Müzakereler bütün hızıyla sürüyor. Müzakerecile, müzakere heyetleri, teknik komiteler son hız çalışıyor. Liderler her zamankinden daha sık buluşarak bütün konuları tekrardan ele alıyor ve sonuçlandırıyorlar.
Yıllanmış Kıbrıs sorunu çözüme doğru gidiyor. Toprak ve Garantiler dışında bütün başlıklar birer birer sonuçlandırılıyor. Hatırlarsanız Anastasiadis’in New York öncesi “hala 103 konuda anlaşmazlık var” demişti. Anastasiadis aslında bunu kendi iç kamuoyunu yatıştırmak için söylemişti. Bu da bütün pürüzlü konuların daha bir ay dolmadan çözümlenmesinden belli oluyor.
İlk 4 başlık yani “Yönetim ve Güç Paylaşımı, Ekonomi, AB ile ilişkiler ve Mülkiyet” başlıkları neredeyse sonuçlandı. Mülkiyet başlığında çok küçük 3 pürüzlü konu var. Bunlar aşılamayacak şeyler değil. Dahası içerikle ilgili konular değil, daha çok yazılımla ilgili pürüzlerdir.
Bu durumda 4 başlıkta taraflar neredeyse uzlaştı diyebiliriz. Açıkçası artık “bu 4 başlıktaki konuların hiçbiri Kıbrıs sorununu çözümsüz kılamaz” diyebiliriz.
Bunu iki taraf da kabul ediyor. Bu nedenle Toprak için tarih ve yer de belirlendi. Daha önceden de bu köşede yazmıştım. Camp David türü bir toplantıda ele alınacak toprak konusu muhtemelen Kasım ayının 2.inci haftası İsviçre’nin Cenevre kentinde görüşülecek.
Bu görüşmeye Kıbrıs Türk ve Rum taraflarının yanında BM temsilcisi ve muhtemelen Türkiye ve Yunanistan’dan da temsilciler katılacak. Kuşkusuz BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon da katılabilir. Henüz bu konuda net birşey yoktur. Ancak New York zirvesinde Genel Sekreter liderlere “2016 yılı bitmeden bir çözüm bulunması için her türlü katkıyı yapma sözü” vermişti. Umarım bu sözünü tutarak böylesine geniş kapsamlı bir toplantıya bizzat kendisi de katılarak katkı koyacaktır.
Bugüne kadar Kıbrıs Rum tarafı “Mülkiyet’le Toprak birlikte görüşülmeslidir” diyordu. Türk tarafı ise “Toprak ve Garantiler birlikte ele alınmalıdır” demekteydi.
Henüz toprak görüşülmeden mülkiyet tamamlandığına göre Rum tarafı bu iddiasından vazgeçti.
5’li konferans tarihi belirlenmeden Toprak görüşmeyiz diyen Türk tarafı ise bu iddiasını hala sürdürüyor. Zaten 11 Şubat belgesinde de bu konu netti. Buna ragmen Türk tarafı da bir esneklik göstererek Garantiler’den once ama parallel bir süreçte toprak konusunu görüşmeyi, yani bu konuda elini açmayı kabul etti.
Elbette Cenevre’de masada Türkiye ve Yunanistan temsilcileri de olacağına göre burada toprakla beraber güvenlik ve garantiler de görüşülecek. Belki de yeterli ilerleme sağlanırsa Türkiye, Yunanistan’dan en üst düzey katılım ile İngiltere’nin de katılımı ile çoklu konferans da aynı zamanda yapılarak bütün konular çözümlenecek.
Kısaca sona yaklaştık. Geçen hafta Anastasiadis’in de söylediği gibi bu aşamadan sonra geriye dönüş mümkün değil. Ama Kıbrıs sorunu çözümsüzlüğe mahkum edilecekse bu ilk 4 başlıkta olmayacak. Toprak ya da Garantiler’den bozulabilecek.
Elbette bunu hiç kimse arzu etmez. Önemli olan bu kadar yaklaşılmışken bir an önce sonuca gitmektir. İmzalar atıldıktan sonra bunun 2-3 aylık “Kuruluş Anlaşması” ve “Federal Anayasa’nın” yazılım süreci var. Ardından 1-2 ay da hazırlık süreci ve muhtemelen Haziran’da Referandum olacak.
Önceki takvim çalışmasında referendum tarihi Mart olacaktı. Ama şimdiden 2 ay ötelendi. Umalım daha fazla ötelenmez. Yeteri kadar zaman kaybettik. Daha çok zaman kaybı yaşamayız.