Ekonomi ve Enerji Bakanı Özdil Nami üzerinde çalışılan ancak henüz neticelendirilmeyen dövize yönelik önlem çalışmalarını açıkladı
1 “Gümrüklerde döviz üzerinden yapılan ödemelerin TL’ye endekslenmesi”
2 “Emlak sektöründe döviz harcı uygulamalarının TL’ye çevrilmesi”
3 “TL kullanımını özendirecek bazı tedbirler alınması”
4 “Türk Lirası borç faizlerini aşağıya indirmeye yönelik girişim yapılması.”
- “Henüz neticelenmiş tedbirden söz etmek mümkün değil, hepsi de fikir aşamasında.”
- “Özelleştirme gündemimizde yok. KIB-TEK varlığını devam ettirecek. Kablo ile elektrik gelmesi projesi çok ciddi bir konu...
Fehime ALASYA
Ekonomi ve Enerji Bakanı Özdil Nami, vatandaşı ekonomik açıdan bir nebze rahatlatacak, döviz konusunda çeşitli koruyucu tedbirler alınacağını işaret etti, bu önlemleri madde madde açıkladı.
Nami, hayata geçirilmesi planlanan bu tedbirlerin başında, devletin döviz üzerinden aldığı harç ve bunun gibi ücretlerin TL’ye çevrilmesi olduğunu ifade etti.
Alınacak tedbirleri açıklayan Nami, bunların “Gümrük girişinde bazı dövize endeksli masrafları TL’ye dönüştürmek, emlak sektöründe döviz harç uygulamalarını TL’ye çevirmek, TL kullanımını özendirecek, döviz kullanımını caydıracak bazı tedbirler almak, Türk Lirası borç faizlerini aşağıya indirmeye yönelik tedbir almak” olduğunu vurguladı.
Dövize karşın vatandaşın rahat nefes almasını sağlayacak girişimler başlatıldığını kaydeden Özdil Nami, devletin bu konuya kayıtsız olmadığını belirterek, uzmanlardan görüş istendiğini ve ilgili kurumlar ile iletişime geçildiğini kaydetti.
Piyasada kullanılan para birimi ile ilgili devletin herhangi bir dayatma yapmasının mümkün olmadığına değinen Nami, “TL kazanıp döviz harcıyoruz diyerek sitem eden vatandaşları duyuyoruz ama bu ada ülkelerinin mukadderatı…” dedi.
“Bu bence biraz da tüketicinin oluşturduğu baskı ile alakalı”
Türkiye piyasasındaki bazı uygulamaları örnek gösteren Nami, döviz kullanımından uzaklaşmak için tüketicinin de baskı unsuru oluşturması, kur riskini mümkün olduğunca sermaye sahiplerine yüklemesi gerektiğine işaret etti.
Nami, “Türkiye’ye baktığımız zaman konut satışı reklamlarında hep Türk Lirası ücretlerin ve faizlerin ifade edildiğini görüyoruz. Bizim ülkemizde bu henüz yerleşmedi. Bu bence biraz da tüketicinin oluşturduğu baskı ile alakalı. Devlet yasaklasa bile, tüketici talep etmezse bunun tüccar üzerinde büyük bir etkisi olmaz” dedi.
“Açığı gidermeye çalışıyoruz”
Ülkedeki ihracatın kat be kat üzerinde olan ithalat konusunda da değerlendirmelerde bulunan Nami, bunun ada ülkelerinde genelde yaşanan sıkıntı olduğuna dikkat çekerek, hizmet ihracatıyla aradaki farkın kapatılabilineceğine dikkat çekti.
Ülkedeki turizm geliri, eğitim sektöründeki gelirler ve yabancı nüfusun ülkeye katkısı ile aradaki açığın kapatılabilineceğine dikkat çeken Nami, “Bizim şu andaki realitemiz de açığı bir miktar hizmet ihracatı, bir miktar da Türkiye’den elde ettiğimiz gelirlerle gidermeye çalışıyoruz. Bizim ihracatımızı gerçekten çok önemli bir şekilde arttırabilmek için bu izolasyon ve ambargolardan da kurtulmamız gerekiyor. Bu konudaki sorunları da aşacak yolları umarım buluruz.” dedi.
“TL kazanıp döviz harcıyoruz” diyerek sitem eden vatandaşları duyuyoruz ama bu ada ülkelerinin mukadderatı…”
Döviz konusunda ise Özdil Nami şunları kaydetti:
“Çalışma başlatıldı, uzmanlardan da görüş istendi, ilgili kurumlardan görüşler istendi. Hükümet bu konuya kayıtsız değil, öncelikli olarak devletin döviz üzerinden aldığı harç ve bunun gibi ücretlerin TL’ye çevrilmesi en mantıklısı. Bunun dışında serbest piyasada kim hangi para birimini kullanıyor bunu devletin dayatması mümkün değil. Ama TL kullanımını özendirecek, döviz kullanımını caydıracak bazı tedbirler de düşünülebilinir. Özellikle devletten teşvik alarak ayakta duran bazı sektörlerin döviz yerine TL kullanması daha mantıklı olur diye düşünüyorum. Henüz neticelenmiş tedbirden söz etmek mümkün değil, hepsi de fikir aşamasında.”
