İçinde bulunduğumuz günlerde bölgemizde ardı ardına seçimler yapılıyor. Önce geçtiğimiz Şubat ayında Kıbrıs Cumhuriyeti cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı. Seçimi 2004 referandumunda Akel dışında ‘hayır’ oyu veren partilerin ortak adayı Hristodulidis kazandı.
İkinci seçim önümüzdeki Pazar günü Türkiye’de gerçekleşecek cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği genel seçimleridir. Bu seçim Türkiye siyasi yaşamında ya köklü bir değişimi getirecek, ya da tek adam rejimi geri dönülmez biçimde devam edecek.
Üçüncü seçim de 21 Mayıs 2023’te Yunanistan’da gerçekleşecek olan milletvekilliği genel seçimidir. Ancak 21 Mayıs’ta “nisbi temsil sistemi” ile yapılacak seçimde hiçbir partinin % 45 oy alarak tek başına iktidar olamayacağı öngörülüyor. Yunanistan Seçim Yasası gereği 2 Temmuz 2023’te bu kez “salt çoğunluk sistemi” ile yapılacak ikinci seçimde birinci partinin hükümet kurma şansının daha fazla olduğuna inanılıyor.
Sonuç olarak 2023 yılının ilk yarısında hem güney Kıbrıs’ta, hem de Türkiye ve Yunanistan’da seçimler tamamlanmış olacak.
Bu arada Kıbrıs’ın kuzeyinde de bir ara seçim ve belki de yakın zamanda bir erken seçim olasılığı var. Ama bu çözüm sürecini çok etkilemez diye düşünüyorum.
Çünkü Kıbrıs Türk tarafı son dönemde etkisiz eleman durumuna düşürüldü. Ayrıca müzakere sürecinde Kıbrıs Türk tarafını temsilen cumhurbaşkanı katılacağından, milletvekili genel seçimi süreci etkilemeyecektir.
Sonuç olarak seçimi kimin ya da kimlerin kazanacağından bağımsız olarak, Kıbrıs sorununun çözümü için, önümüzde elverişli birkaç yıl olacak.
Başta BM olmak üzere, AB ve ilgili ülkeler Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlaması için ciddi diplomatik girişimlere başlayacaktır.
Müzakerelerde ne görüşülecek?
Elbette “Federal Çözüm” görüşülecek. Çünkü bugüne kadar oluşturulan bütün BM muktesebatı Kıbrıs müzakerelerinin hala federal çözüm müzakereleri olacağını söylüyor.
Kıbrıs sorununda yeni bir çözüm masası kurulacaksa bu masanın etrafına oturacak tüm taraflar, masada federal çözüm dışında herhangi başka bir model öneremeyecekler.
İki devletli çözüm modeli isteyen Tatar masaya oturduğu zaman bu isteğini unutmak zorunda kalacak. Unutmazsa, Türkiye’de yeni seçilecek cumhurbaşkanı kim olursa olsun, Tatar’ı o masaya oturarak federal çözüm modelini görüşmeye “ikna edecek” diye düşünüyorum.
Müzakereler kaldığı yerden devam eder mi?
Elbette bu müzakereler Temmuz 2017’de Crans Montana’da kaldığı yerden devam edecek.
Peki nerede kalmıştı?
BM Genel Sekreteri Guterres taraflara bir belge sunmuştu. Tarihe Guterres belgesi olarak geçen belge müzakereler yeniden başlarsa öncelikle görüşülmeye başlanacaktır.
Crans Montana’da gündeme geldiği gece tarafların soğuk yaklaştığı bu belge yeni müzakere sürecinin de temeli olacak.
Peki bu belgede neler var?
BM genel sekreteri Guterres tarafından ortaya konulan 6 maddelik belgede Federal çözüm müzakerelerinde tıkanıklığı aşacağına inanılan öneriler var.
Guterres çerçevesi Kıbrıs Rum tarafına etkin katılım ve dönüşümlü başkanlığı kabul etmesini söylüyor.
Kıbrıs Türk tarafına da eski garanti anlaşmasının yerine başka bir mekanizma oluşturulabileceğini söylüyor.
Özetle Guterres liderlere son bir çaba ile ortak bir devlet kurabileceklerini, bu noktaya çok yakın olduklarını, bunun için cesaretle müzakerelere devam etmeleri gerektiğini söylüyor.
Crans Montana’da kalınan yer tam da burasıydı. Ama Anastasiadis çözümü değil, seçimi düşündüğü için bu fırsatı cömertçe harcadı.
Şubat 2018’de seçimi kazandı. Ama müzakereler bir daha başlayamadı. Anastasiadis’in ikinci 5 yılı müzakereler açısından boş geçti.
Şimdi Rum tarafında yeni bir başkan var. Hristodulidis seçildiği günden bu yana müzakerelerin yeniden başlaması için çaba harcıyor. Ama nereden başlayacağını söylemiyor. Guterres çerçevesinden hiç bahsetmiyor.
3 seçim önümüzdeki günlerde tamamlanacak. Kimler seçilirse seçilsin Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlayacak. Elbette bunun için BM devreye girecek ve boşa geçen 6 yıldan sonra Kıbrıslılar, Türkler ve Rumlar yeniden çözüm için sınanacak.
Son bir çaba için ben, liderlere ve elbette toplumlara biraz cesaret ve kararlılık diyorum.