BİR TEKRAR
Orman Dairesi Müdürü Cemil Karzaoğlu, tam 4 YIL ÖNCE, 2016 Haziran’ında YENİDÜZEN’e konuşmuş, Avrupa Birliği projesi olarak ülke genelinde tüm ormanlarda yangınlara karşı kurulan sensörlü kamera izleme sisteminin teknik eleman eksikliği nedeniyle çalıştırılamadığını açıklamıştı… Orman Dairesi Müdürü’nün ‘Ekipman, sistem var ama kullanacak personel yok’ açıklaması da “EN ACI İTİRAF!” olarak YENİDÜZEN’in manşetine taşınmıştı.
Orman Dairesi Müdürü’nün ‘sistem kullanacak memur olmadığı için çalışmıyor’ açıklaması büyük yankı buldu.
Oysa yeni değil.
YENİDÜZEN’e tam 4 YIL ÖNCE, 2016 Haziran’ında konuşan aynı müdür, aynı açıklamayı, hatta fazlasını yapmıştı.
“Kuzey Kıbrıs olası bir yangın felaketine ne kadar hazır?” araştırması sonucunca Orman Dairesi Müdürü’nün ‘Ekipman, sistem var ama kullanacak personel yok’ açıklaması da “EN ACI İTİRAF!” olarak YENİDÜZEN’in manşetine taşınmıştı.
O dönemde, adanın güneyinde günlerce süren, güçlükle kontrol altına alınabilen yangın, hem 1995’te Beşparmaklarda yaşanan yangın felaketini anımsatmış, hem de akıllara olası bir yangın felaketine bizim ne kadar hazırlı olduğumuz sorusunu getirmişti.
Karzaoğlu dışında dairenin en önemli sorunun ‘nitelikli’ personel eksikliği olduğunu söyleyen başka Orman Dairesi Müdürleri de oldu. Geçtiğimiz yıl yine YENİDÜZEN’e konuşan dönemin Müdürü Ercan Poyraz da personel eksikliğine değinmiş, 16 YILDIR DAİREYE MÜHENDİS İSTİHDAMI YAPILMADIĞININ altını çizmişti.
Yine o dönemde görüştüğümüz Müdür Cemil Karzaoğlu’nun açıklamaları, ‘yangın helikopteri’ tartışmalarını bir anda ‘anlamsız’ kılmıştı.
“Helikopterimiz olsa ne olur, itfaiye aracını sürecek personel yok” diyen Karzaoğlu, Orman Dairesi’nin 40 kadar kalifiye eleman eksikliği olduğunun altını çizmişti.
“Araç var, sistem var personel yok! manevra kabiliyetimiz kısıtlı” diyen Müdür Karzaoğlu, olası bir yangın felaketine personel açısında hazır olmadığımızı açıklamıştı.
“950 bin Euro’luk sistem kullanılamıyor”
Karzaoğlu, 2016 yılında da, Avrupa Birliği projesi olarak ülke genelinde tüm ormanlarına yangınlara karşı kurulan sensörlü kamera izleme sisteminin teknik eleman eksikliği nedeniyle hayata geçemediğini açıklamıştı.
“16 kamera ile Lefke’den Karpaz Burnu’na kadar tüm noktaları ekran başından gözetleyebiliyorduk. Sistem hazır fakat sistemi kullanabilecek eleman yok. 2010 yılında 950.000 Euro’ya kurulan bu sistem hazır fakat bu teknolojiyi kontrol edecek personel olmadığı için sistemi kapattık ve kullanamıyoruz” diyerek kurumun en önemli sorununun personel eksikliği olduğunu vurgulamıştı.
Orman Dairesi bünyesinde 94 arazi aracını hazır olduğunu belirten Karzaoğlu, ne yazık ki bu araçları kullanacak eleman olmadığını vurgulamıştı.
Kalifiye personel eksikliğinin olası yangın felaketlerinde hareket manevrasını da kısıtladığına işaret eden Karzaoğlu, daireye ivedi olarak vasıflı eleman, operatör alınması gerekliliğine vurgu yapmıştı.
