Ödül Aşık Ülker
30 yıldır Avustralya’da yaşayan Kıbrıslı Türk Veri Mühendisi Dr. Yalçın Oytam, Kıbrıs’ın kuzeyine yönelik “Bulaşın hastanelerde de başlamış olması, sağlık personeline bulaşmış olması gerçekten endişe vericidir” sözleriyle dikkat çekti.
COVİD-19’un adanın kuzeyinde yayılma hızının 1.1 olduğunu ve bunun birin üstünde olmasının bulaşın çoğaldığı anlamına geldiğini kaydetti.
YENİDÜZEN’in sorularını internet üzerinden cevaplayan Dr. Oytam, sağlık personeli arasında bulaş olmasının önemine de vurgu yaparak, “Üreme hızı Eylül’e göre daha düşük görünse de, şu anda daha somut, toplum içi bulaş söz konusudur, günlük vaka sayısı daha yüksektir ve belli bölgelerde istikrarlı olarak bulaş tespit edilmektedir” dedi.
Salgının önünü alacak olan şeyin aşılar olduğunu da kaydeden Dr. Yalçın Oytam, toplum sağlığı profesyonelleri için önemli olanın en iyisini, en makulünü seçmek ve uygulamak olduğunu belirtti.
Aşılar için ne söyledi?
“Sağlık Bakanı Ali Pilli’nin yapması gereken 15 Ocak’ta Sinovac aşısını yapmaya başlamak değil, BioNTech-Pfizer aşısını devreye koymaktır.”
Avustralya New South Wales Eyaleti Sağlık Bakanlığı Veri Bilimi Sorumlusu Dr. Oytam, kuzey Kıbrıs için şu anda Sinovac ve BioNTech-Pfizer aşısı olmak üzere iki seçenek olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi:
“Kuzey Kıbrıs için ortada çok net bir seçim vardır. Sınırlı veri ışığında olsa da, bir yanda hem güvenilir, hem etkin BioNTech-Pfizer aşısı, diğer tarafta muhtemelen güvenilir ancak etkinliğine dair ciddi soru işaretleri olan Sinovac aşısı. Hal böyle olunca, BioNTech-Pfizer aşısını seçmemek mantığa sığmaz... Şu anda Sağlık Bakanı Ali Pilli’nin yapması gereken 15 Ocak’ta Sinovac aşısını yapmaya başlamak değil, BioNTech-Pfizer aşısını devreye koymaktır. Kıbrıs’a haftada 7 bine yakın aşı gelecekse, bunun bir kısmının her hafta kuzeye verilmesi için Sağlık Bakanı’nın aktif girişim yapması gerekir.”
“Yayılma hızı 1.1”
“Yayılma hızı şu anda 1.1 civarındadır. Bu oran 1’in üstündeyse bulaş çoğalıyor, altındaysa azalıyor demektir. 1 kritik rakamdır”
- Soru: Eylül ayında röportaj yaptığımızda kuzey Kıbrıs’ta COVİD-19’un yayılma hızının 1.4’e çıktığını, bunun da yayılma hızında %40 artış anlamına geldiğini söylemiştiniz. Şu anda durum nedir, veriler ne söylüyor?
- Dr. Oytam: Eylül ayında yayılma hızı 1.4 idi, o dönemde genel bir kapanma olmadı ancak karantinasız girişlerin durdurulması dahil alınan tedbirler sonucu, gerek ithal vakalar gerekse sosyal temasta düşüşle yayılma hızında da düşüş oldu. Kasım ayının ilk yarısında vaka sayıları sabitlendi ve sonrasında, Aralık ayının ortalarından itibaren bir yükseliş oldu. Şu anda yayılma hızı 1.1 civarındadır.
Yayılma, üreme hızı bir kişinin kaç kişiye bulaştıracağını gösterir. Bu sayı 1.1 olduğunda, her hasta kişi ortalama 1.1 kişiye hastalığı bulaştıracak demektir. Bu oran 1’in üstündeyse bulaş çoğalıyor, altındaysa azalıyor demektir. 1 kritik rakamdır.
