2012 BÜTÇESİNE DAİR BİR DEĞERLENDİRME

“FARKLI” BİR TRAJEDYA ---------------------------------------------- Hükümet 150 Milyon Türk Lirasını nasıl borçlanacak? Yine hangi fonlar erozyona uğratılacak? UBP Hükümeti, altına imza koyduğu protokolun ilişikli maddelerine aykırı nas


“FARKLI” BİR TRAJEDYA


----------------------------------------------

Hükümet 150 Milyon Türk Lirasını nasıl borçlanacak?

Yine hangi fonlar erozyona uğratılacak?

UBP Hükümeti, altına imza koyduğu protokolun ilişikli maddelerine aykırı nasıl davranacak?

Ekonomik öğreti her şeyin bir takas bedeli olduğunu ortaya koyarken protokola aykırılığın bedeli ne olacak?

Hükümet daha başka hangi tavizleri verecek? Başka hangi dayatmalara sebep olacak?


----------------------------------------------


Ebru USAR

 

Türk Dil Kurumu tarafından yayımlanan ‘Büyük Türkçe Sözlük’, “fark” kelimesinin anlamını, “bir kimse veya nesnenin bir başkasıyla karıştırılmamasını sağlayan ayrılık, benzer şeyleri birbirinden ayıran özellik, başkalık, ayrım, nüans” olarak vermektedir.

 

Yani fark kelimesinin doğasında iyiyi veya kötüyü barındıran bir anlam yoktur. Kelime nötürdür, tarafsızdır.

 

Eğer bir siyasi parti seçim sloganını “FARK VAR” olarak belirlemiş ise; fark kelimesine “iyi” bir anlam yüklemiş ve benzerlerine kıyasla bir üstünlük unsuru eklemiş demektir.   

 

Esasında; Ulusal Birlik Partisi, seçim arifesinde seçmenlere “FARK”lı olduğunu ve bu FARKIN iyiye yönelik bir FARKLILIK olduğunu beyan ederken ve hükümet olmaları durumunda iyiye yönelik bir FARK yaratacaklarını taahhüt ederken seçmenlerine “FARKLI” bir yalan söylüyordu.

 

Nitekim gördük ki; o günlerde seçim alanlarında haykırılan “FARK VAR” cümlesi, bugün halkımıza yaşatılan FARKLI trajedyanın habercisiymiş.

 

Sendikalara bizzat Eroğlu imzası ile yazılan yazıda yani verilen yazılı taahhütte, eşel mobilin iki ayda bir verileceğine vurgu yapılırken, seçim sonrasında eşel mobil uygulamasına son verilmiş ve maaşlar dondurulmuştur. Böylece UBP, “FARK”ını ortaya koymuştur.

 

Emekliler derneklerine, emeklilerden vergi alınmayacağı taahhüdü verilirken, seçimden sonra vergi yükü getiren yasa meclisten geçirilmiş, vergi kesintisine gidilmiştir. Anayasa Mahkemesi önünde, ara emri alınmasını engellemek amacıyla, kesilen vergilerin, yasanın iptal edilmesi durumunda iade edileceği yönünde Maliye Bakanının taahhütte bulunması ve bu taahhüdün mahkeme kayıtlarına geçmiş olmasına karşın, UBP yine “FARK”ını ortaya koymuş ve bu taahhüdünden caymıştır.

 

28 Ekim 2011 tarihinde Bakanlar Kurulu 2012 Bütçesini 3 Milyar 132 Milyon Türk Lirası olarak açıkladı. 150 milyon TL iç borçlanmaya gidileceği de bu açıklamalarda yer aldı. En çok merak konusu olan bütçe açığı ise 121 milyon TL olarak öngörülmüştür.

 

Bu açıklamanın altında yatan gerçek, bütçe açığının 121 milyon Türk lirası değil, 271 milyon Türk Lirası olduğudur. Bu açığın 150 milyon TL’si iç borçlanma ile giderilmeye çalışılacak; 121 milyon TL ise, açık olmaya devam edecektir.

 

Piyasalar devlet bütçelerini merak ile bekler çünkü bütçe, öngörülen zaman dilimi içerisinde uygulanması beklenen maliye politikalarının habercisi olarak algılanır.

 

Bütçe açıkları, en basit anlatımla, öngörülen giderlerin, öngörülen gelirleri aşmasından kaynaklanır ve genelde, bütçe dönemi içerisinde önceden öngörülemeyen harcamaların ortaya çıkması ile ortaya çıkar.

 

Bazı durumlarda ise Devlet bütçeleri açık ile başlayabilir. Fakat böylesi durumlarda açığın hangi plan ve program çerçevesinde nasıl kapatılacağı da detaylı bir şekilde belirtilmeli ve kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

 

KKTC Devlet Bütçelerinde var olan açıklar bütçede öngörülemeyen giderlerin ortaya çıkmasından ziyade açık ile başlamasından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla dünyada özel olan durumlar KKTC’de genel, genel olan durumlar ise ülkemizde özeldir.

