“Son günlerde toplumu saran yeni bir umut dalgası gündemi oluşturuyor: Kıbrıs’ta bir anlaşma umudu…
Kahvehanelerde, sokakta, evlerde, işyerlerinde karşılaşan insanlar hep bunu konuşuyor günlerdir… Konuşmalarda hep bir ikilem… Olur mu; olmaz mı?
Misafirliğe gittiğiniz evlerde insanlar nasıl olduğunuzu, ne içeceğinizi sormadan; anlaşma olup olmayacağını soruyor.
Kliniğe gelen hastam dişinin ağrısını unutup aynı soruyu soruyor öncelikle…
Hatta -hiç abartma yapmıyorum- düğünlerde damatla gelini beklerken; ya da tebrik kuyruğundaki gündem bile bu…
Umutları onlarca kez boşa çıkarılmış insanlar, her şeye karşın tedbirli… Umudunu açığa vurmak için karşısındakini yokluyor önce…
- Sence anlaşacaklar mı?
Karşı tarafın yanıtını olumlu ise hemen “kanıtlar” sıralanmaya başlıyor…
- Bu sefer masadan kaçmak kolay değil…
- Tabii… Sıkıysa kaçsınlar… Beş tane Güvenlik Konseyi üyesi dikilmiş başlarına… Vay kaçanın haline…
- Baksana, Mitsotakis “Veto”yu kaldırıyor; Demirel onu Karadeniz bilmem nesine alıyor… Yunan’ınan Türkiye anlaştıktan sonra bizimkilere…
- Öyle tabii… Bir da uyduruk Vaftiz töreni ayarladılar… Bu ayakları biz bilmeyiz sanki…
- Ben onu bunu bilmem; bu iş, bu sefer bitti… Yoksa, durup dururken Amerika’nın Omorfo’da işi neydi?
- Ya tapudaki işler ?..
- Yok yok… Bu sefer kimse kaçamaz… Bırak Derviş debelensin, kim dinler?
- Zaten onu dinleyen olsaydı, o adı var kendi yok tabella örgütcüklerinin imza kampanyası boklanmazdı.
- Birileri bükmüştür onların kulaklarını…
- Amerika Saddam’ı dize getirdi, da bizim kıçı kırıkları bırakacak?.. vs.vs…”
(2 Temmuz 1992 Tarihli EKİN GÜNDEMİ’nden)
Evet, yukarıdaki yazımın üstünden yirmi yılı aşkın bir süre geçti… Bu günlerde yazılsa yine ayni şeyler yazılacaktı… Mitsotakis’le Demirel isimlerinin yerine, Antonis Samaras ve Tayyip Erdoğan isimlerini koymak yeterli (Derviş, isminin değişmemiş olması, düşündürücü…)
Görüşmelere başlamak için aylardır bir “Ortak Açıklama”yı bile beceremeyenler neyin anlaşmasını yapacaklar sizce?
Siz bakmayın Derviş bey’in her ikide bir “ Artık çözelim… iki üç ayda bu işi bitiririz…” yollu “güvercin demeçleri”ne… KOP’la KTFF’nin yaptığı “geçiçi anlaşmayı” bile hazmedemeyen Derviş bey (Tayyip beyin duyurusunu yaptığı) “Ban Planı”na mı OK diyecek…
Ya da, Milliyet’te yayınlanan haberdeki, (New York’ta BM Genel Kurulu sırasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu arasında yapılan görüşmede,Kıbrıs’ta izlenecek yol haritası belirlendi. Ankara’nın toplantıda “süreci Mart ayına kadar taşıma” kararlılığını ortaya koyduğu belirtildi. Ankara ile Kıbrıs Türk tarafı, bu süreç sonunda yeni adımlar için harekete geçecek.) gibi masallarla bizi uyutmaya devam edebileceğini mi düşünecek…
Bizler (tüm Kıbrıslılar olarak) Güney’deki GAZ’la, Kuzey’deki SU arasında boğulup yok olmadan, bir çözüm için irade koymaya yanaşmadığımız sürece; onlar MASAL anlatmaya, ben de bu tür yazıları tekrar yayınlamaya devam edeceğim, ne yazık ki…