Ancak şimdi kavuşuyor ailesine, öldürüldükten tam 39 yıl sonra... Şimdi kısmet oluyor onu gömmek – bir çukurdan çıkarılıp bir mezarlığa getiriliyor küçük bir tabutta... Öldürüldüğünde 77 yaşında olan “kayıp” Nikolas Kaniklidis için bugün (25 Mayıs 2013 Cumartesi) Ayios Konstantinos ve Eleni Mezarlığı içerisindeki kilisede bir cenaze töreni düzenleniyor...
Değirmenlik (Kitrea) köyünün bir zamanlar varlıklı ailelerinden olan Nikolas Kaniklidis, henüz 15 yaşlarındayken Lefkoşa’ya amcasının yanında kuyumculuk mesleğini öğrenmeye gitmiş ama bundan kısa sürede sıkılmış – çok zahmetli gelmiş kuyumculuk... Vazgeçmiş kuyumcu olmaktan ve Amerika’ya gitmiş çalışmaya... Amerika’da güzeller güzeli köyü Kitrea’yı (Değirmenlik) asla unutmamış, unutamamış... İnsan kalbinde götürür memleketini gittiği her yere, gökyüzüne bakar kendi yurdunun mavisini arar, dağlara bakar, kendi yurdunun tepelerini özler – yeryüzünün en güzel ülkesinde yaşasa da, doğduğu toprakları unutmaz, unutamaz insan... İşte bu yüzden Nikolas Kaniklidis de Değirmenlik-Kitrea köyünün hasretiyle, köyün içinden akıp giden Kefalovriso suyunun özlemiyle geri dönmüş adamıza ve köyüne yerleşmiş... Değirmenlikli tanınmış ailelerden Kipros Kolyos’un kızkardeşi Mirofora’yla evlenmiş, kendi çiftliğini kurmuş... Darılar yetiştirmiş, kocaman lahanalar, muluhiya ve her tür sebze... Beyköy yakınlarındaki çiftliğinde, yanında Kıbrıslıtürkler de çalışırmış... Çok yardımsever bir insan olduğu için insanlar sever, sayarmış onu... Bugün burada, onun hayatına ilişkin bilmediğimiz ayrıntıları öğreniyoruz sevgili arkadaşım Maria Yeorgiadu’yla birlikte. Maria da Değirmenlik (Kitrea) köyünden – Mirofora’nın kızkardeşiyle evliydi amcası Yannis Orfanidis – bu yüzden Kaniklidisler’le dünür oluyorlar...
“Kolyos ailesi çok geniş bir aile” diyor Maria, “Kaniklidisler da öyle...”
Küçük kilise gelenleri sığmıyor, kilisenin avlusunda, ağaçların gölgesinde oturuyor insanlar... Hava sıcak ama bunu sezmiyor insan çünkü çam ağaçları ferahlatıyor avluyu...
Gidip Nikolas Kaniklidis’in oğlu Andreas ve olağanüstü güzellikteki eşi Despo’yla, Kaniklidis’in kızı Ritsa’yla tanışıyorum... Despo bir zamanlar Değirmenlik köyünün en güzel kadınlarından birisiymiş, Russu ailesinden geliyormuş... Hem Andreas, hem Ritsa cenaze törenine katıldığım için teşekkür ediyorlar bana... Anneleri Mirofora yıllar önce göçüp gitmiş yeryüzünden, kırık kalbini de mezara götürerek – “kayıp” eşinden geride kalanların bulunduğunu göremeden, 15 yıl kadar önce vefat etmiş... Nikolas Kaniklidis’in oğlu Kostakis de çoktan göçüp gitmiş bu dünyadan ama sevgili eşi cenaze törenine katılıyor... Babasından geride kalanların bulunduğunu göremeden vefat eden oğul Kostakis’in bir kitapçı dükkanı olduğunu anlatıyor Maria... “Kayıplar”ın evlatları bile teker teker göçüp gidiyor, neredeyse torunlara devrediliyor bu acımasız bekleyiş... Andreas Kaniklidis’in kendisi bile neredeyse 70’li yaşlara yaklaşmış, babasının “kayıp” edildiği yaşa geliyor ve neredeyse 40 yıldır babasından geride kalanları alıp defnetmeyi bekliyor, tıpkı başka “kayıp” yakınları gibi... Nikolas Kaniklidis’in kızı Ritsa Zambakidis’in hayatı boyunca talihsizlikler yaşamış olduğunu anlatıyor bana Maria... Ritsa’nın babası “kayıp” olmuş, yıllar önce sevgili eşi vefat etmiş çok genç yaşta... Oğlu askerliğini yaparken askeri tatbikatların birinde bir bomba patlaması sonucu hayatını yitirmiş... Bu acılı kadının ellerini tutuyorum, bana gülümsüyor, cenaze törenine katıldığım için teşekkür ediyor.
