (İUA: CO 67/271/8)
Pedler’in yazdığı notlardan alınan paragraf İngilizlerin gerek Yunan gerekse Türk uluslaşma hareketlerinden dolayı adada var olan iki ana karakter olarak Kıbrıslı “Elenler” (Rumlar kelimesi yerine “Elenler” kelimesinin tercih edilmesinin nedeni, Rumlar diye adlandırılan topluluğun daha fazla Doğu Roma İmparatorluğu içerisinde yaşayan halka hitap etmesidir. Bu bağlamda da İstanbul’u Constantinepole olarak okumaya benzer. Yoksa Kıbrıs’ta yaşayan ve Yunancanın melez bir lehçesini konuşan halk Kıbrıslı Elenler olarak isimlendirildiği zaman, Osmanlı’dan kopan topraklar üzerine kurulmuş olan yeni Yunan Krallığı’na dâhil olmaya çalışan topluluğun arzularını dile getirebilir. Her ne kadar Yunan Krallığı’nın da Constantinepole algısı eskiyi yeniden canlandırma arzusu ile tarihsel varoluş kurgularında mevcutsa da yine de Osmanlılar tarafından yapılmış olan Rum tanımı milliyetçilik temelinden ayrışan Elen söyleminden farklıdır.) ve Kıbrıslı Türklerin hangi tanımlar üzerinden eğitimlerini organize ettiklerini ve İngiliz İmparatorluğu Koloni Bakanlığı’nın uluslaşma hareketlerini nasıl yapay birer olgu olarak gördüğünü ortaya koymaktadır. Durumdan anlaşıldığı üzere adadaki her bir halk kendi topluluğu içerisindeki eğitimi Yunanistan’dan modern Yunanca ve Türkiye’den modern Türkçe olarak getirdikleri ders kitapları ile organize etmektedir ve böylece kendi arzuladıkları tarihsel okumaları (Bu bağlamda durum günümüzden hiçbir fark taşımamaktadır.) yeni nesillere içselleştirmektedirler. Fakat burada Türklük ve Yunanlılığı tarif edişte farklılıklar sezilmektedir. Bu anlamda İngiliz İmparatorluğu neredeyse yüz yıl önce yapay olarak kurulmasına yardımcı oldukları Yunan Krallığı’nı kabullenmiş ve onların kültürel anlamda varoluşunu, İngilizlerin Antik Yunan’a olan saygılarından (Given: 2005) dolayı olağanlaştırmıştır. Fakat Türk kavramının özellikle imparatorluk çözen modern devlet anlayışından dolayı Türkiye Cumhuriyeti’nin ortaya attığı iddialara hayretle bakmaktadırlar ve sevmemektedirler. Bu anlamda Kıbrıs İngiliz Koloni Yönetimi yetkililerinin yerlilerin koloni yaşamı içerisindeki yaşamlarına dair dile getirdikleri bozulma ise İngiliz İmparatorluğu ve koloni olmanın Kıbrıs İngiliz Koloni Yönetimi için taşıdığı sorumluluk, gurur ve tarihsel kabullerinin toplum tarafından benimsenmemesinden dolayıdır.
21 Ocak 1937’de Londra Koloni Ofisi’nde kolonilerdeki eğitime tavsiye veren kurulun toplantı raporlarına göre ise: “Kıbrıs için hazırlanacak tarih kitabının, Kıbrıs’taki tarihi arşiv ve anıtlara ilgi uyandırması ve Kıbrıs’ın İngiliz İmparatorluğu altında geçirdiği gelişimi, adanın İmparatorluk içerisindeki yerini de ortaya koyarak anlatması gerektiğine karar verilmiştir. Bu kitapta adadaki tarihi ve arkeolojik yapıların resimlerle yer verilmelidir.
...
Memorandum içerisinde önerilen kitabın Kıbrıs Valisi tarafından basılması sakıncalı olabilir, çünkü o şekilde organize edilirse yerliler arasında politik bir propaganda aracı olduğu izlenimini bırakabilir.” (İUA: CO 67/271/8)
Kıbrıs İngiliz Koloni Yönetimi’nde Eğitim Direktörü olan J. R. Cullen’in 30 Ağustos 1937’de Kıbrıs tarih kitabı yazımı üzerine olan notlarında duruma şöyle değinilir: “Eğitime ortaokulun son yılı ya da son iki yılında İngilizce okuma dersinde eklenecek olan tarih kitabı ilkokul hocalarının eğitiminde, referans olarak ilkokul eğitimi verecek olan öğretmen okullarının kütüphanelerinde (1936-1937 yılında adada 900’den fazla kütüphane mevcuttur.) ve memurluğa kabul edileceklerin sınav konularında kullanmak içindir. Ortaokul diplomasını almak için girilen sınavda bu kitaba dair soru sorulup sorulmaması konusunda emin değiliz.
