Sürekli okurlarım bilir, her yılın son yazısını, bir sonraki yıl olabilecekler hakkında “öngörülerime” ayırıyorum.
Geçen yıllarda yazdıklarıma baktıkça, “artık böyle yazılar yazmamalısın” diyorum, kendime…
Ne kadar şom ağızlıymışım meğer!
Çoğu “öngörüm”, gerçekleşmiş; bir kısmı da “görünen köy” aşamasında!
İnsanımız meraklıdır diye, falcılar, kahinler Felaket/Kıyamet ağırlıklı senaryolarını sıralayıp durular ya; ben de onları örnek almışım meğer!..
2018’e seçim havasıyla giriyoruz… Normal bir ülkede, seçimler umut olabilir; bizim tek umudumuz ise; barış düşmanlarının/ kötülerin/ yalakaların ve peşkeşçilerin kazanmaması üzerine kurulmuştur. Bunun dışında fazla beklentimiz yok!
Gazatelerin sayfalarını dolduran “ceyik… cayık…”lı vaatlere inananlarınız varsa, o başka…
Anket yasakları başladığı için, size seçim sonuçları hakkındaki tahminlerimi veremeyeceğim ama; turuncularla, kırmızıların hakim renkler olacağını söyleyebilirim. Yeni hükümetin ana rengi de bu ikisinden biri olacak… Bir de ipucu: 2018 hükümetleri 3 kollu doğacak…
2018’de ne olacaksa; sizin irade(sizliği)nizle olacak, emin olun… Diğer bir deyişle, Yeni Yıl’a nasıl girerseniz; o da size öyle girecek…
Yeni yıla, talih kuşunun kafasına sıçmasını bekleyerek girecek olanlar; umduğu dağlardan taş (ocakları) yağdığını görüp; hayıflanarak geçirecek yılı…
Mangal başında girenler; memleketin yangın yeri olmasına aldırmayacak…
“Bu gece barda… gönlüm hovarda…” şarkısını dilinden düşürmeyenler, turunç macunu yeyip; iktidar arayacak!
Geceyi, pahalı ithal şarkıcılar eşliğinde “kumarhoteller”de geçirenler; “vur patlasın, çal oynasın” modundan kurtulamayacaklar, yıl boyunca…
Geceyi çalışarak geçirenlerse “batsın bu dünyaaa” tepkiselliği içinde yaşayacaklar.
Diğer yanda, “ille de koltuk!” hırsıyla, seçim çalışmalarına ara vermeyen (bazı) siyasiler; yıl boyu broşür/kartvizit dağıtarak geçirecekler yılı…
Ne isterse olsun (Dünya batsa umurumuzda değil ya bizim); 2018, gayet güzel geçecek !..
Bölgemizde süren savaş bit(mey)ecek!..
Dünya’da “doğal afetler” ol(may)acak!..
Dünyamızda açlıktan, göçlerden söz edil(mey)ecek!...
Kıbrıs’ta ÇÖZÜM sağlan(may)acak!
Yeni Hükümet kurul(may)acak; borulardan güldür güldür su ak(may)acak; 13. Hatta ve hatta 14. Maaşlar öden(mey)ecek; öğretmenler, grev, çifçiteler/hayvancılar eylem yap(may)acak!
Hırsızlık, cinayet, kundaklama, intihar, boşanma, tecavüz vb. kötü olaylar ol(may)acak!..
Türkiye’de dinci/faşist iktidar geri adım at(may)acak; Kürt sorunu; baskılar, tutuklamalar devam ed(mey)ecek; Padişah tahtındaki son yılını rahat geçir(mey)ecek!..
- Bu dediklerimiz, “mey”lerle, “may”ların “parantez” içinde kalıp, kalmayacağına bağlı!..)
Bana gelince…
Yılsonu gecesi (son on yıldır yılın son günlerinde, hep bir yakınımızı kaybettiğimiz için; yılbaşı sözcüğünü çıkardım sözlüğümden) yitirdiğimiz akrabaları, dostları anma; ruhlarına kadeh kaldırma ritüeliyle geçecek bu yıl da…
- Hade Horoz Ali dedemin ruhuna…
- Hade annenin ruhuna…
- Hade dayımın ruhuna…
- Hade babanın ruhuna…
- Hade halanın ruhuna…
- Hade amcamızın ruhuna…
-Hade nenemin ruhuna…
Akrabalar bitiyor;
-Masada bardaklar çoğalıyor… Andığımız (içmeyi seven) her ruh için de (Fikret, Yusuf, Filiz, Hakan vd.) bir bardak koyacağız masaya…
Yılsonum, yine böyle geçeceğine göre; 2018’in nasıl geçeceği de belli ediyor kendini…
Seneye, daha umutlu yazılarda görüşmek üzere…