Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği, kadınların 40 yaşından itibaren yıllık mamografi ve doktor muayenesi; 30 yaşından itibaren her ay elle kendi kendine muayene yapması gerektiğini vurguladı.
Tabipler Birliği, 1-7 Nisan Kanser Haftası dolayısıyla Op. Dr. Simay Dal Çavuşoğlu’nun hazırladığı ve meme kanseri erken tanısı için taramanın öneminin vurgulandığı makaleyi paylaştı.
Çavuşoğlu, 40 yaşından itibaren yıllık mamografi ve doktor muayenesi; 30 yaşından itibaren her ay elle kendi kendine muayene yapılması gerektiğini vurguladı.
“Meme kanseri meme dokusunun içerisinde yer alan süt bezi hücrelerinin veya süt kanallarını döşeyen hücrelerin yapılarının bozulması ve kontrolsüz çoğalması sonucu oluşan, başka organlara yayılma(metastaz) potansiyeli taşıyan tümöral oluşumdur.” ifadelerini kullanan Çavuşoğlu, meme kanseri görülme sıklığına değindi.
Meme kanserinin kadınlarda en sık görülen kanser türü olduğuna dikkat çeken Çavuşoğlu, “Dünyada her yıl 2 milyondan fazla kadın meme kanserinden etkilenmektedir. Hayat boyu her 8 kadından birinin meme kanserine yakalanma riski vardır (%12). Çok daha nadir olmakla birlikte meme kanseri erkeklerde de görülebilmektedir (%1).” dedi.
Meme kanseri belirtileri nedir? Nasıl saptanır?
Meme kanserinin en sık belirtisinin memede ele gelen kitle olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, “Memedeki bir lezyonun kitle olarak el ile farkedilebilecek boyuta ulaşmadan aylar öncesinde görüntüleme yöntemleriyle yakalanması mümkündür. Bu nedenle rutin taramaların yapılması çok önemlidir. Meme kanserinde görülebilecek diğer belirtiler ise meme başından akıntı gelmesi, meme başı veya meme cildinde içe çekilme/şekil bozukluğu, meme başında geçmeyen yara, kabuklanma ve meme cildinde ödem, şişlik gibi durumlardır. Bu belirtilerin en az biri varsa vakit kaybetmeden bir genel cerrahi uzmanına başvurulması gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki; bu belirtilerin hiçbiri olmadan da mamografi ve/veya ultrason incelemesiyle de meme kanseri saptanabilir.” ifadelerini kullandı.
Meme kanseri risk faktörleri nelerdir?
Op. Dr. Simay Dal Çavuşoğlu’nun makalesinde şu ifadeler yer aldı:
“Meme kanseri için risk faktörlerine bakılacak olursa; 30 yaşın üzerinde olmak, kadın cinsiyet (kadın/erkek risk oranı:130/1), erken menarş yaşı( 12 yaştan önce adet görme),geç menapoz yaşı (55 yaştan sonra), hiç doğum yapmamış olmak veya ilk doğumun 30 yaştan sonra yapılması, emzirmeme, ailede meme kanseri öyküsü olması, genetik predispoziyon (BRCA1/2 gen mutasyon taşıyıcıları), kişinin kendisinde önceden meme kanseri öyküsü olması, radyasyon maruziyeti, obezite, alkol ve tütün kullanımı, azalan fiziksel aktivite olarak sıralanabilir. Egzersiz, spor yapmak ve uzun laktasyon (emzirme) ise meme kanseri riskini azaltmaktadır.
Meme kanseri için rutin kontrol ve muayene nasıl olmalı?
Genel popülasyonda tarama başlangıç yaşı 40’tır. 40 yaş itibariyle yıllık mamografi ve uzman muayenesi ile tarama önerilmektedir. 30 yaş itibariyle her kadının, her ay adetin bitiminden sonraki 3-4 gün içinde kendi kendini muayene etmesi önerilmektedir. Herhangi bir anormal bulgu durumunda genel cerrahi uzmanına başvurmalıdır.
Memede kitle tespit edilmesi halinde ne yapılır?
Kişide görüntülemelerde memede kanser şüphesi olan bir lezyon saptanması durumunda görüntüleme eşliğinde yapılan tru-cut biyopsi (kalın iğne biyopsisi) ile doku tanısı yapılarak kanser teşhisi kesinleştirilir. Sonrasında yapılan evreleme ile hastanın tedavisi planlanır. Hastaya uygulanacak tedavi onkoloji ve genel cerrahi bölümlerince birlikte planlanır. Bazı hastalarda neoadjuvan kemoterapi denilen ameliyat öncesi onkoloji tarafından medikal tedavi verilerek lokal ve sistemik kontrol sağlanıp ardından cerrahi tedavi uygulanır.
Meme kanserinin cerrahi tedavisi nasıldır?
Tümör boyutuna göre temiz ve güvenli sınırlarla tümörü çıkarılabilecek hastalara meme koruyucu cerrahi tedavi planlanabilmektedir. Evre durumuna göre sentinel lenf bezi durumu tayini (bekçi lenf bezi) yapılarak koltuk altına hastalığın yayılmadığı tespit edilirse koltuk altındaki lenf bezleri de korunabilir. Yayılması durumunda ise koltuk altındaki lenf bezleri de çıkarılır. Meme koruyucu cerrahi sonrası mutlaka tedaviye meme dokusunun ışınlanması (radyoterapi) de eklenir. Tümör boyutu büyük olan meme koruyucu cerrahi ile kozmetik olarak kabul edilebilir meme dokusu kalamayacak hastalara mastektomi (memenin tamamen alınması operasyonu) yapılır. Cerrahi sonrası çeşitli rekonstrüksiyon yöntemleriyle (protez/flepler) başarılı görsel sonuçlar alınmaktadır.
Meme kanserinin ilaçla tedavisi nasıldır?
Meme kanserinin ilaçla tedavisi (kemoterapi, hormonal tedavi, hedefe yönelik tedavi vb) hastalığın evresi ve derecesinin yanı sıra, kanser dokusunun östrojen/progesteron hormonlarına duyarlılığına, belirli mutasyonları gösterip göstermediğine ve hastanın menapoza girip girmediğine göre planlanır. Ayrıca cerrahi öncesi (neoadjuvant) veya sonrası (adjuvant) verilebileceği gibi hastalığın nüks etmesi veya metastatik evredeki kanserler de ilaçlarla tedavi edilebilmektedir. Aynı şekilde radyoterapi (ışın tedavisi) de cerrahi öncesi, sonrası ve metastatik evrede kullanılabilmektedir.”