Yılın son günü… Bir yıl daha geçip giderken bu son günde neler yazılabilir ki!
Belki bireylerin hayatlarında yeni sevinçler olmuştur, belki de hüzünler… Belki doğumlar, belki ölümler…
Toplumlar için de aynıdır… Sevinçler de olabilir toplum hayatında, hüzünler de… Yeni doğanlar olmuştur ve ölümler… Denge bir taraftan çalışıyor… Birinin yerine öteki, bir şeyin yerine başka bir şey… Anılar kalmıştır gidenin ardından… Orada başka bir şey onun yerini alamaz. O anılar gidenle kalan arasındadır. Onun yerini hiçbir şey alamaz.
Ama doğa boşluk tanımaz… Boş kalan yer doldurulur… Bir şey yok olmaz, başka bir şeye dönüşür… Anılar özel kalsa da gidenin yerini gelenler doldurmaya çalışır.
***
Doğayla birlikte yaşamaya, gelişmeye çalışırız… Daha doğrusu öyle yapmamız gerekiyor ama yapamıyoruz, yapmıyoruz.
Doğaya karşı ‘gelişme’ adını verdiğimiz betonlaşmayla büyümeye, zengin olmaya kalkıyoruz. Geleceğimizi mahvettiğimizin farkında değiliz ama… Geri dönülmez hatalar yapıyoruz, yaşam kalitemizi yok ediyoruz.
Son zamanda yaşadığımız sel felaketi gibi… Evet, her zamankinden fazla yağış aldı adamız… Ama biz bunu öngöremedik. Kapattık suyun yolunu… O da kapanan yolunun dışına çıktı. Boş bulduğu yerden aktı, önüne ne çıktıysa yıktı, geçti. Dört canı da beraberinde götürerek… Yeni yolun açıldığı günlerde, dağın tepesinde sel suları aldı gitti dört genci… Sorumlu aranıyor şimdi… Raporlar, raporlar… Sorumlu kimmiş, kimlermiş! Evet, yolu yapanların sorumlu olduğu gibi, yolu yaptıranların da sorumluluğu çok fazla… Biri asfaltı döküp gitti, ne suyoluna baktı, ne başka bir şeye… Ama o asfaltı döktüren de nerelere asfalt dökülebilir, yol nereye kadar genişleyebilir, genişlerken yağacak yağmurun suyunun akacağı dereler nereleridir, bunların da bilinmesi, ona göre bir harita verilmesi, asfaltı, yapılacak köprü varsa köprüyü, çalışmayı denetlemesi gerekenler de vardı. Yani sorumluluk toplu.
Bir sorumlu bulup bu işin içinden çıkmak mümkün değil.
***
Yılın son günü demiştik. Bu son günde iyi şeyler de yazmak isterdik ama 2018 iyi geçen bir yıl değil ne yazık ki… TL’nin erimesi zaten başlı başına tam bir hüsrandı bizim gibi TL’yi kullanmak zorunda olanlar için…
TL eridi, zamlar geldi birlikte… Şimdi birazcık olsun gerilerken bazı zamlar da belli oranlarda başarılı olunmuş gibi geri alınmaya çalışılıyor. Bunları söylerken bizim ülkemiz için söylemiyorum. Çünkü bu olumsuz gelişme bizim elimizde olan bir şey değil, başka bir yerde olanı bizim de yaşama zorunluluğumuzdan kaynaklanıyordu… Böyle olmaya da devam edecek gibi görünüyor.
Neden? Çünkü son zamanlarda da Kıbrıs’ın güneyindeki lider, Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı Anastasiadis’in çelişkili açıklamaları, sorunu çözmekten uzak olan tavırları daha belirgin hale geldi. Bizim de burada özgür irademiz dışında başka gelişmeler yaşandığı için Kıbrıs sorununun çözümünde umutlu bir yıla giriyoruz diyemiyoruz ne yazık ki! Ama siyasette yarının ne olacağı bugünden belli değildir bazen… Umarım öyle olur ve 2019 bizi yanıltır. Umutsuzluk umuda dönüşür.
Kayalıklarda anlatılanlar…
Lapta Yürüyüş Yolu’nda denizden gelen rüzgârları bedeninde yumuşatan ama o gösterdikleri direnç karşısında da zaman içinde biçimlenen kayalıklar…
Bir set oluşturmuşlar şimdilerde… Belki önceleri daha biçimli, daha kavisli, daha köşeli, biraz alçak, biraz yüksek yerleri olan kayalıklar biçimindeydiler ama denizin tuzunu da alarak gelen rüzgâr karşısında düzleşmiş ve bir duvar ustasının elinden çıkan bir duvar gibi direniyorlar bilmem kaç yıldır… Önceleri tek tük insanlar gidebiliyordu belki denizin kıyısına… Şimdilerde yapılan yürüyüş yolu ile her gün belki yüzlerce insan geçiyor önlerinden… Fark ediliyorlar artık… İnsanlar kendi hayatlarını görüyorlar belki de o kayalıkların duvarlarında… Kendilerinin hayatlarına benzetiyorlar belki de… Zorluklar karşısında direnmeye çalışırken biçim alan bedenlerinde, belki de kişiliklerinde buluyorlar o düzleşen kayalıkların bazı yerleri delik, bazı yerleri yarılmış ama dik durmaya çalışan biçimini… Bir hayat var pütürlü duvarlarında… Hatta hayatlar… Bir tarih… Kim bilir kaç rüzgâr, kaç fırtına görmüşlerdir denize karşı… Kim bilir kaç tane gemi geçmiştir önlerinden tarihin taaa derinliklerinden… Bir tarihi eser gibi götürür size eskilere denizin iyot kokusunu ciğerlerinize çekerken…
İyi-kötü
Bazı devlet dairelerinde güler yüz, ilgi, hızlı hizmet bulabiliyorken bazılarında tam tersi bir durum var. Evet, orada çalışan kişi veya kişilerin bireysel hizmet anlayışları olabileceği gibi dairenin başındaki kişinin de koordinesi çok önemli… Hatta en önemlisi… Son günlerde iki dairede sözünü ettiğim tam tersi durumu yaşadım. Bir kişinin ilgisizliği diğer çalışanları da zan altında bırakabilir çoğu zaman…
Kadehler daha iyiye…
Bu gece ister evde girin yeni yıla isterse dışarıda bir eğlence mekânında… Nerede olursa olsun, nasıl olursa olsun her şey yeni yılı güzel karşılamak, neşeli, eğlenceli karşılamak ve bu güzelliği yeni yıla taşımak umuduyla… Savaş bölgelerinde daha iyi bir hayat için tır kasaları içinde kaçışlar sürerken daha güzel bir dünya için de kadehlerinizi kaldırmayı ihmal etmeyin. İyi yıllar.
İyi idare edilen bir ülkede yoksulluk utanılacak bir şeydir. Kötü yönetilen bir ülkede zenginlik utanılacak bir şeydir.
Konfüçyüs