UBP-DP-YDP hükümeti kurulduğu günden bu yana ülkenin her yanında yalan, talan ve soygun devam ediyor.
Ülke karanlıklara terkedilirken, birileri ceplerini doldurmaktan çekinmiyor.
Kıb-Tek bu ülkenin en büyük kurumudur. Bütçesi neredeyse KKTC bütçesinin yarısına yakındır. Bu nedenle gözler hep bu kurumun üzerindedir.
Bu hükümetin kurulduğu günden bugüne Kıb-Tek yanlış yönetiliyor. Kıb-Tek’i yönetenlerin çoğu konunun uzmanı olmadığı gibi, konu ile ilgileri de yoktur.
Zaten bu hükümetin devletin üst kademelerine yaptığı atamalara baktığımızda gördüğümüz yalnızca partizanlıktır.
Bilgi, beceri, yetenek bu hükümet döneminde aranan özellikler değil. Bunların yerine, “bizden olsun, bizim istediklerimizi yapsın, bize itaat etsin yeter” anlayışı hakimdir.
Bu nedenle özellikle Kıb-Tek yönetimine atananlar tam da bu kriterlere uygundur. Bugüne kadar yaptıkları da yapacaklarının teminatıdır.
Ne Yaptılar ?
İhalesiz yakıt alımı bu hükümet döneminin en önemli icraatı oldu. Bu sayede kurumu uğrattıkları zarar mahkeme kayıtlarına geçti. Yaklaşık 25 milyon Dolar.
Biraz geriye giderek hatırlatırsam TPIC adlı TC şirketinden ilk ihalesiz alım Erhan Arıklı’nın bakanlığı döneminde başlamıştı. Bu dönemde yakıt ihalesi birkaç kez açıldı, ama her seferinde istedikleri şirket kazanamadığı için iptal edildi.
Bu sayede o şirketten ihalesiz almaya devam ettiler. Nihayet Ekim 2021’de ihale bağlandı. Kıb-Tek’in 1 yıllık yakıt ihtiyacı olarak çıkılan ihale, kurumu yönetenlerin istemediği bir şirket kazandığı için, şirketle 6-8 aylık ihtiyacı karşılayacak miktarda sözleşme yapıldı.
Aslında Ekim 2022’de tamamlanması gereken ihale Mayıs 2022’de tamamlandı. İhalenin tamamlanmasından 2 ay kadar önce yeni ihale açılması gerekirken Kıb-Tek’i yönetenler bu ihaleyi açmadı. Aksine bakanlar kurulundan geçirilen kararla yine TPIC’ten ihalesiz yakıt alma yoluna gittiler.
Ancak TPIC Haziran ayında, yani Kıb-Tek’in depolarında stoklar bitince bu yakıtı getiremeyeceğini bildirdi. Ülke karanlığa büründü. Böylece Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül aylarında birkaç firmadan güya “elden teklif” usulüyle fahiş fiyata yakıt aldılar.
Halbuki Mayıs ayında ihalesi tamamlanan firmanın sözleşmesinde aynı fiyatla 3-4 ay daha uzatılma maddesi olmasına rağmen 35 dolar/ton taşıma parası yerine 500 dolar/ton taşıma parası ödeyerek başka firmalarla anlaştılar.
Ton başına ödediğimiz fazla para 465 dolar. 1000 ton’luk bir seferde fazladan ödenen para 465 bin dolar. 10 bin tonluk bir seferde ise 4 milyon 650 bin dolar fazla ödedik.
Neden?
Bunun adı beceriksizlik mi?
Beceriksizlik olduğunu düşünmüyorum. Bunun adı açık aleni soygundur. Bu soygunu kurumu yönetenler bilerek ve isteyerek yapmıştır. Bunun sorumlusu da kurum müdürlüğü, yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile ilgili bakan ve kararlara ortak olan bakanlar kuruludur.
Ama mahkeme kararlarına geçen, ortaya çıkan yaklaşık 25 milyon dolarlık zararı bize ödetiyorlar.
Nasıl mı?
Elektriğe her ay zam yaparak kendi yanlışlarının faturasını halka ödetmeye çalışıyorlar.
Biz sesimizi yükseltmediğimiz ve kuzu kuzu zamlı faturaları ödemeye devam ettiğimiz sürece bu soygunlar hiç durmayacaktır.
Kusura bakmayın siz bilerek ve isteyerek kurumu zarara uğratacaksınız, faturasını da bize ödeteceksiniz. Bu kabul edilemez.
Yanlışı siz yaptınız. Faturayı da siz ödemelisiniz.
Bu yapılmadığı sürece bu ülkede yalan, talan ve soygun durdurulamayacak. Kaybeden de her zaman olduğu gibi halk olacaktır.