Nikolas Kaniklidis’in nereye gömülmüş olduğunu aramaya 2006 yılında başlamıştık Maria’yla birlikte. Değirmenlikli Maria’nın da babası, annesi, kızkardeşi ve erkek kardeşi “kayıp” ve o yalnızca kendi “kayıpları”nı bulmayı değil, ister Kıbrıslıtürk, ister Kıbrıslırum olsun, tüm “kayıplar”ın bulunması için çaba harcıyor yıllardır. Nitekim birlikte öldürüldükleri tahmin edilen Andreas Pantazis Pramadeftis ile Nikolas Kaniklidis’in gömü yeri için de birlikte çaba harcadık Maria’yla... 2009 yılının Ocak ayında bu gömü yerini Kayıplar Komitesi yetkililerine gösterdik, bununla da yetinmedik, bu gömü yerini teyid edecek şahitleri bulup gelip bu alanı göstermeleri için uğraştık. Kazılar başlatıldı ve sonuçta 27 Ocak 2009’da göstermiş olduğumuz alanda iki “kayıp” şahıstan geride kalanlara ulaşıldı. DNA testleriyle kimlik tespiti sonucu, bu iki kişiden birisinin gerçekten de Nikolas Kaniklidis olduğu saptandı. Kalıntıları bulunan ikinci şahıs için Andreas Pantazis Pramadeftis’in ailesinden yeni DNA örnekleri alınması gerektiği ortaya çıktı... Yorgos Pantazis yani Andreas Pantazis Pramadeftis’in oğlu da bugün burada, cenaze töreninde... Yurtdışında yaşayan kardeşleri Kıbrıs’a geliyormuş ve gelir gelmez DNA örneği vereceklermiş, kısa sürede DNA kimlik tesbitinin sonuçlanmasını ve kendisinin de 39 yıldır beklemekte olduğu babasını bir cenaze töreni düzenleyerek toprağa vermeyi umuyor...
Cenaze töreni başladığı zaman kilisedeki papazlar ilahiler okuyorlar... Maria bana okudukları ilahilerin sözlerini çeviriyor:
“Hiçbirşey kalmaz geride, gölgelerden başka...
Altınlar nerede? Herşey toz oldu...
Ölüm geldiğinde herşey hiçleşiyor...
Ne zenginlik kalıyor geride, ne ihtişam...
Bir mezarda kemikleri gördüğümde
Merak ederim bu insan
Zengin miydi? Yoksa fakir miydi?
Bir kral mıydı? Yoksa bir köle miydi?”
“En sevdiğim ilahi bu” diyor Maria, “tam da bugüne uygun... Hiçbirşey kalmaz geride... Bunu anlatan bir ilahi...”
İlk konuşmayı Kıbrıs Cumhuriyeti Ekonomi Bakanı Haris Yeorgiadis yapıyor... Harris Yeorgiadis Değirmenlikli (Kitrealı) – onun konuşmasını 21 Nisan 2013’te de dinlemiştim, bir başka cenaze töreninde, Minareliköy’de (Neahorgo Kitrea) bir okurumuzun yardımları sonucu kalıntıları bulunan sekiz “kayıp” toprağa verilirken...
