“Mühürlerim tamamlandı” ölçütü üzerinden yurttaşlık politikası var.
Yıllardır!
Çalışmaya gelen “mühür” saymaya başlıyor.
Bir de…
Uzmandı, müdürdü, yatırımcıydı, elçilik mensubuydu, komutandı, profesyoneldi diye yapılanlar.
Sahi bir de “zorunlu” var, ne demekse!
* * *
Yurttaşlığın “kaç mührün var” üzerinden konuşulduğu başka bir ülke olduğunu sanmıyorum.
Çünkü pasaporta basılı “mühür” bir aidiyet değildir.
İşi, emeği, çalışmayı yansıtıyor ama hayatı anlatmıyor.
İşin aslı “eğreti” yurttaşlar yüzünden, “gerçek” yurttaşlar hani köklerini buralara büyütenler mağdur oluyor.
* * *
İçişleri eski Bakanı Ayşegül Baybars, YENİDÜZEN'e son 3 senede 7 bin 600 civarında yurttaşlık verildiğini açıkladı.
Bu rakam az mı çok mu bilmiyoruz!
Çünkü yeterli veriye sahip değiliz.
‘Şeffaflık’ yok.
İçişleri Bakanlarımız genelde görevden ayrıldığı zaman bu rakamları paylaşıyor.
Yeni yurttaşların ne kadarı “evlilikten” kaynaklı örneğin, ne kadarı “Bakanlık onayıyla” verilmiş, ne kadarı “işçi” bilmiyoruz.
Yasa, tümünün resmi gazetede yayınlanmasını emrediyor, buna kimse uymuyor.
* * *
3 senede 7 bin 600 rakamı herhalde “doğal yurttaşlık” dışında verilenleri anlatıyor.
O zaman bu rakam çok!
Cumhurbaşkanlığı seçiminin kaderini 4 bin oyun belirlediğini düşünürseniz rakamın önemini daha iyi anlıyorsunuz.
Günde 10 ‘ek’ yurttaşlık demek bu!
Her ay 300’ün üzerinde!
* * *
Unutmayalım.
Bir “kapasite” sorunumuz var, bir de “irade.”
Okulu, yolu, kanalizasyonu, parkı, suyu, hastanesi belirli bir kapasitenin üzerinde “tıkanan” bir yerde yaşıyoruz.
Bir ada yarısı!
Ne kaynakları sınırsız ne de altyapısı…
O halde bir “çizgi” çekmek için daha ne kadar bekleyeceğiz?
* * *
Ayşegül hanım güzel tanımlamış, “Yurttaşlığın artık burada kaç yıl çalıştın üzerinden değil, bu topraklara aidiyet üzerinden, bu topraklardaki kimliği, kültürü benimseme üzerinden olması gerekir.”
İnsan hakkı üzerinden bir çizgi çekilmelidir.
“Burada doğan, on sekiz yaşını geçen, kökleşen” insanları yurttaş yaptıktan sonra artık bu iş bitmelidir.
Hele de “istisnai yurttaşlıklar” tamamen kalkmalıdır yürürlükten!
Öyle birilerinin “keyfine” bırakılmayacak kadar hassas bir mesele yurttaşlık, o nedenle tanımı, ölçüsü, kriteri çok net olmalıdır mutlaka!
“KKTC” yurttaşlığı değildir zaten mesele!
Bir sonraki adımda “Federal Kıbrıs” yurttaşlığıdır, şu anda “Kıbrıs Cumhuriyeti.”
* * *
“Biz yasayı hazırladık” diyor ama Ayşegül hanım da paylaşmıyor halen!
Neydi o taslak?
Çok daha açık olmalıyız dedim ya…
Çok daha şeffaf…
Öyle “ürkecek” ya da “siyasi rekabet” ile gizlenecek bir mesele değil bu!
Cesarete, açıklığa, kararlılığa ihtiyaç var.
Bir de “gözümüzü dört açmaya.”
Hele şimdi…
Aman da aman!