“Kur riskini mümkün olduğunca sermaye sahiplerine yükleyip de tüketici olarak TL alışverişe yönelmesi ön plana çıkıyor”
“TL kazanıp döviz harcıyoruz” diyerek sitem eden vatandaşları duyuyoruz ama bu ada ülkelerinin mukadderatı… Ada ülkeleri ihtiyaçlarının ezici çoğunluğunu ithal ederler bunu da dünyaya hizmet satıp, döviz kazanarak telafi ederler. Bizim maalesef dünya ile ticaretimiz çok alt noktalarda o yüzden pek fazla bir hizmet satışı gerçekleştiremiyoruz. Gerçi turizm deki gelirlerimiz ile ticaret açığımızı bir miktar gideriyoruz. Ama sonuç itibariyle genel bir kural, geliriniz hangi cinsten de giderinizi de o cinse endekslemeniz lazım ve tüketici olarak mal alacakken bunun pazarlığını tüccarlarla bu şekilde yapmanız lazım.
Türkiye’ye baktığımız zaman konut satışı reklamlarında hep Türk Lirası ücretlerin ve faizlerin ifade edildiğini görüyoruz. Bizim ülkemizde bu henüz yerleşmedi. Bu bence biraz da tüketicinin oluşturduğu baskı ile alakalı. Devlet yasaklasa bile, tüketici talep etmezse bunun tüccar üzerinde büyük bir etkisi olmaz.
Yerli üretimi ne kadar desteklesek de yerli araba veya yerli televizyon, telefon gibi esas giderler içerisinde yerini alan, teknolojik ürünler, pahalı ithal mallar üretemeyiz.
Bu konuda, kur riskini mümkün olduğunca sermaye sahiplerine yükleyip de tüketici olarak TL alışverişe yönelmesi ön plana çıkıyor.”
“Bankaların maliyetleri düşmeli, bu düşen maliyetler de tüketiciye ucuz kredi olarak yansımalı”
“Hükümetin yapabileceği şeyler arasında, gümrük girişinde bazı dövize endeksli masrafları TL’ye endekslemek, emlak sektöründe bugüne kadar süregelen bazı döviz harcı uygulamaları var, bunları TL’ye çevirmek gibi küçük dokunuşlar yapabiliriz. Bir de sektörlerin içerisinde fiyatların düşmesini engelleyen rekabet ortamı yoksa bu rekabet ortamını sağlayacak tedbirlerde bulunmak, ayrıca TL borçlanmanın faizini aşağıya indirmeye yönelik alınacak tedbirleri hayata geçirmek.
Burada esas akla gelen şu nokta oluyor; devletin, kamu bankalarına olan borçlarını bir program dahilinde geri ödemesini başlatmış olmak lazım ki bankaların maliyetleri düşsün, bu düşen maliyetler de tüketiciye ucuz kredi olarak yansısın.
Tabii bunlar uzun soluklu tedbirler ama şu an bunlardan söz etmek mümkün…”
KABLO İLE ELEKTRİK
“KIB-TEK varlığını devam ettirecek”
“Özelleştirme gündemimizde yok. KIB-TEK varlığını devam ettirecek. Kablo ile elektrik gelmesi projesi çok ciddi bir konu... Bununla ilgili bir fizibilite çalışmasının süratle yapılması lazım... Fizibilite derken sadece elektriğin buraya gelme maliyetinden bahsetmiyorum. Bununla ilgili birçok değişik maliyet var, bunun yanında tüketiciye kaça satılacağının da hesap edilmesi gerek. Kablolu elektrik getirdiğinizde sadece onun ücretini düşünemezsiniz, ayakta tutmanız gereken mevcut bir yerel sistem var. Kabloda bir arıza olduğunda devreye sokmanız gereken, tüm bunların maliyetini de eklenmesi ve tüketiciye fiyat olarak ne yansıtacağınızı bulmanız lazım. Tüm bu çalışmalar ne yazık ki hiç yapılmamış. Biz, süratle bunların yapılması için talimat verdik ve bu çalışmamızla birlikte tabi ki Türkiye’deki muhataplarımızla istişare içinde bu konuda gereken adımların atılabileceğini ümit ediyorum. Tüm bu adımlardan amacımız tüketicinin faturalarını daha ucuz bir hale getirmektir. Daha ucuz olmayacaksa bu adımları atmak mantıklı olmaz. Bu arada tüm veriler olumlu olursa ve bu adımların atılması yönünde olumlu bir karar verilirse bu en erken 3 veya dört yıllık bir zaman içerisinde ülkemize gelebilecek. Bu dönem zarfını da elektrik kesintisiz geçirebilmemiz için KIB-TEK’in yeni yatırımlar yapmasını süratle sağlamamız lazım çünkü üretim kapasitemiz, tüketimi karşılamaya yeterli değil. Bu çalışmaları da başlattık zaten.”
“Çevre Dairesi ile de temasa geçtik”
Son günlerde kamuoyunda gündeme gelen Cypfruvex Arıtma Tesisi’ne ilişkin de açıklamada bulunan Nami, Çevre Dairesi ile temasa geçtiklerini belirterek, önünde bulduğu bu sorun için kısa sürede neler yapılabilir diye araştırma içerisinde olduklarını kaydetti.
Eline ilk ulaşan bilgilere göre Cypfruvex’te ciddi bir yatırımın yapılması gerektiği yönünde olduğunu belirten Nami, “Yıllardır olan arıza nedeniyle atıkların doğaya bırakılması bizim önümüzde bulduğumuz bir konu oldu. Gereken talimatları verdik. Cypfruvex’in yönetim kurulu atandı, onlar bu sorunun üstesinden nasıl gelinebilir diye bir rapor hazırlayıp bakanlığımıza sunacak. Çevre Dairesi ile de temasa geçtik, onlar da gerekli çalışmalarını yapacaklar” dedi.