“2 çok benzer tüzük için 105 binlik sözleşme!..”

“Koopbank'ta olup bitenler ele alınmalı… Satın alma Tüzüğü hazırlanması için 105 bin Dolar + KDV ücretle hizmet alındı. Kulüplere 5-10 bin TL BAGIŞLAR yapıldığı, ihtiyaç fazlası 95 kişi istihdam edildiği duyumları var…”

Meltem Sonay

Kooperatif Merkez Bankası’nda iyi şeyler olmadığına işaret eden Maliye eski Bakanı, CTP Milletvekili Birikim Özgür, bütçe döneminde de Merkez Bankası’na Kooperatif Merkez Bankası için denetim çağrısında da bulunduğunu anımsattı, Meclis’in de Kooperatif Merkez Bankası’nın ‘acil mercek altına alınması gerektiği’ tespitleri olduğunu kaydetti.

Özgür’ün açıklamaları şöyle:

“Duyumlarımıza göre Binboğa ve Zirai Levazım’da 2 adet,  52 bin 500 dolar + KDV satın alma tüzüğü için şahıslardan hizmet alınıyor…  2 çok benzer tüzük için 105 binlik sözleşme yaptırılıyor. Hali hazırda 25 bin Dolarlık ödeme de yapıldı bilgimiz var. Kooperatifte çeşitli kulüplere 5 bin -10 şeklinde bağışlar olduğu iddiası da duyumlarımız arasında. Bunların yanında 50 bin TL ile 100 TL bir kaynak aktarımı duyumu ve  95 ihtiyaç fazlası istihdam duyumumuz var”


İŞTE ÖZGÜR'ÜN KONUŞMASININ TAM METNİ:

Bilindiği üzere Kamu Maliyesi alanında sadece bugünümüzü değil yarınlarımızı da doğrudan ilgilendiren en can alıcı sorunumuz, kamu iç borcumuza ilişkin vahim tablodur. 2016 yılsonu itibariyle 5,5 milyar TL’yi aşan iç borcumuzun döndürülemediği yani faiz ödemesi dahi gerçekleştiremediğimiz koşullar, gelecek nesillerin tabağından yemeye devam ettiğimiz koşullardır.

Bu koşulları değiştirmediğimiz müddetçe çocuklarımıza, gençlerimize hitaben atılan “bu ülkenin geleceği sizlersiniz” şeklindeki nutuklar hamasetin ötesine geçemeyecektir. Gelecekten ödünç alarak tükettiğimiz her bir kuruşluk kaynakla aslında çocuklarımızın bu ülkede mutluluğu ve refahı yakalayabilme ihtimalini adeta ortadan kaldırmaktayız. Bundan ötürü hükümetlerin hazinenin iç borç yükünü azaltmaya dönük çabaları oldukça kritik öneme haizdir.

Mevcut hükümetin 2017 yılı içerisinde iç borç faizi ödeyebilmemiz için yürütülmesi gereken çalışmaların oldukça uzağındaki maliye politikaları, acilen bu konuda bir uyarı yapmamızı şart kılmıştır. Bu yıl iç borç faizi ödeyebilmemiz için öncelikle bir “Borç Ödeme Planı” hazırlanması gerekmektedir. Bu ödeme planını Maliye ve Ekonomi bakanlıklarının birlikte oluşturması bekleniyor. Bütçe görüşmelerinde sorduk, bir kez daha sorma gereği hissetmekteyiz: – “Borç Ödeme Planını hazırladınız mı?” – “Hazırlamamışsanız, daha neyi bekliyorsunuz?” – “Meselenin ne denli acil olduğunun farkında değil misiniz?”…

Bir diğer önemli husus ise şudur: Hazırlanacak Borç Ödeme Planı kapsamında, 2017 yılı içerisinde 200 milyon TL’lik faiz ödemesi gerçekleştirilmesinin öngörülmesi gerekmektedir. Böylesi bir faiz ödemesinin finans piyasamızı oldukça rahatlatacağı bilinen bir gerçektir. Bu ödemenin gerçekleşebilmesi içinse hükümetin Borç Ödeme Planının yanı sıra faiz ödemesinde kullanılmak üzere 100 milyon TL’lik bir kaynak yaratmasına da ihtiyaç duyulmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti ile bu konuda varılan bir mutabakat söz konusudur.