Karzaoğlu dışında dairenin en önemli sorunun ‘nitelikli’ personel eksikliği olduğunu söyleyen başka Orman Dairesi Müdürleri de oldu.
Geçtiğimiz yıl yine YENİDÜZEN’e konuşan dönemin Müdürü Ercan Poyraz da personel eksikliğine değinmiş, 16 YILDIR DAİREYE MÜHENDİS İSTİHDAMI YAPILMADIĞININ altını çizmişti.
Bir felaket yaşanınca ‘ah vah’ etme, üzerine 3-5 gün konuşup unutma huyumuz baki…
Tıpkı 4 yıl önce olduğu gibi…
Umarım bu kez de unutup, gelecek yıl yine arşivleri karıştırmayız.
BİR ÇELİŞKİ
Devletin çalışmaya ihtiyacı yok mu?
Tamamen kapalı geçirdiğimiz bir ayı aşkın sürenin ardından yeniden işe güce döndük… ‘Kademeli’ sayılamayacak bir hızla dükkan açtık.
Özel sektörde; işveren yatırımını, çalışan işini kaybetmemek için can havliyle işe sarılırken, kamuda durum ne yazık ki pek de böyle değil.
Kamuya bakmadan önce özel sektörden konuşmak lazım.
50 kusur gün dükkan açamayan, 1 kuruş kazanamayan işveren kafasında bin bir hesap çalışmaya başladı. Nereden ne çıkarıp da toparlanırım çabasında…
Yine 50 kusur gündür evde oturup neredeyse hiç maaş alamayan özel sektör çalışanı da, işini, ekmeğini kaybetmemek için, ‘kendi malı’ gibi çalıştığı yere sarılmış durumda.
Mesai mevhumu göz etmeden…
Ne yazık ki ‘salgın- malgın’ da düşünmeden.
Malum, tamamen evde olduğumuz günlerde harcamamız da oldukça kısıtlıydı… Deyimi yerindeyse 3-5 kuruşla idare ettik.
Ama ‘hayat yeniden başladı’.
Ötelenen, ertelenen, dondurulan borçlar, harçlar, alacaklar- verecekler devreye girdi- girecek.
Ne yazık ki o 3-5 kuruşla sürünmemize, çok az kaldı.
Bu dönemde, 15 günde, özel sektör olmadan devletin de olamayacağını çok net gördük.
Yaşayarak.
Şimdi turizmsiz, yükseköğretimsiz özel sektör çare arıyor, ayağa kalkmaya çalışıyor.
Ama ya devlet?
KAPANMA sürecini evinde ve içi en rahat geçiren kesimlerin başında kuşkusuz kamu görevlileri vardı. Özel sektör çalışanının iş, maaş kaygısının onda birini yaşamadı.
Bugün özel sektörün işvereni, çalışanı ile; ve kafasında bin bir endişe ile çalışırken kamuda durum ne yazık ki yine farklı.
‘Yaz mesaisi’ etkisinde…
Yani pratikte hayat yeniden başladı ama kamuda öğleden sonra hayat yeniden durdu.
Kaldı ki, sosyal mesafeliydi, önlemliydi sabah saatlerinde de, işlem yapılan dairelerde işlerin oldukça yavaş yürüdüğünden şikayet ediliyor.
‘Bugün git yarın gel’ tavrından dert yanan çok.
En azından işe yeniden döndüğümüz Mayıs’ın ortasından, Haziran’ın sonuna, kaybedilen sürenin telafisi ve biriken işlerin düzene girmesi adına ‘Yaz mesaisinin bir süre ertelenmesi’ gündeme gelemez miydi?
Hiçbir şey olmasa, geçim kaygısı ile cansiperane çalışan özel sektöre motivasyon olurdu…
BİR ALINTI: Hükümet Haziran’dan sonra Kamuda ve Belediyelerdeki kesintilerin %10-15 civarında uzatılmasını gündeme getiriyor. Belli ki, birileri nabız yoklaması yapmaya çalışıyor. Nabzımız yüksek, sokakları da özledik zaten, hele bir deneyin bakalım nabız nasıl atıyor görün. (Ömer NAŞİT)