“Vakalar yaş gruplarına göre de açıklanmalı”
“Son dönemde 15 ve 30 arası değişen günlük vaka sayısı ve virüsün sağlık personeli arasında görülmesi endişe verici hususlardır. Ciddi bir şekilde bu işin üstüne düşmek gerekir.”
Yayılma hızının 1’in hemen üzerinde olması salgının yayılma sürecine devam edebileceği ve seyir böyle devam ederse aktif vaka sayılarının yavaşça artabileceğine işarettir. Son dönemde 15 ve 30 arası değişen günlük vaka sayısı ve virüsün sağlık personeli arasında görülmesi endişe verici hususlardır. Ciddi bir şekilde bu işin üstüne düşmek gerekir. Ortada somut bir tehlike vardır, bu tehlikenin önünü almak lazım.
Maalesef elimizde bölgelerle ilgili veri yoktur. Son bir kaç gündür bölgelere göre vaka sayıları açıklanmaktadır, ilerde yerel üreme hızı tespiti de mümkün olabilir. Vaka sayılarının bölgelere, yaş gruplarına göre açıklanması gerektiğini daha önce de vurgulamıştım.
“Birinci dalga ya da kontrolden çıkan bir durum olmadı”
“Kıbrıs’ın kuzeyinde birinci dalga olmadı ki ikinci dalga olsun... Kuzeyde ciddi şekilde bir patlama, kontrolden çıkan bir durum olmadı.”
- Soru: Şu anda yaşanana ikinci dalga diyebilir miyiz?
- Dr. Oytam: Bu terimi kullanmak, böyle demek doğru olmaz bence. Çünkü kuzey Kıbrıs’ta birinci dalga olmadı ki ikinci dalga olsun... Kuzeyde ciddi şekilde bir patlama, kontrolden çıkan bir durum olmadı. Ama şu anda Kuzey Kıbrıs kesinlikle ikinci bir tehlike safhasındadır. Çünkü vaka sayılarında bir yükseliş var, 1 sınırı aşıldı, sağlık sisteminin alarm durumunda olması gerekir. Sağlık personeli arasında bulaş olmuştur, hastanelerde bulaş olmaktadır, sağlık personelinden hastalara virüs bulaşmaktadır. Üreme hızı Eylül’e göre daha düşük görünse de, şu anda daha somut, toplum içi bulaş söz konusudur, günlük vaka sayısı daha yüksektir ve belli bölgelerde istikrarlı olarak bulaş tespit edilmektedir.
- Soru: Ne yapmak gerekir?
- Dr. Oytam: Temas takip ekibinin kapasitesi çok önemli olan bir unsurdur. Şu anda her gün 15 ve 30 arası vaka çıkıyor. Bunların temaslarını düşündüğümüzde, ciddi bir takip yapılması gerektiğini görürüz. Takip ekibinin takviye edildiği söylendi, bu çok önemlidir. Avustralya New South Wales Eyaleti’nde günlük temas takip kapasitesi 70 vakadır, ki bu konuda çalışan büyük bir ekip vardır. Burada günlük bulaş sayısı 70’i aşarsa, herşey kontrolden çıkar çünkü temas takibi yapılamaz. Temas takibi olmadığı zaman tam bir felaket olur. Örneğin Victoria Eyaleti’nde 70 vakalık temas kapasitesi aşıldıktan kısa bir süre sonra günlük vaka sayısı ona katlayıp 800’ü bulmuş ve akabinde birkaç ay süren bir kapanma yaşamıştır. Kıbrıs’ta da günlük kapasitenin belirlenmesi ve kesinlikle aşılmaması şarttır. Aşılacak gibi olursa ciddi bir kapanma gündeme gelmelidir.
“En ciddi hata yurt dışından karantinasız girişler oldu”
“Bulaşın hastanelerde de başlamış olması, sağlık personeline bulaşmış olması gerçekten endişe vericidir. Mutlaka buna odaklanmak lazım”
- Soru: Mart ayında kapandık ve 1 Temmuz’a kadar gayet iyi idare edildi, 2.5 aya yakın sıfır vaka oldu. Siz 1 Temmuz’da açılmayı hata olarak gördüğünüzü söylemiştiniz. Şimdi yerel bulaşın arttığını görüyoruz. Nerede hata yapıldı, kaçak oldu?