 

UBP Hükümeti 271 milyon Türk Lirası Bütçe açığının 150 milyon TL’sini iç borçlanma ile kapatmayı hedeflemektedir. Fakat bu iç borçlanmayı hangi kaynaklardan elde edeceğinin planını, programını ve şartlarını kamuoyu ile paylaşmamaktadır.

 

Oysa, UBP Hükümetinin, Türkiye Cumhuriyeti ile imzalamış oldıuğu 2010 – 2012 Kamunun Etkinliğinin ve Özel Sektörün Rekabet Gücünün Artırılması Programı’nda, Kamu Maliyesi başlığı altında iç borçlanmanın hangi koşullarda yapılabileceği detaylı olarak yer almıştır. Şöyle ki;

 

 

Merkezi bütçe, KİT’ler ve diğer kamu kurum ve kuruluşları herhangi bir şekilde Merkez Bankası, kamu ve özel bankalar, ihtiyat Sandığı ve İnkişaf Sandığı’ndan BORÇLANMAMALI, KIB-TEK’in akaryakıt alımları ve daha önce verilmiş devlet kefaletli borçlar DIŞINDA yeni devlet kefaleti ile devlet kurumları kefaleti VERİLMEMELİDİR.

 

 

NASIL OLACAK?

 

Hükümet 150 Milyon Türk Lirasını nasıl borçlanacak?

Yine hangi fonlar erozyona uğratılacak?

UBP Hükümeti, altına imza koyduğu protokolun ilişikli maddelerine aykırı nasıl davranacak?

Ekonomik öğreti herşeyin bir takas bedeli olduğunu ortaya koyarken protokola aykırılığın bedeli ne olacak?

Hükümet daha başka hangi tavizleri verecek? Başka hangi dayatmalara sebep olacak?

 

NELER OLACAK?

 

Yine insan odaklı yatırımlar gerçekleşemeyecek, yeni istihdam alanları yaratılamayacaktır.

Yine özel sektöre kaynak yaratılamayacaktır.

Yine yatırımlar için öngörülen TC kaynakları, bütçe açığının azaltılması için kullanılacak ve reel sektörün gelişimi ve desteklenmesi için öngörülen tutarlar azalacaktır.

Kuzey Kıbrıs ekonomisindeki kıbrıslılık orijini ve payı azalmaya devam edecektir. Çünkü maaş ödeme temel güdüsü içinde olan UBP hükümeti, her türlü etkiye ve telkine açıktır.

Kayıt dışı ekonomi yine kayıt altına alınamayacak. Ekonominin kayıt altına alınmayacağı nedeniyle, devletin vergi gelirleri arttırılamayacak, bunun üzerine çalışanlara yeni vergi yükü getirilecektir. Direkt vergiler arttırılmayacağından, UBP Hükümeti dolaylı vergilere yüklenecek ve yaşamı daha da pahalılaştıracaktır.

Çalışanların hakları yine gasp edilecektir. Çalışanların sosyal fonlara yaptığı katkılar arttırılırken; bu fonlardan bu güne kadar elde ettiği haklar, alabildiğince düşürülmeye devam edilecektir.

Hükümet, tüm bunlara rağmen pervasızca istihdam yapmaya, UBP’li eş dost ve akrabaların kurduğu üç günlük şirketlerden hizmet almaya, ihalesiz iş yaptırmaya devam edecek.

 

Tüm bu olumsuzluklar yaşanırken ve bütçe açıkları bahane edilerek, maaş ve ücretler dondurulmaya devam edilirken, yeni vergiler ve zamlar nedeniyle çalışanların yaşam düzeyi aşağılara çekilirken, eski alışkanlıkların devamı ile hükümet edenlerin savurganlıkları sürdürülecektir.

Yine makam araçları uluorta özel amaçlarla kullanılmaya devam edilecektir. Yüzbinlerce liralık kaynaklar, sırf özel propaganda yapılması için düğünlere, açılışlara, toplantılara çiçek göndermek şeklinde çarçur edilmeye devam edilecektir. Hem de çiçekten çok daha fazla, kimin gönderdiğini yansıtan yazılar ön plana çıkacaktır...

 

NEDEN OLDU?

 

Çünkü UBP Hükümeti “FARK”lı bir siyasi anlayış ve bakış açısı çerçevesinde plansızlık ve programsızlık üzerinde uzmanlaşmıştır!

Çünkü UBP Hükümeti “FARK”lı bir anlayışla populizm yapar ve yapmaya devam eder!

Çünkü UBP Hükümetinin “FARK”lı bir bütçeleme anlayışı vardır!

Çünkü UBP Hükümeti siyasi rant dağıtmaya devam eder!

Çünkü UBP Hükümeti “FARK”LIDIR!!! “FARK” YARATIR!!!

 

 

SONUÇ

 

......VE UBP Hükümeti tüm vatandaşlarına ÖNGÖRÜDE SINIRSIZ “FARK” yaratan bir yeni yıl diler!!!

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri