O yıllardaki etkinlikler üzerine daha detaylı bilgileri alabildiğimiz çalışmalardan biri de, konuyla ilgili yapılan söyleşiler olmaktadır.
Gerek müzisyenlerle gerekse böylesi müzik oluşumlarının kurucusu veya sözcüleriyle yapılan söyleşiler, hem o günün şartları hem de müzikla bilgi, beklenti ve çalışmalar hakkında bizlere bilgi verir nitelikteydi.
İşte böylesi bir söyleşiyi, Darülelhan temsilcisiyle gerçekleştiren ise O. Nejat Konuk bey idi.
“Hür Söz, 11 Şubat 1950, syf:1/4
Darülelhan Temsilcisi ile bir konuşma
Dünkü sayımızda arkadaşımız O. Nejat Konuk tarafından Darülelhan’ın Konseri hakkındaki tenkidi münasebetiyle düşündüklerini ve umumiyetle Konser etrafındaki mütalâalarını öğrenmek maksadıyle, Darülelhan’ın ileri gelenlerinden biri ile bir mülâkat yaptık. Bu mülâkatın tavsilâtını bildiriyoruz:
Bilindiği gibi arkadaşımız, tenkidinde bu musiki hareketini takdirle anmış ve bu şekildeki faaliyetlerin amatör gençlerimiz tarafından tertibini umumi olarak bir muvaffakiyet diye vasıflandırmıştı. Kendisi ile görüşen arkadaşımıza, Darülelhan namına mülâkat veren zat tarafından gerek gazetemizde ve gerekse Halkın Sesi’nde çıkan tenkit yazılarının kendisi tarafından hüsnüniyetle telakki edilmiş bulunduğunu ve fakat bu gibi tenkitlerin her nedense bir kısım halkımız tarafından yanlış tefsirlere yol açtığını belirtmiştir.
Bilhassa Yesari Asım’ın eseri olan “Ömrümce o saf aşkını kalbimde yaşatsam” şarkısında yapılan yeniliği izah eden Darülelhan sözcüsü, herhangi bir musiki parçasının ne şekilde yazılmış olursa olsun gerek solo gerek trio ve gerekse düet halinde okunabileceğini izah etmiş ve “bir parça yapıldığı zaman yalnız solo olarak yapılmış olmaz. Biz Yesari Asım’ın solo parçasını alafrangalaştırarak düet yaptık ve bunu bir yenilik olarak addediyoruz. Hatta bunu bir pilâğa çekerek üstat Yesari Asım’a göndermeği bile düşünüyoruz” demiştir.
Mevhibe hanımın gazetemizde dün çıkan “ses yüksekliği” hususundaki tenkit etrafında ise sözcü şunları söylemiştir: “Bu gibi hatalar bir çok profesyonel musikişinaslar tarafından bile yapılmıştır ve bu mevzu etrafında yapılan tenkidi ben yersiz buluyorum” demiş ve Bayan Mevhibe ile Bayan Şule Fadıl’ı iyi birer istidat olarak takdirle anmıştır. Bundan sonra halkın sükûnet ve alâkasını takdirle kaydeden Darülelhan sözcüsü, “gazetelerin konserimiz etrafında yapmış oldukları neşriyat da gösteriyor ki, Kıbrıs Türk halkında musikiye karşı derin bir alâka mevcuttur ve bu bizi bilhassa memnun etmekte ve geleceğe daha ümitli bakmamıza bir vesile olmaktadır.”
Garp musikisinden daha fazla klasik parçalar hazırlamak ve bunları gelecek konserlerinizde halkımıza dinletmeği düşünüyor musunuz? şeklindeki sualimize şu cevap verilmiştir: “Bunu çok arzu ediyoruz. Fakat sayın halkımıza bu musikinin zevkini tedrici bir surette alıştırmadan böyle bir şey yapmanın tehlikeli olacağı zannındayız. Çünkü bundan dört yıl önce yine Darülelhan’ın Cumhuriyet Bayramı gecesi vermiş olduğu bir konserde “ROT KONÇERTO No.3”yi meydana çıkarmak için 25 gün çabalamış ve fakat bunu çalarken maalesef halkımızın bu eserimize ilgisiz bulunuşu karşısında hayal sukûtuna uğramıştık. Mamafih yine bir tecrübe olmak üzere önümüzdeki konserimizde “La Travieta”yı çıkarmayı düşünüyoruz. Temenni ederiz ki genç heveskârlarımızın çok fedakârane çalışmaları neticesi meydana gelecek bu eser de mevsimsiz alkış ve diğer kulak tırmalayıcı (kakafonlar) ile ihlâl edilmiş olmasın.”
Bay Keğam’ın (Celalyan ea.) kanun taksiminin muvaffakiyetinden hararetle bahseden arkadaşımıza, Bay Keğam’ın Darülelhan konserlerine iştirakının bu müesseseye karşı olan bağlılığını göstermekte bulunduğu belirtilmiş ve mümaileyhin Darülelhan’ın en emekli sanatkârlarından olduğu söylenmiştir.
Arkadaşımızın Darülelhan müessislerinden biri olan Nazım Ali Beyin sahnede görülmeyişi sebebini sorması üzerine, cevaben “bu değerli elemandan mahrumiyetimizin sebebi, arkadaşımızın kayın validelerinin vefatı keyfiyetidir. Gelecek konserlerimizde Bay Nazım Ali’nin iştirakını temin edeceğimizi kuvvetle tahmin ediyoruz.” demiştir.
“Dök zülfünü meydana gel” şarkısının son kıt’asının neden okunamadığı sualimize ise, bütün gayretlerine rağmen bu son kıt’anın temininin münkün olmadığı bildirilmiştir.