...
Ancak yazarın amacı, ortaokul öğrencilerinin seviyesinde Kıbrıs tarihi ve arkeolojisi konularında bilgi veren ve ilgi uyandıran bir kitap yazmaktır. Antony Steel’in örnek gösterdiği Güney Rodezya (günümüzde Zimbabwe) tarih kitaplarının çizgisinde fakat onlardan basit ve daha az gerçeklere dayalı bir kitap istenir. Kitabın İngilizcesinin basit ve İngilizceyi iyi bilmeyen 16 yaşından büyük Kıbrıslı okuyucuların anlayabileceği bir seviyede olması önemlidir. Kitabın bir parçası bitirildiğinde hemen Kıbrıs’ta eğitimden görevli olan departmana gönderilecek ve orada stil ve seçilen kelimelerin uygunluğu detaylı olarak incelenecektir. Kitabı yazacak olan A. Steel’in ortaokullarda ve ileriki eğitim seviyelerinde kullanılan kitaplardan Kıbrıs’tayken edinmesi onun için yararlı olacaktır.” (İUA: CO 67/271/8)
Cullen’in tarih yazımı, direkt olarak arkeolojik olanla ilintili gibi düşünülmektedir. Bu anlamda tarih yazmak İngiliz kolonileri için kolonyal bina yapmak anlamında bir arkeolojik kazı yapmaktır. Fakat burada yapılan arkeolojik kazıdan amaç tarihi tersyüz etmektir, yani toprağı kazarak derinlere inmek değil, tabandan yukarıya doğru arkeolojik olanı kendi elleri ile istedikleri gibi yeniden yaratmak ve yorumlamaktır. Böylece Yunan Krallığı ya da Türkiye kurulurken topraklarında var olan bazı izler öne çıkarılarak ya da istenmeyenler silinerek ya da Kıbrıs bağlamında var olanın üzerine baskı kurularak ya da ötekilenerek toplumların yeni algısını kurmak amaçlanmaktadır. Yazılanların arkeolojik buluntulara dayandırılması ise, Kıbrıs İngiliz Koloni Yönetimi’nin eklektik olarak düşündüğü mimari stiller gibi, kolonide yaşayanların daha önceden deneyimlemiş olduklarını dayanak olarak kullanıp daha kabul edilir bir tarih okuması yanılsamasını kurmaktır.
Tarih kitabı yazımı ile ilgili Kıbrıs’taki görüşmelerini tamamlayan Oxford mezunu Ortaçağ uzmanı ve o dönemde Christ College, Cambridge’te tarih öğretmeni olan Antony Steel 3 Eylül 1937’de ortaya bir memorandum (Bu memorandumda Kıbrıs İngiliz Koloni Yönetimi için çalışan Genel Savcı Sn. Paschalis Kıbrıslı Rumları temsilen ve Evkaf Müdürü M. Münir Bey de Kıbrıslı Türkleri temsilen mülakata alınmışlardır) koyar. Bu çalışma şu önemli detayı barındırmaktadır: “Kıbrıs’taki tarih ve arkeoloji eğitimi tatmin edici bir düzeyde değildir. Kullanılmakta olan kitaplar Yunan ve Türk söylemleri içerisinde kalmaktadır ve taraflıdır. Yazılacak olan kitap adada yaşamayan ve Kıbrıs tarihi, genel tarih ile arkeoloji hakkında bilgisi olan bir İngiliz tarafından kaleme alınabilir.
...
Her yıl İngilizce okuma dersine en fazla 20 sayfa daha ek konabilir, o yüzden de bu kısıt içinde aktarılmak istenenin yazılması önemlidir. Yine de kullanılmakta olan diğer bazı İngilizce metinler gerek görüldüğü koşulda tarih okumasına yer açmak için kaldırılabilir ama bunun ciddi bir miktar olmaması şarttır.
...
Okullar için yazılacak olan kitabın toplumu tatmin etmesi çok önemli değildir.
...
Kıbrıslı Rumların kullanmakta oldukları Yunan tarih yazımları; Kıbrıs’ın Bizans dönemi ve Yunan adası olduğu noktasında durmaktadır. Türklerinki ise biraz daha tarafsız olarak, fakat monoton bir dille, Türk askerinin ilerlemeleri ve geri çekilmelerinden bahsetmektedir. Bu taraflı eğilimler politik görüşlerine bağlı olarak hocalar tarafından saptırılabilmektedir, bunun önüne geçmek kolay olmasa da akıllıca organize edilebilecek metinlerle minimize edilebilir.