- Dr. Oytam: Somut olarak tabir edeceksek ciddi bir hata olarak gördüğüm, virüsün en yaygın olduğu ülkelerden biri olan Türkiye’den sırf PCR testi ile karantinasız girişlere başlanmasıydı. Bu hata Temmuz ayından sonra da tekrar edildi. Kasım başında vakalar neredeyse sıfırlanmışken, Kasım ortasından itibaren vaka sayıları yeniden yükselmeye başladı. Şu andaki patlamanın kaynağı da karantinalı veya karantinasız dıştan gelen kişilerdir. Ancak maya oradan gelmiş olsa da, şu anda maalesef yerel bir bulaş vardır. Bu yerel bulaşın kontrol edilmesi kritik önem taşır. Bulaşın sözünü ettiğim gibi hastanelerde de başlamış olması, sağlık personeline bulaşmış olması gerçekten endişe vericidir. Mutlaka buna odaklanmak lazım.
“Tedbirleri denetim önemli
- Soru: Yılbaşında bazı kumarhanelerden basına yansıyan görüntüler oldu. Bunun yansıması ne zaman olur?
- Dr. Oytam: Sağlık Bakanı Pilli, “KKTC vatandaşlarının kumarhanelere gitmesini beklemezdim” diye ilginç bir açıklama yapmış. Mevzu bahis sektöre, Kıbrıs Türk toplumuna sağladığı katkıyla orantısız ayrıcalık tanınıyor olması sanırım gözle görülür ve bir o kadar da talihsiz biz gerçektir. Her halükarda, denetimlerin yapılması gerekirdi. Yılbaşında olanların sonuçlarını görmek için en azından iki haftaya ihtiyaç vardır. Bu risk somuttur, karşımızdadır.
Alınan kararların uygulanıp uygulanmadığının da denetlenmesi önemlidir. Vakaların yoğunlaştığı bölgelerde bölgesel kapanmalar da olabilir.
“BioNTech-Pfizer aşısını seçmemek mantığa sığmaz”
- Soru: Tüm dünyada salgın devam ediyor ve gözler aşılara çevrilmiş durumda. Kıbrıs’ın kuzeyine de Türkiye’den Çin aşısı diye bilinen Sinovac ve AB’den de Kıbrıs Cumhuriyeti aracılığıyla BioNTech gelecek.
- Dr. Oytam: Bu salgının önünü alacak olan ve bu hastalığın efektif olarak sonunu getirecek olan şey aşılardır. Şu anda önümüzde birkaç alternatif var. Toplum sağlığı profesyonelleri için önemli olan en iyisini, en makulünü seçmek ve uygulamaktır.
Benim gördüğüm kadarıyla Kuzey Kıbrıs için iki ana seçenek vardır, birincisi Türkiye’den gelecek olan Çin aşısı Sinovac ve ikincisi de AB’nden güney Kıbrıs aracılığıyla gelecek olan BioNTech-Pfizer aşısı.
BioNTech-Pfizer aşısı mRNA üzerine kurulmuştur yani aşıdan bulaşma söz konusu değildir ve güvenilir bir aşıdır. Klinik test rakamları sınırlı olsa da etkin olduğuna dair somut veriler vardır.
Çin aşısı Sinovac’a gelince, o klasik, geleneksel teknoloji kullanılarak üretilmiş bir aşıdır. Muhtemelen güvenilir bir aşıdır ancak etkinliği konusunda benim açımdan ciddi soru işaretleri vardır. Neden? Bu aşı Brezilya’da sınırlı bir şekilde denendi ve etkinliğinin “%50’den fazla” olduğu açıklandı, yani somut bir etkinlik rakamı verilmedi. Bu açıklamanın Sinovac’ın ricası üzerine yapıldığı da söylendi. Daha sonra Türkiye Sağlık Bakanı % 91.75 etkinlik oranı açıkladı. Burada bir çelişki vardır. Türkiye’deki bazı bilim insanları da bu açıklamaların tutarsızlığına dikkat çekiyorlar. İki farklı ülkeden, iki farklı mesaj geliyor.
