BRT; 50.yılını kutladı 25 Aralık’ta. BRT’nin yarı yaşı kadar, yarısından fazla bu kurumdayım. Yarım asrın, çeyrek asrına tanıklık etmiş, görüp geçirdiklerim ve hâlâ görüp geçirmekte olduklarım; hem değişimlerin hem değişmeyenlerin yaşanmışlıklarıyla yarı yaşımı bu kuruma vermişim meğer. Elbette 30 yıla ulaşan bizden eskiler de var kurumda, çok fazla olmasalar da ama “üretmeye devam” eden eskiler pek fazla değil. Hani sorumluluk, amirlik vb. İdari mekanızmada görev alanların birçoğu aslında kendilerinin bir “varlık” nedeni olabilecek meziyetlerini bir kenara itmişler ya da şartlar öyle getirmiş.
Yıl 1985... gerek müzisyen olarak gerekse (o dönemlerde) mankenlik serüvenimde, hani fazla da magazinsel gelişmelerimiz olmadığından ön planlarda yer alır dikkat çekmekteydik velhasıl. Sevgili Ulviye Ası (Nasıfoğlu), beni BRT ekranlarına taşıyan kişi oldu. O yıllarda “Stüdyo Gençlik” isimli batı müziğinden oluşan bir program yapmaktaydı. Bir yılbaşı programını sunmamı teklif edince, ilk BRT kameralarıyla da tanışır olduk. Ardından Stüdyo Gençlik programını her hafta Kızılbaş’taki ilk Tv Stüdyomuza gidip sunmaktaydım. Daha Kemal Gökdeller, Caferler, Yahya abiler kameramanlık yapıyorlardı, şimdinin amirleri-sorumluları-emeklileri.
1986’nın Ekim ayında Bayrak Radyosu’na kaşiyeli olarak alındım. Artık tam gün orada hem radyo programları yapıyor, yapılanların prodüktörlüğünü üstleniyor hem de televizyondaki programı sürdürüyordum. Sevgili Ulviye Ankara’ya evlenince sanırım 1987-88 olacaktı bu kez televizyondaki programı “Müzik Tüneli” ismiyle hem sunup hem de yapımcılığını üstlenmiş oldum. Allah rahmet eylesin Jeff Nurton, her hafta bize İngiltere’den ITV’nin Top Of The Pops programını VHS’ye çekerek yolluyordu.
Bunları uzun uzadıya belki yazmak, bir yerlere not etmek gerekir.
Ama şu bir gerçek ki, sn.Özer Berkem’le başlayıp birçok müdür, farklı yönetim kurullarıyla çalıştım. Siyasi görüşüm, Yenidüzen gazetesinde o yıllarda da yazar olmam, kurumun siyasi bakışında birçok kez haksızlığa uğramama neden olmuştur. Bölünmemiş bir Kıbrıs’lı T-Shirt giyip ekrana çıktığım için, radyo’da konuk aldığım kişinin “duvarlar yıkılmalıdır Kıbrıs’ta da” dediği için hakkımda soruşturma açılmış kişilerden biriyim...yılmadım...
1993 yılında İntibaklar oldu ve 3.derece program memuru ardından da aynı yıl 2.derece program memurluğunda ilk terfimi aldım. Alış o alış. 2000 yılında UBP-TKP koalisyonunda 1.derece program memuru sınavlarına girmiş, sınav sorularının cevaplamasında başarısız olmuştum. Çünkü “BRT direkt haberler bölümünün telefonu kaçtır?” sorusuna, “2255555’ten santrala bağlanıp haberler bölümünü istemeniz yeterlidir” cevabım yanlıştı!!! Kaldı ki 1986 yılından 2000 yılına kadar yaptığım programlarla, aldığım ödüllerler, durmaksızın ve küsmeksizin üretmeye devam ettiğim “programcılığımın” niteliği böylesi sorularla anlaşılacaksa, iyi ki sınavda başarısız olup terfi edilmemişim. Birçok arkadaş ya benimle eşit olmuş ya benden öne geçip amirlerim olmuşlardır. Çünkü tümü de hem başarılı, hem küsmeksizin çok üreten, hem kuruma açılım getiren, suya sabuna dokunmayan, dokunsalar da dokundukları sabunun üreticileriyle aynı kapta olmaları yeterli gelmiştir. (istisna gerçek hakları olanları bu söylemimin dışında tutuyorum)...yılmadım...
2000 yılında terfi almayan birçok kişi küsmüş, yıllarca taş taş üstüne koymamış,bazıları kendilerini “büyük solcu” ilan edip “horlanmış-dışlanmış” gibi algılatıp iş yapmaktan kaçınmış. Kimse de bunlara “maaşını hak et” dememiş.
Kurumun tüm yetkilileri CTP’li olduğumu hep bilmiş ama ürettiklerimden yararlanmayı seçmiştir. İki kez müdür tarafından sorumluluk aldım 28 yıl içerisinde. İkisi de sağ partilerin müdürleriydi: rahmetli İsmet Kotak’tan “Tv Müzik Eğlence Yayınları Sorumluluğu”, sn.Özer Kanlı’dan “Drama-Belgesel Yayın Yapım Sorumluluğu”. İkisi de müdür tarafından verilmiş olmasından dolayı her müdür değişiminde bunlar da ortadan kalkmıştır. Ne ilginçtir ki böylesi sorumluluk ancak “sağ partilerden “gelmiştir bana. Hem de benim siyasi görüşlerimi bile bile. Az mı rahmetli Kotak beni odasına çağırıp Yenidüzen’de çıkan haberlerden dolayı ben yazmışım gibi açıklamalarda bulundu...yılmadım...
Nisan ayında bir yıl içerisinde oluşturduğum Belgesel yayın kuşağı ortadan kaldırılırken bana (hakkını yemeyelim) yönetim kurulu kararı ile Arşiv Sorumluluğu verilmişti. Benim için kötü zamandı. Babamın rahatsızlığı hat safhasındaydı. Ayrıca üretimden koparılacak böylesi bir masabaşı bir işin bana göre olmadığını da anladım. Görevi iade ettim. Çünkü hiçbir zaman “ne olursa olsun da koltuğum olsun” demedim. İhtirasım, hırsım hiç olmadı, çok da mutluyum halimden.
Dedim ya çok koalisyonlar, çok müdürler, çok entrikalar, çok bölünmeler, çok kışkırtmalar, çok dışlanmalar gördüm.
Mesleğimde “alaylı” olmamdan her zaman gurur duyarken, çok iletişim mezunu da gördüm taş taş üstüne koyamayan, kafası basmayan ama havalarda olan.
Zaman, her zaman onların zamanı olmaya müsaittir.
BRT 50 yaşında.
Ben BRT’nin 28’lik çocuğu.
Her şeye rağmen yılmadım, mesleğime aşık olarak üretmeye devam ettim.
Çünkü aldığım maaşı hak etmek, ürettiklerimle yayıncılığımıza kendimce bir katkı koymak yaşam amaçlarımdan biri olmuştur. Bizler birgün bu kurumdan aurılacağız ama BRT yeni çocuklar yetiştirmeye devam edecek...en büyük tesellim ise, ardımda kırgınlar, küfürler, “oh be” dedirten sözlerin kalmayacak olmasıdır. Sanırım hayatta en önemli şeylerden biri de budur: güzel anılmak...