21 Aralık 1963 tarihinde başlayan etnik çatışmalar Ocak (1964) ayında yapılan Londra Konferansı’nın başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra yeniden başladı. Özellikle Baf bölgesi ve Limasol’da her gün çatışmalar yaşanıyordu. Fakat Lefkoşa kazasına bağlı Aysozomonos (Arpalık) köyünde yaşananlar şiddetin tırmanmasında bir dönüm noktası oluşturacaktı.
BM askerlerinin adaya gelişinden önce adada “barış gücü” görevini üstlenen İngiliz askerlerinden Martin Packart, 1964 Şubatında Aysozomonos’ta gördüklerini şöyle anlatıyor: “diğer köylerdeki çatışmalardan farklı olarak, Kıbrıs Rum kuvvetleri ilk defa geniş çaplı yığınak yaparak belirli bir amaca ulaşmak için izole bir Kıbrıs Tük köyüne baskın düzenlemişlerdi.” Yine Packart’ın sözleriyle AKRİTAS örgütünün yeni politikası, her türlü saldırı ve provokasyona çok sert yanıt vermekti.
Gerçekten de 6 Şubat 1964 tarihinde kalabalık gruplar halinde gelen silahlı Rumlar köye baskın düzenlediler ve 6 Türkü öldürdüler. Bu çatışma nedeniyle Aysozomonos köyünde ve civar köylerde yaşayan Türkler Luricina’ya (Akıncılar) göç etmek zorunda kaldılar.
Olayın meydana geliş biçimi Kıbrıs’ta yaşanan etnik çatışmalarda “intikam” ve “misilleme” gibi olguların önemli etkenler arasında yer aldığını gösteriyor. Cesedi 2012 yılında bulunarak defnedilen ve o tarihe kadar adı kayıplar listesinde yer alan Fikret Hüseyin Seferoğlu 30 Aralık 1963 tarihinde sürüsünün başından alınarak kaybedilmişti. Seferoğlu’nun intikamını almak isteyen birkaç Türk genci köyün yakınlarında seyreden polis aracına ateş ederek polis iki Rum’u öldürdüler. Haberin duyulması üzerine, çatışmaların başlangıcından beri Türklerin “isyan” ettiklerine inandırılan Rumlar büyük bir hışım ve öfke içinde Aysozomonos köyüne saldırdılar ve günahsız altı kişiyi katlettiler.
Aysozomonos’ta Rum polislerine ateş açan Türkleri yakalamak için bir “polis operasyonu” değil, köy halkına karşı topyekün bir saldırı düzenlenmişti. Martin Packart, kendisi ile 1993 yılında yaptığım mülakatta olayları şöyle değerlendiriyordu: “Aysozomonos’ta suçluları yakalamak için bir polis operasyonu yapılmadı. Köye karşı topyekün silahlı saldırıya geçildi. Biz oraya vardığımızda insanlar korku içindeydi. Evlerin duvarlarında kan izleri vardı.”
Packart, yıllar sonra kaleme aldığı kitabında da köye baskın düzenleyen polis birlikleri ve “gizli ordu” olarak adlandırılan AKRİTAS milislerinin otomatik silahlarla saldırdığını ve rastgele ateş ettiklerini yazacaktı. Packart’a göre, Noel’e denk düşen günlerindeki çatışmalar sadece Lefkoşa ve çevredeki şehirleri etkilerken, Aysozomonos hadisesi bütün Kıbrıs Türk köylerini ve karma köyleri sarsmıştı.
Gerçekten de Aysozomonos saldırısı civar köylerin göç etmesine ve Luricina gettosunun ortaya çıkmasına neden olmuştu. Ayrıca, öfke ve korku bütün bölgeye yayılmıştı.
Packart ile birlikte olay yerinde bulunan Amerikalı savaş muhabiri Tom Damman’ın tanıklığı, oluşan ortamı çarpıcı biçimde özetliyordu. Damman, İkinci Dünya Savaşında Alman ordularıyla Polonya’ya girdiğini, başka savaş meydanlarında da bulunduğunu ama Kıbrıs’ın bu bölgesinde karşılaştığı derin öfke kadar kendisini ürperten başka bir örnek ortam olmadığını söylüyordu.
Marti Packart, gördüğü manzara karşısında o kadar çok etkilenmişti ki, 1964 Şubatında “Aysozomonos Şiiri: Kıbrıs Kahramanları” başlıklı ironik bir şiir kaleme almıştı. Aşağıda, İngilizceden çevirdiğim bu anlamlı şiiri okuyucularla paylaşıyorum.
Aysozomos Şiiri: Kıbrıs Kahramanları
Sordum: Ali Hüseyin neden öldü?
(On yedi sten kurşunuyla vuruldu, on birincisi gözü ile beynini birbirine kattı)
Altmış sekiz yaşındaydı
Oturmuş güneşleniyordu
Ve acı içinde öldü
Elinde av tüfeği, güçlü bir ordunun saldırısına karşı
köyünü savunuyordu Ali Hüseyin
İsmi bilinmiyordu
Ne de o biliyordu bu savaşa hangi yanlışın yol açtığını
Kimin hatası olduğunu
Ali Hüseyin altmış sekiz yaşındaydı
Av tüfeğini hiç patlatmamıştı
On yedi sten kurşunuyla vuruldu
Savaş bir hataydı
Liderlerin bazen kaçınılmaz olarak yaptığı
Ali Hüseyin bir camide uzanmış yatıyor
Grotesk bir şekle büzülmüş haykırıyor
Altmış sekiz yaşındaki ölümünü, gözsüz başını
Ve ölümü propaganda değerini çok arttırdı
Ali Hüseyin, ölmüş,
Fotoğrafı Halkın Sesi gazetesinin birinci sayfasını süslüyor
Ve adı bilinmese de çok ünlüdür artık
Perişan hali, yaşı başı ve öldürülüş şekliyle epeyce ünlüdür şimdi
*********************
Andreas Kotsellis kahraman sayılıyor
Bir İsyancı Hüseyin’i öldürdü
Ordusunun saldırısı esnasında
Bir kovboy filmindeki gibi bir kapıya tekme attı
Ve bir isyancıyı arkasından vurdu
Fenalaştı önce
Daha önce hiç kimseyi öldürmemişti
Fakat kısa sürdü fenalaşması
Şimdi iyileşti ve hak ettiği övgüyü istiyor
Yeni tarih kitaplarına geçecek adı
Andreas Kotsellis on altı yaşındadır
Ve halkı için savaşıyor
Bir rüya için
Tehdit altında olan bir yaşam biçimi için savaşıyor
Ve isyan hoş görülemeyeceği için
Daha ne olsun?
O şimdi bir kahramandır
Ve önceki renksiz hayatından çok daha fazla hoşlanıyor bu durumdan