Bu gibi musiki faaliyetlerinizi Lâkadamya radyosu vasıtası ile de yayınlamak mümkün değil mi? şeklindeki son sualimizi sayın sözcü şu şekilde cevaplandırmıştır: “Bunu biz de arzu ediyoruz fakat çocukların radyo istasyonuna kadar gidiş ve geliş imkânlarının radyo idaresince temini kanaatimizce pek uygun olurdu. Çünkü yendien faaliyete başlayan müessesemizin maddi imkânları henüz azdır ve bu yüzden müessesemizin parasını biraz sıkı tutmak mecburiyetindeyiz.” demiştir.
Kendisine teşekkür ederek ayrılmak üzere bulunduğumuz sırada Darülelhan’ın ileri gelen elemanlarından birisi olan sayın muhatabımız, polis bandosu müdürü Mr. Harding’in bando elemanlarından bir kısmını vermek sureti ile göstermiş olduğu nezakete de teşekkürü bir borç bildiklerini belirtmiş ve yazarımızın teşekkür ve minnettarlıklarına ise güler yüz ve nezaketle mukabelede bulunarak mülâkata son verilmiştir.”
Hür söz gazetesi ertesi gün yani 12 Şubat 1950 tarihinde Darülelhan konseriyle ilgili bir yazı daha yayınlıyordu. Anlaşılan o ki, Darülelhan’ın yeniden çalışmalarına başlaması, geçmişindeki popülerlikten olsan gerek büyük bir heyecan yaratmıştı müzikseverler tarafından. Bundan dolayı konseri eleştiren bazı yazarlara karşı, Darülelhan’ı koruyucu yazıların da geldiğini görmekteyiz. Söz konusu yazıyı kaleme alanın ismi açık şekilde yazılmamış sadece “M.Ş.” olarak belirtilmişti.
“Hür Söz, 12 Şubat 1950, syf:1 /4
Darülelhan Konseri
M.Ş.
Adamızın biricik musiki cemiyeti olan Darülelhan’ın yeniden sayın Mustafa Kenan Beyin yüksek gayret ve uzun çalışmalarından sonra tekrar canlanmağa başladığını görmek hepimizi son derece memnun etmiştir. İlk konserini Çarşamba günü akşamı Macik Palas sinemasını dolduran halkın huzurunda pek başarılı olarak vermekle Darülelhan bize ilerisi için büyük ümitler verdi. Bizlere her zaman unutulmıyacak geceler yaşatan bu biricik müzik cemiyetini korumak hepimize düşen bir vazifedir.
Hakikaten halk tarafından pek fazla beğenilen bu gibi konserlerin devam etmesini sayın Darülelhan idarecilerinden beklemek hakkımızdır. Bu konser yalnız Türk cemaatı tarafından beğenilmiş değil, konsere iştirak eden birçok yabancılar tarafından da takdir edilmiştir. Türklerin böyle başarılı bir konser verdiklerine hazır bulunan yabancılar pek şaşırmışlardır. Türklerin musikiye karşı olan istidatları onları hayrette bırakmıştır. Bilhassa bunlar arasında Polis Bandosu Şefi Mr. Hardin’in bulunuşu ve konseri sonuna kadar hiç kıpırdamadan takip ederek tebrik ve takdirlerini sunması cemaatimiz için cidden iftihar edilecek bir meseledir. Adamızda en fazla musiki üzerinde söz söyliyebilecek bir şahsın bu konser üzerinde en ufacık bir tenkit bile bulamadığı bir sırada Bay Özsaruhan tarafından yapılan tenkidi hiç de yerinde bulmadık.
Bahsus “konser muvaffakiyetli olmuştur denilebilir” demesi bizi cidden mütessir etmiştir. Çünkü konser hakikaten muvaffakiyetli idi. Bunu herkes kabul ediyor. Böyle bir şeyi yazanın musiki üzerinde ihtisası olan birisi olsaydı bunu hoş karşılayacaktık. Fakat musikişinasların, amatör sanatkârlar elinden çıkan bir konserin bundan daha iyi olamıyacağını söylerken acaba Özsaruhan Beyin müzik üzerinde kaç senelik ihtisasına güvenerek bunları yazdığına şaşıyoruz.
Evet, konserde ufak tefek falsolar olmuştur. Bunu kimse inkâr etmiyor. Hatta falso yaptıklarını yapanlar da kabul ediyorlar. Mamafih biz bu gibi falsoların profesyonel san’atkârlar tarafından da yapıldığını nazarı itibara alarak bunları hoş görmeliydik. Çünkü ilk defa bir amatör olarak sahneye çıkan birisinin heyecanlanmamasına imkân yoktur. Ufak bir konuşma, gülme, çağıran ve çalan üzerinde büyük tesir yapar. Bu tesir profesyonel san’atkârları bile falso yapmaya sevkettiği halde amatörleri nasıl sevketmez.
İkinci bir nokta da son olarak çağrılan Kâtibim Türküsü etrafında yapılan tenkittir. Bu gün bile Türkiye’de üstad ellerde hazırlanamıyan harmonize edilmiş şekli hiç şüphe yok ki burada yapılamazdı. Çünkü bunlar profesyonel değil amatördürler.
Profesyonel bile olsalar, onlar bu şeklini beğenmişler onun için koro halinde yapmışlardır. Bu bir kusur değil ve tenkit edilmeğe değmez. Bu hususta tenkit edilecek bir nokta biz göremiyoruz.
Başdan aşağı muvaffakiyetle dolu bir konser vererek bizlere hoş bir gece geçirten Darülelhan Cemiyeti’ne ve bilhassa onun çalışkan şefi sayın Kenan Beye sonsuz teşekkür eder, ikinci konserini sabırsızlıkla beklediğimizi belirtmek isteriz.”