Bana yapılan önerilere göre, tarih kitabı ile maksimum fayda, kitabın ilkokul eğitimine uyarlanması fakat bunun bir İngiliz tarafından değil de bir Kıbrıslı ya da Kıbrıslılar tarafından yazılması, dirençli öğretmenler üzerinde İngilizleştirme anlamında daha az kuşku uyandıracaktır. Duyumlarıma göre İngilizleştirme politikası konusunda kuşkulananlar, Rodos’taki İtalyanlaştırma politikasına benzer şekilde, Kıbrıs’taki zorunlu İngilizce eğitimden sonra bir İngiliz tarafından yazılan tarih kitabından rahatsız olabilir, özellikle köy okullarına zorla eğitim için verilmesi her şeyi karıştırabilir. Adada yaşayan bir İngiliz tarafından tarih kitabının yazılmamasını istemem bu yüzdendir.
...
Bana göre, ortaokul tarih kitabı adadaki eğitim departmanı tarafından yazılabilir, çünkü bu kurum hem deneyim olarak hem de danışman olarak tüm adada bilinmektedir. Yine de ortaokullar için tarih kitabını bir İngiliz yerine devlet talimatlarına uygun çalışan bir Kıbrıslıya yazdırmak çok açık bir fikir olabilir.
...
Ortaokullar için yazılacak olan tarih kitabının basit bir dile kavuşturulmasına gerek yoktur. Çünkü halihazırda kullanılmakta olan bazı İngilizce okuma kitapları kompleks dile sahiptir. O yüzden de dili basitleştirme işi sadece gereksiz mali bir külfet olacaktır.
...
Ortaokuldaki tarih kitabına dair eksiklik ve pürüzlerin kaldırılması, kitap yazımından çok ilkokul hocalarının verecekleri tarafsız eğitimle ve çok sayıda ilkokul seviyesinde tarih kitabının kütüphanelerle adaya yayılması sonucunda olabilir. Bu önlemlerle ortaokul seviyesindeki öğrencilerin daha az politik taraflı olmaları sağlanacaktır. Yine de taraflı olanların varlığı kaçınılmazdır. Bana aktarılanlara göre, öğretmenler de dâhil olmak üzere, üst düzey eğitimli Kıbrıslılar dahi seyrek kitap okumaktadırlar, bu yüzden zorunlu okuma önümüzdeki yıllarda toplum içerisindeki okuma alışkanlığını değiştirecektir. Fakat Kıbrıslı küçük gruplar tarafından büyük zorluklarla basılan ve kendilerini anlatan folklor, tarih ve eski eserler hakkındaki yayınlar dahi okunmamaktadır. Bu yüzden de sempatik olmayan bir İngilizce tarih kitabının maksimum 100 kişi tarafından, sadece sınava gireceklerinden dolayı okunması olasıdır.” (İUA: CO 67/271/8)
Antony Steel memorandumunda açık bir dille adadaki durumdan bahsetmektedir. Kendinin Kıbrıs Ortaçağ arkeolojisi üzerine yaptığı ve yayımladığı çalışmalardan dolayı da okul kitabı yazımı ile pek ilgilenmez, hatta Kıbrıslıların kitap alışkanlığı dahi olmadığını ileri sürerek yazılacak olanların tamamıyla sınırlı bir etki alanı olacağından bahseder. Bu yüzden de adadaki eğitim kurumlarında yer alan ve özellikle Kıbrıslı birine tarihin yazdırılmasını önerir. Steel, İngiliz İmparatorluğu ve Kıbrıs İngiliz Koloni Yönetimi’nin Kıbrıslılar için ne demek olduğunun farkındadır. O yüzden de, tarih kitabının, hangi bağlamda toplumun içerisine İngilizleştirme olmadığı algısı ile sızabileceğine dair, İngiliz İmparatorluğu Koloni Bakanlığı’na bir strateji sunar.
