Özellikle Kıbrıslıtürkler açısından “Kara Gün” olarak tanımlanabilecek ve 63’teki iki toplumlu çatışmaların başlangıç günü sayılabilecek 21 Aralık 1963 tarihinin ellinci yıldönümünde bir Kıbrıslırum vakfı, Kıbrıs’ın kuzeyinde, Lefkoşa’da, Büyük Han’da iki toplumlu bir dans gösterisi düzenliyor…
Böylesi bir günde bir sokak dans gösterisi organize edildiğini duyar duymaz organizatörlerle temasa geçerek bunun çok talihsiz bir tarih seçimi olduğunu anlatmaya çalışıyorum – belki de etkinliklerini başka bir güne erteleyebileceklerini anlatmaya çalışıyorum… 21 Aralık ve onu izleyen günlerde, Mayıs 1964’e kadar pek çok Kıbrıslıtürk öldürülmüş veya “kayıp” edilmişti…Adamızın yakın geçmişi için bu önemli bir tarihtir. Yalnızca Kıbrıslıtürkler değil, bu tarihte ve bunu izleyen günlerde pek çok Kıbrıslırum da öldürülmüş veya “kayıp” edilmiştir. Kıbrıs’taki çatışmada bir başka aşamaya geçişi simgeliyor bu tarih ve bizi 1974’teki bölünmeye dek götürüyor… Kıbrıs’taki çatışma 1950’li yılların sonlarında başlamıştı fakat 1963 bir dönüm noktasıydı… Bunu hepimiz biliyoruz… 21 Aralık sevdiklerini kaybetmiş olanlar için bir yas günüdür… Sokaklarda göbek atma günü değil… Tıpkı 20 Temmuz’un da sevdiklerini kaybetmiş olanlar için bir yas günü olduğu gibi ya da 14 Ağustos’un… Her iki toplumun da duyarlı olduğu tarihler vardır, bunlar o tarihlerdir ve bunlara saygı göstermeyi öğrenmezsek, bu adada bir barış kültürü oluşturmamız mümkün değildir… Başkası ağlarken siz şarkı söyleyip göbek atamazsınız… Başkalarının acılarına saygı duymazsanız, başkaları da sizin acınıza saygı duymaz… Büyük travmaların, büyük kayıpların yaşandığı bu adada kendinizi bu kayıpları yaşamış olanların yerine koyup onların neler hissedebileceğini düşünemiyorsanız, bu topraklara barışı getiremeyiz…
Leymosun’dan bir Kıbrıslırum arkadaşım beni telefonla arayarak bu dans etkinliğine davet ediyor – ona da, tıpkı organizatörlere söylediğimi söylüyorum: “Çok kötü bir tarih seçtiniz… Eğer kalkıp seni arasam ve 20 Temmuz’da Uzunyol’da sokakta bir dans gösterisine davet etsem bu hoşuna gider miydi? Bu tarihte akrabaları öldürülen ya da “kayıp” edilenlerin acısına birazcık saygı göstermemiz gerekir” diyorum… “Organizatörleri sen da ara istersan ve onlara bunun çok talihsiz bir seçim olduğunu, provokasyonlara da açık bir tarih olduğunu anlat… 20 Temmuz’da Uzunyol’da sokakta göbek atmakla aynı şey bu” diyorum…
Kıbrıslırum organizatörlerden birisi bu tarihin Kıbrıslıtürkler açısından son derece hassas bir tarih olduğunu öğrenince şoke oluyor, gruplarındaki Kıbrıslıtürkler’den hiçbirinin kendilerini bu konuda uyarmamış olmasına çok üzülüyor ve derhal harekete geçerek herkese telefon ediyor, bir toplantı ayarlıyor… Ancak sonuçta yapılan toplantıda bu etkinliği ertelemek için çok geç olduğu ve kendilerinin bu konuda çok fazla çaba harcamış oldukları gerekçesiyle etkinliği ertelemeden 21 Aralık 2013’te Büyük Han’da yapmaya karar veriyorlar.
21 Aralık 2013 Cumartesi günü bazı Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar Büyük Han’da toplanarak tango dansı yapıyorlar… “Barış için dans ettiklerini” duyuruyorlar… Büyük Han’dan sonra Uzunyol girişinde ve daha sonra Lefkoşa’nın güneyinde de sokakta dans ediyorlar…
Buna gerçekten çok üzülüyorum… İster “hata” deyin, ister “özensizlik”, “gerekçe” gerçekten önemsizdir. Bu tarihin bir toplumun belleğinde bir “Kara Gün”, bir “Yas Günü” olduğu bilindiği halde gene de bir sokak dans gösterisi düzenlenmesi, kalbimi kırıyor… 21 Aralık yerine birkaç gün sonra veya bir hafta on gün sonra böylesi bir etkinlik yapılması o kadar zor muydu? O tarihte “kayıp” edilmiş ya da öldürülmüş insanların anısına birazcık saygı gösterilmesi o kadar zor muydu? Bu kadar büyük bir duyarsızlık karşısında hayretler içinde kalıyorum…
Tüm bu süreçte, benim için en anlamlı şey, bir Kıbrıslırum grubun açıklaması oluyor: “Left Intervention” yani “Sol Müdahale” adlı bir Kıbrıslırum grup, yayımladığı bildiride 21 Aralık gününün bir “Hatırlama-Anma Günü” ilan edilmesini öneriyor. Açıklamada özetle şöyle deniliyor:
“Bundan yarım yüzyıl önce bu ülkede bazı bayramların o kadar da mutlu olmadığını unutmadık. 21 Aralık 1963 günü Lefkoşa sokakları, Kıbrıs siyasi liderliğinin karşılıklı saygı ve işbirliğine dayalı bir devlet yaratmaktaki başarısızlığını gösteren bir dizi olaya sahne olmuştu.
O gece, polis tarafından öldürülen iki Kıbrıslıtürk’ün cesedi o günün kaybıydı… Kıbrıs’ın iki tarafında da o günden önce de, o günden sonra da pek çok öldürme oldu… Resmi olarak olsun, yarı resmi olarak olsun organize edilmiş öldürme olaylarıydı bunlar. Ancak herhangi bir kovuşturma ve herhangi bir mahkeme olmadı. Yakın geçmişteki skandallarda Kıbrıs’ta kendini gösteren dokunulmazlık kültürüne karşı çıkan herkesi, bu dokunulmazlık kültürünün tarihi kökenlerine bakmaya çağırıyoruz. Adalet için talep oradan başlamalı çünkü…
21 Aralık tarihinin Kıbrıs’ta bir Anma/Hatırlama Günü ilan edilmesini öneriyoruz. Ancak adanın iki tarafından da bazı insanların bir Noel tatilini kanlı bir Noel’e dönüştürdüklerini itiraf edip kabul edersek, mutlu bir tatilin tadını çıkarabiliriz. Bu insanlar aramızda yaşamaktadır, yaptıklarının sonuçlarıyla hiçbir zaman yüzleşmemişlerdir ve hatta resmi devlet seremonilerinde onore bile edilmektedirler…
Left Intervention (Sol Müdahale) – 24 Aralık 2013.”
21 Aralık’ta dans etkinliği düzenleyen bir Kıbrıslırum vakfına yanıt verircesine yapılmış en anlamlı açıklama bu olsa gerek… Kıbrıslırum Sol Müdahale Grubu’nu böylesi bir duyarlılık gösterip böyle bir açıklama yaptığı için kutluyorum…