Harris Yeorgiadis, inanılmaz güzellikte ve duyarlılıkta bir konuşma yapıyor, “O günleri sözcüklerle tarif etmek mümkün değil” diye konuşuyor... “Şimdi insanlar bölünmemeli, birlikte hareket etmeliyiz. Böylesi kötü şeyler olmaması için ülkemizde birlikte hareket etmeliyiz. Sorumluluk almalıyız, akılcı olmalıyız... Gelecekte ülkemizde böylesi kötü şeyler olmamasını sağlamalıyız...”
Kitrea (Değirmenlik) Kıbrıslırum Belediye Başkanı Petros Kareklas konuşuyor... Nikolas Kaniklidis’in gençliğinden başlayarak hayatını anlatıyor...
“Nikolas Kaniklidis’i Kitrea mezarlığına defnedemiyoruz – bu da bize, Kıbrıs sorununu çözmemiz gerektiğini gösteriyor... Bizler Avrupa Birliği’nin bir üyesi, bir partneriyiz – onlardan da bu sorunun çözümü için ellerinden geleni yapmalarını istemeliyiz... Adil bir çözüm olmalı ki hayatını kaybetmiş olan bunca insanın kaybının bir anlamı olsun...” diyor Kareklas.
Ardından Kitrea Kulübü adına Lukas Orfanidis konuşuyor – Maria’nın yeğeni Lukas, kardeşi Nikos Orfanidis de burada... Yıllar önce röportajını bu sayfalarda yayımlamış olduğumuz rahmetlik Yannis Orfanidis’in evlatları Lukas ve Nikos... Nikos, Eğitim Bakanlığı’nda çalışıyor ve oldukça kapsamlı edebi dergiler yayımlıyor...
Sonra Nikolas Kaniklidis’in torunu Marios Zambakidis, oldukça dokunaklı bir konuşma yapıyor...
“Dedemiz bizim için bir kahramandır” diyor... “Köyden kaçmadı, herşeyi korumak için geride kaldı...
Benim için sen her zaman çok sevdiğim dedem, arkadaşım olacaksın” diyor.
“Bana anlattığın masalları unutamam, nereye gidersen seninle birlikte gelirdim, köy kahvesine birlikte giderdik, çiftliğe birlikte giderdik... Senin öldürülmüş olduğunu hala düşünemiyorum bile – ben senin hala Kitrea’da yaşadığını ve çiftliğimizdeki darıları toplamaya gittiğini düşünüyorum...
Herkese yardım eden bir insandın dedeciğim – zor günlerinde Kıbrıslıtürkler’e de yardım ederdin, onlara sigara ve yiyecek götürürdün... Hiçbirşeyden korkmazdın, bunun için öldürüldün...
Dedemizin bulunup DNA kimlik tespiti yapılmasına katkıda bulunan herkese teşekkür ediyorum...”
Böylece sona eriyor cenaze töreni ve her birimiz isimlerimiz anons edildikçe gidip elimizdeki çiçekleri, çelenkleri Nikolas Kaniklidis’in küçük tabutunun önüne koyuyor, birkaç saniyeliğine küçük tabutun üstündeki fotoğrafına bakıyoruz...
Bir “kayıp” daha ailesine kavuşuyor bugün – buna Maria’yla birlikte katkı yapabilmiş olduğumuz için ikimiz de çok mutluyuz, tören bizi hüzünlendirse bile... Nikolas Kaniklidis artık Değirmenlik’te şehitliğin arkasındaki boş arazide isimsiz bir gömü yerinde yatmayacak, mezarının yeri belli olacak – ailesi, torunları ve 20 torun çocuğu onu ziyaret edebilecek. Bir yara daha yavaş yavaş kapanmaya başlayacak... Gözyaşları yavaş yavaş dinecek... Bir aile daha azıcık da olsa huzura kavuşabilecek...