Yılın ilk çeyrek enflasyonu, endişeleri artırmaya devam ediyor. Son 2 yıl yaşanan rekorlardan sonra, enflasyon bu yıl da artmaya devam ediyor. Mal ve hizmetlere yapılan zamlar bütün süratiyle devam ediyor. Halk,perişan, şaşkın haldedir.
2024 yılının, ilk 3 aylık toplam enflasyon oranı yüzde 16.11’e ulaştı. Geçen yıl,ayni dönemdeki 3 aylık enflasyon oranı ise yüzde 9,65 idi. Bu yıl trend böyle devam ederse, yıl sonu enflasyonu, geçen yıla göre daha yüksek düzeylerde gerçekleşecek görünüyor.
Mart ayı enflasyon oranlarına göre, aylık enflasyon yüzde 6.91, geçen yıl Mart ayından, bu yıl Mart ayına kadarki yıllık enflasyon oranı ise, yüzde 94.45 olarak gerçekleşti. Geçen yıl bu dönemdeki yıllık enflasyon ise yüzde 66.97 olarak gerçekleşmişti. Mart ayının geçmiş 3 yılın Mart aylarına göre daha pahalı geçtiğini söyleyebiliriz.
3 aylık Gıda enflasyonu da, yüzde 24.01’e ulaşmıştır. 3 aylık gıda enflasyonunun, 3 aylık genel enflasyondan çok daha fazla olduğu net olarak görülüyor.Mutfaktaki yangının bir göstergesi de bu.
Türkiye’de ise, resmi rakamlara göre, Mart ayı enflasyon oranı yüzde 3.16, yıllık enflasyon oranı yüzde 68,50 olarak gerçekleşti. Yıllık enflasyonda Türkiye’nin 26 puan (Yüzde 26) üzerindeyiz.
Ülkemizde, tüm temel gıda ürünleri ile birlikte, akaryakıt, elektrik ve gazda da zam yağmuru devam ediyor. Piyasada neredeyse zam yapılmayan mal ve hizmet kalmadı.
Hayatı ucuzlatmak için, yeterli tedbirler alınmadığı için, ülkedeki enflasyon ve pahalılık rekor düzeylere ulaşmakta, hayat pahalılığının yasa gereği ödenmesi sonucunda, devletin ve belediyelerin bütçelerine de büyük yükler gelmektedir.
Uzun zamandır önermemize rağmen, Hükümet, hayatı ucuzlatmak anlamında, özellikle temel gıda, ilaç, temizlik ve eğitim malzemelerinde yapılması gereken vergi indirimlerini bir türlü yapmıyor.
Kamudaki maaş, emekli maaşları ve sosyal sigorta emekli maaşlarına yılda 2 kez yapılan artışlar bu yıl 3 kez yapılacaktır. Umarım, asgari ücrete de yapılır.Ama, mal ve hizmetlere devamlı zam yapılması, kısa sürede artan maaşları eritmekte ve satın alma gücü yeniden düşmektedir. Bu da, tam bir kısır bir döngü halidir.
Halkın en önemli sorunlarının başında pahalılık, ve geçim derdi gelmektedir. Vatandaş, günden güne fakirleşiyor ve borçlanarak hayatını sürdürmeye çalışıyor. Vatandaşlar, geliri yetmediği için kredi kartlarına yöneliyor.
Öte yandan, İstatistik Kurumu’nun enflasyonu hesaplarken bazı ürün fiyatlarında hata yapması, Meclis’te bu konuda kurulan araştırma komitesinin ara raporunda ortaya çıkmıştır.Özellikle, 2023 yılı dönemine ait fiyatlar üzerinde inceleme yapılmıştır.
Bu bağlamda, enflasyon sepetindeki bazı ürünlerin fiyatının 1 yıl boyunca sabit kalması ve bazı ürünlerin fiyatlarının ise sisteme hatalı girmesi sonucu enflasyon hesaplanmasında eksiklik oluşmuştur.
Komitenin nihai raporu açıklandıktan sonra, ortaya çıkacak hataların ve eksikliklerin enflasyon rakamlarına yansımaları mutlaka revize edilmeli ve çalışanlar ile emekliler mağdur edilmemelidir.
Bu gelişmeler ışığında, yapılması gereken en önemli adım, süratle enflasyon endeksinin yenilenmesi olmalıdır.Mevcut uygulanan endeks, 2015 yılında hazırlanmıştır. Neredeyse aradan 10 yıl geçmiştir.
Enflasyon sepetindeki bazı teknolojik ürünler o dönemde kullanılırken, şu anda hanehalkları tarafından kullanılmamakta ve bu ürünlerle ilgili enflasyon rakamları açıklandığı zaman, halkın tepkisini çekmektedir.
Bu çerçevede,1 yıl boyunca sürecek olan ve yeni enflasyon endeksine temel baz oluşturacak Hanehalkı Bütçe Anketi uygulamasına başlanmalı ve bu anket için gerekli bütçe ayrılmalıdır.
Tüm uyarılarımıza rağmen, Temmuz 2021-Haziran 2022 döneminde, pandemi koşullarında, yeni enflasyon endeksine baz olacak Hanehalkı Bütçe Anketi yapılması yanlıştı.
Çünkü, Pandemi koşullarında tüketici alışkanlıkları değişmişti ve anket sonuçları yanıltıcı olacaktı.Nitekim, çıkan anket sonuçları sapmalar gösterdiği için, yeni enflasyon endeksi uygulamaya girmemişti.
O dönemde, bütçe anketinin finansmanını Avrupa Birliği karşılamıştı.Bu konuda, bahse konu anketinin pandemi koşullarında yapılmaması için, AB yetkilileri ikna edilebilir ve pandemi bitince yapılabilirdi.Maalesef, hem 1 yıl süren anket çalışması,hemde emekler ve para kaynağı heba olmuştur.Bugünkü kur ile yaklaşık 16 milyon TL’ den bahsediyoruz.Keşke, o dönemki uyarı ve önerilerimiz dikkate alınsaydı.
Bu gelişmeler bize şunu da göstermektedir.İstatistik gibi teknik bir kurumun yöneticileri, mutlaka konunun uzmanı kişiler arasından, liyakatla atanmalıdır. Gerekirse, Üçlü Kararname ile atama yapılmamalı, Kamu Hizmeti Komisyonu veya Meclis tarafından atama düşünülmelidir. Yeterli vasıflara sahip olmayan kişilerin atanması, kuruma teknik katkı sağlamamaktadır.
Yazımın sonunda tekrardan vurgulamak isterim ki, Hükümet’in , hayatın ucuzlaması, işsizliğin ve fakirleşmenin artmaması için acil önlemler alması gerekirken, bir türlü memleket sorunlarına odaklanılmamakta, sağlıkta, eğitimde, tarımda, hayvancılıkta, ekonomide, trafikte, kriminal olaylarda yaşanan sorunlar çözülememektedir.
Halk, sorunlara çare beklemektedir.Kurultay hesapları umurunda değildir.