Türkiye’deki rejim, pandemi konusunda baştan sona hiç dürüst davranmadı. İnsanlar COVİD-19’dan ölürken, virüsün varlığını inkar ettiler. Nisan-Mayıs 2020 döneminde Türkiye’de COVİD-19’dan ayda yaklaşık 10 bin kişi ölürken, bin kişinin öldüğünü açıkladılar.
Uzmanlar, Türkiye’den gelen verilerin güvenilir olmadığını, oynanmış olduğunu açıklamaktadır. Bütün bunları toparladığımız zaman, şu anda Türkiye Sağlık Bakanı’nın Sinovac aşısının %91 etkili olduğuna dair açıklaması güvenilir değildir.
Kıbrıs adasının kuzeyi için ortada çok net bir seçim vardır. Sınırlı veri ışığında olsa da, bir yanda hem güvenilir, hem etkin BioNTech-Pfizer aşısı, diğer tarafta muhtemelen güvenilir ancak etkinliğine dair ciddi soru işaretleri olan Sinovac aşısı. Hal böyle olunca, BioNTech-Pfizer aşısını seçmemek mantığa sığmaz.
“BioNTech-Pfizer aşısı için Sağlık Bakanı’nın aktif girişim yapması gerekir”
Sayın Pilli’nin BRT’de ‘Basın Odası’ programında gazetecilerin sorularını cevaplarken Sinovac aşısının etkinliğini Türkiye’nin “büyük devlet”, “güçlü ülke” olmasına dayandırması bilim dışı ve tabiri caizse biraz da trajikomik bir tutumdur. Şu anda Sağlık Bakanı Ali Pilli’nin yapması gereken 15 Ocak’ta Sinovac aşısını yapmaya başlamak değil, BioNTech-Pfizer aşısını devreye koymaktır. Kıbrıs’a haftada 7 bine yakın aşı gelecekse, bunun bir kısmının her hafta Kuzey’e verilmesi için Sağlık Bakanı’nın aktif girişim yapması gerekir.
- Soru: İngiltere'de tespit edilen mutasyona uğramış koronavirüs direkt temasımız olan Türkiye ve güney Kıbrıs’a da geldi. Bulaşıcılığı daha yüksek olan bu mutant virüsün Kuzey Kıbrıs’a gelmesi durumunda ne tür gelişmeler olabilir?
- Dr. Oytam: Yükselen vaka sayılarının bulaşıcılığı daha yüksek olan bu mutant virüsten olup olmadığını şu anda kimse bilemez. Daha bulaşıcı olan variyant gelirse, daha sıkı tedbirler almak gerekecek.
“Detaylı veriler elimizde olsa çok daha farklı stratejiler geliştirebilirdik”
- Soru: Yaptığınız çalışmalar ve uyarılar sonrasında Sağlık Bakanlığı sizinle temas etti mi? Siz rakamları talep ettiniz mi?
- Dr. Oytam: Başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere, ilgili bakanlıklardan verileri talep ettik ancak bize bu bilgiler verilmedi. En basitinden, toplum içi yani turistler haricindeki günlük test sayısı hâlâ bildirilmiyor. Sağlık Bakanlığı benimle temas kurmadı. Detaylı veriler elimizde olsa çok daha farklı stratejiler geliştirebilirdik. Örneğin, Kuzey Kıbrıs’ın sosyal temas haritasını çıkarabilirdik, bir mahallede vaka sayılarında artış olursa, bir kaç gün içinde hangi bölgelere yayılacağını öngörebilirdik. Somut ve objektif şekilde öneriler yapabilirdik. Kapatmaların ekonomik boyutu olduğu da unutulmamalı. Detaylı veriler elimizde olsa hastalığın önünü alırken, ekonomik zararları da en aza indirgeyecek stratejiler geliştirebilirdik.