Habercilikte 'skandal' kelimesi önemlidir. Özellikle devlet yönetimindeki usulsüzlük, yolsuzluk, yasa dışılıklara dair haberlerde kullanılır.
Bir haberin 'skandal' başlığıyla duyurulabilmesi için skandal bir içeriğe sahip olması gerekir. Yani her aklınıza gelen habere 'skandal' diyemezsiniz.
Dünyada en çok bilinen ve basın tarihine de geçen 'skandal haber'lerden biri ABD Başkanı Nixon'ın istifasıyla sonuçlanan Water Gate skandalıdır.
İngiliz Kraliyet Ailesi gelini Prenses Diana başta olmak üzere, şöhretli kişilerin özel yaşamları da dünya medyasında sıkça 'skandal' olarak yer alır.
Türkiye'de de 1950'li yıllarda dönemin Başbakanı Adnan Menderes'in bir opera sanatçısı ile yaşadığı aşk basında 'skandal' olarak yer alıyordu.
* * *
Kıbrıs'ın kuzeyinde özel hayatın gizliliği konusunda basında her zaman ciddi bir özen olagelmiştir. Son dönemde yapılan yasal düzenlemeler yokken bile herkesin özel hayatına saygı duyuluyordu.
Dolayısıyla Kıbrıs Türk basınında yer alan 'skandal' içerikli haberlerin konusu büyük ölçüde kamu idaresi veya kaynakları ile ilgilidir.
Ada yarısında 'devlet malı deniz' mentalitesi ile yaşayanlar vardır.
Elde ettiği mevkiyi siyasi ya da maddi ranta çevirmek isteyenler boldur.
Torpil, memleketin en sık başvurulan mekanizması halindedir.
Rüşvet, 'belge' meselesi yüzünden manşetlere uzaktır ama bal gibi de vardır ve yaygındır.
Son 'Rüşvet Algısı' raporuna göre iş dünyasının yüzde 88'lik kesimi KKTC'de işlerin rüşvetsiz ilerlemediği kanısındadır.
Almak da vermek de suçtur ama bu kadar yaygın olmasına rağmen mahkemelerde 'rüşvet' davası ha hiç yoktur ya da numuneliktir.
Eski TC Elçisi Halil İbrahim Akça ve diğerleri tarafından hazırlanıp 'kurtarma planı' diye önümüze konulan 'ekonomik paketler'in iktisadi, siyasi, sosyolojik ve ahlaki sonuçları ortadadır. Geldiğimiz kokuşmuşluk konağında bu konular muhakkak ele alınmalıdır ama bugünkü konumuz bu değil.
* * *
KKTC'de artık 'skandal enflasyonu' vardır. Bugünün konusu budur ve kanımca son derece önemlidir.
Usulsüzlük, yolsuzluk, rüşvet, torpil, adam kayırma, haksızlık, hukuksuzluk, ahlaksızlık diye nitelenen davranışlar artık kanıksanır hale geldi.
Mesela bir devlet işinde torpil yoksa tuhaf geliyor insanlara... Varsa değil!
Rüşvet verilmeden bir iş halledilebiliyorsa eğer anormal olarak algılanıyor bu. 'Nasıl olur' diyor duyanlar...
Akla hayale sığmayan konularda 'ayrıcalık, talep eden çok geniş bir kitle var. Rüşvet ya da siyasi destek karşılığında işinin hallolması için kimi '(y)Etkili' kişilere muhtaç binlerce gariban var...
Sistem öyle kurgulanmış çünkü...
Her yerde skandal var!
* * *
Mesela '3. doz aşı' meselesinde yaşananlara bakın...
Ben de gördüm, birçok kişi '3'üncü doz aşımı oldum, bol antikorlar inşallah' diye sosyal medya paylaşımları yapıyor.
Doktor, hemşire, laboratuvar görevlisi, veteriner falan değiller.
Yani sağlık alanında çalışmıyorlar.
Ama 3'üncü dozu yaptırmışlar.
KKTC'de sağlık çalışanları dışında henüz 3'üncü doz uygulaması yok.
Böyle bir karar da yok, açıklama da yok, çağrı da yok.
Peki ama sadece devlet tarafından uygulanan Covid aşılarıyla ilgili bu durum nasıl açıklanabilir?
Bakıyorum, pek ses çıkaran da yok.
Sanki normalmiş gibi davranıyor herkes...
Sağlıkçılar dışında kaç kişiye ve neden ve hangi karara göre ve kimin inisiyatifiyle ve ne hakla 3'üncü doz aşı yapıldı?
İsteyen istediği gibi, istedi dozda aşı yaptırabiliyor mu bu ülkede?
Denetleyen kim, soran kim, bunun hesabını verecek olan kim?
Alın işte bal gibi bir 'skandal'...
Ne ki memlekette skandal bolluğu var ve kelimeler kifayetsiz kalıyor.
...