Kıbrıs Hükümeti Valisi Sir Palmer’in 9 Eylül 1937’de Koloni Bakanlığı sekreteri W. G. A. Ormsey Gore’a gizli ibaresi ile gönderdiği yazısında; “Tarih yazımı konusunda aday olduğu için Koloni Bakanlığı tarafından adaya gönderilen Antony Steel’in Kıbrıs’taki ziyareti sırasında kendisini iki kez ziyaret ettiğini, Girne ve Lefkoşa’da konu ile ilgili kişilerle konuştuktan sonra Steel’in kendi iş yoğunluğu ve istenildiği kadar basit olan dili kurmakta zorlanacağı için tarih kitabı yazımı konusunda istekli olmadığını, fakat esas nedenin Kıbrıs’ın karışık durumundan dolayı ve özellikle yazılacak olanın okullar için yazılması gerektiğinden dolayı olduğunu dile getirir. 1936’da ilk gönderdiği önerisinde de Kıbrıs’taki tüm okullarda kullanılabilecek ve halkın da anlayabileceği dilde bir kitabın yazılmasının önemini vurguladığını tekrar dile getirir ve tarih yazımında üne sahip olan St. Irvine, H. V. Morton veya ikna edilememesi durumunda vakit yaratabilirse “Kıbrıs’ın El Kitabı”ndaki tarih bölümü yazarı Sir H. C. Luke’un bu iş için uygun olabileceğini belirtir. Okul kitabının ise hâlihazırda İngiliz okulunda eğitim verenler tarafından oluşturulabileceğini” de ekler.
Tarih kitabı projesi ile ilgili olarak yapılan ilk yazışmalardan nerdeyse tam bir yıl sonra 12 Ekim 1937 tarihinde Sir John Shuckburg’e A. Mayhew tarafından Londra Koloni Bakanlığı’nda yazılan yazıda ise; “Dönemin Kıbrıs valisi Richmond Palmer de projenin Steel’e yaptırılmaması konusunda bir görüş sunmuştur. Biz de Steel’in memorandumunda belirttiği gibi hükümet destekli popüler tarih kitabı ve okul tarih kitabı yazım projelerinden vazgeçelim. Çünkü hâlihazırda İngiliz okulu çalışanları tarafından bir tarih kitabı hazırlanmaktadır, ayrıca Sir George Hill’in araştırmaları sonucunda uzmanca hazırlamakta olduğu iki ciltlik bir tarih kitabı söz konusudur, çok popüler olmayan Mr. Casson’un kitabı, Mrs. Chapman’ın popüler kitabı, Hükümet Sekreteri Rubert Gunnis’in ‘Historic Cyprus’ kitabı ve Storrs, O’Brein’ın hazırladığı ‘Handbook of Cyprus’ mevcuttur.
...
Böylece Mr. Steel’e kitap yazdırma fikrinden vazgeçildiğinden, durumun kendisine iletilmesi ve Kıbrıs Valisi’ne de yeni yazılmakta olan kitaplar ortaya çıktıktan sonra ihtiyaca göre hareket edilmesi gerektiğinin bildirilmesi istenir.” (İUA: CO 67/271/8)
Böylece Kıbrıs koloni tarihinin İngiltere anakarasında yaşayan bir uzman tarafından yazılması fikrinden vazgeçilir ve iş olgunlaşmakta olan ve yeterli birikime sahip olduklarına inandıkları adadaki koloni çalışanlarına bırakılır. Diğer bir yandan, Vali’nin, Koloni Bakanlığı’nda genel durumu değerlendiren görevlilerle yapılacaklara dair müzakeresi bu yazışmalarla ortaya konulur. Müzakerelerden anlaşılana göre, Koloni Bakanlığı’ndaki yetkililerin durumu dönemin valisi Sir Palmer gibi algılamadıkları bellidir. Yazılanlar diplomatik siyasi dille ortak bir dil kurdukları yanılsamasındadır; böylece Koloni Bakanlığı’ndaki yetkililer durumun kararını kendilerinin verdiklerine inanırken, Kıbrıs İngiliz Koloni Yönetimi valisi Sir Palmer istediği gibi yönlendirebileceği Kıbrıs’taki İngiliz okulu çalışanları ve eğitim danışmanları ile gerekli tarih kitabını oluşturmaktadır. Bu bağlamda Palmer için tarih yazmak, zamanı ve uzamı kutsamaktır. Kendi varlığını ve ismini koloniye kazımaktır. Bununla arzuladığı ise belli bir uzamda iktidarının söylemlerini destekleyen şekilde yazılmış tarihle, içinde olduğu durumun devamını kendi algısı içerisinde devam ettirmektir.
Kaynaklar
Given, M. (2005), “Architectural styles and ethnic identity in medieval to modern Cyprus.” In: Clarke, J. (ed.) Archaeological Perspectives on the Transmission and Transformation of Culture in the Eastern Mediterranean. Levant Supplementary Series 2, Oxbow Books, Oxford, İngiltere, 207-213
İngiliz Ulusal Arşivi (İUA), dosya no: CO 67/271/8