Mutabakat gereği KKTC tarafının; 1) Borç Ödeme Planını hazırlaması,

2) Finans sektöründe öngörülen yapısal dönüşümleri hayata geçirmesi ve

3) 100 milyon TL’lik kaynak ayırmasına karşılık; Türkiye Cumhuriyeti de 2017 yılı içerisinde faiz ödemesi amacı ile KKTC’ye 100 milyon TL’lik bir destekte bulunacaktır.

Söz konusu 100 milyon TL’lik destek, Türkiye Cumhuriyeti ile geçtiğimiz ay içerisinde imzalanan 2017 Kredi Protokolü’nde yer aldığı şekliyle, 540 milyon TL’lik Reform Destek Ödeneği’nin 100 milyon TL’lik kısmını oluşturmaktadır.

Ne var ki hükümet, Borç Ödeme Planını oluşturmadığı gibi çeşitli defalar uyarmış olmamıza rağmen mali disiplini bozmuş, günübirlik popülist kararlarla hazinenin bu maksatla 100 milyon TL’lik bir kaynak oluşturabileceği koşulları ortadan kaldırmış ve en vahimi, finans sektöründe öngörülen reformların tam aksine kamu bankalarında olmadık işlere imza attığı izlenimini yaratmıştır.

Yani hedefe yakınlaşmak bir yana hedeften uzaklaştığımız anlaşılmaktadır. Bu durumu, UBP-DP azınlık hükümetinin kurulurken iddia edildiğinin aksine daha iyi bir gelecek için çalışmadığının en somut göstergesi olarak algılamaktayız.

Bütçe görüşülürken Kooperatif Merkez Bankası’nda iyi şeyler olmadığını belirttikten sonra Merkez Bankası’na bankada denetim yapılması yönünde çağrıda bulunmuştuk. Bu kapsamda, Kooperatif Merkez Bankası’nda neler olup bittiğinin Yüce Meclis tarafından da mercek altına alınması gerektiğini ifade etmek istiyoruz. Duyumlarımıza göre Binboğa ve Zirai Levazım’da 52.500 $ + KDV karşılığı “Satın Alma ve Personel Tüzüğü” hazırlanması için şahıslardan hizmet alınmaktadır. Yani iki birbirine çok benzer tüzüğün hazırlanması için toplamda 105 bin $ + KDV ödeme taahhüdünde bulunulmuştur. Binboğa için hazırlanacak tüzük karşılığında 27.500 $ tutarında bir ödemenin hali hazırda gerçekleştirilmiş olduğu şeklinde bir bilgi bizlere ulaşmıştır.

Diğer yandan yine bize ulaşan bilgilere göre çeşitli kulüplere 5 bin ve 10 bin TL’lik tutarlarla bağışlar gerçekleştirilmektedir. Bir danışmanlık şirketine 120 bin $ + KDV karşılığı iş yaptırıldığı iddia edilmektedir. Bir ralli mevzu için 50 bin ve 100 bin Türk Lirası ile ifade edilen kararlar üretildiği yine duyumlarımız arasındadır. 9 ay gibi kısa bir sürede bankaya, Zirai Levazım’a ve Binboğa’ya ihtiyaç fazlası toplam 95 istihdamın gerçekleştirildiği konuşulmaktadır. Binboğa’da bazı personele dönük soruşturma başlatıldığı ve görevden el çektirildiklerine ilişkin de bilgiler tarafımıza ulaştırılmıştır. Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri, Birtakım idari kararların hukuki yönden incelemesini yapacak yer elbette ki Yüce Meclis değildir. Ancak tüm bu duyumları birlikte değerlendirdiğimizde, “et kokarsa tuzlanır, tuz kokarsa ne yapılır?” atasözünü anımsamaktayız.

Kooperatif özelinde yaşanmakta olanların bizleri yapısı güçlendirilmiş ve ekonomik kalkınmaya katkısı artırılmış bir finans sektörüne yakınlaştırmadığı kesin bir gerçektir. Meseleyi bir bütün olarak değerlendirdiğimizde Kooperatif Merkez Bankası’nın bankacılık dışı faaliyetlerinin acilen kooperatiflere devredilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Hükümeti “tuz koktu” dedirten çağdışı uygulamalarından derhal vazgeçmesi için uyarıyoruz.

Finans sektörünü güçlendirecek yapısal çalışmalara odaklanarak siyasi sorumlulukla toplumsal hedefimiz olan borç faizi ödeyebilmemize katkı yapabilecek bir tutum sergilenmesi hususunda hükümet üzerine düşeni yapamıyorsa, bilinmelidir ki bu hükümetin göreve devam edeceği her gün toplumsal varoluş mücadelemizde kayıp hanesine yazılacaktır. 

 

Özel Haber Haberleri