Resmi “kayıplar” listesinde bulunan “en yaşlı kayıp” Nazire Sadık Çelebi’den geride kalanlar, yarın Lefkoşa Şehitliği’nde düzenlenecek askeri bir törenle defnedilecek.
1964 yılının Ağustos ayında Grivas güçlerinin bombardımanında evi bombalara hedef olan ve damın çökmesiyle yatağında hayatını yitiren en yaşlı “kayıp” Nazire Sadık Çelebi’den geride kalanlar yarın Lefkoşa’da defnedilecek… En yaşlı “kayıp” Nazire Sadık Çelebi’nin bulunduğu yeri Kayıplar Komitesi’ne 2012 yılında Nazire hanımın torunu Nazım Cemil Kızılbora’yla birlikte göstermiştik… Nazire Sadık Çelebi, yatağında öldürüldüğü zaman yaşı 100’ün üzerindeydi… Nazire Hanım’ın evinde bombardıman altında öldürüldüğü 6 Ağustos 1964’te 110 yaşında olduğu tahmin ediliyordu…
Selçuklu’ya (Sellain Tapi) bağlı Ayyorgudi köyünde 48 yıl boyunca evinin yıkıntıları altında yatan Nazire Sadık Çelebi’den geride kalanlara, evinin yıkıntıları kaldırılarak Kayıplar Komitesi tarafından ulaşıldı. Bu alanı Nazire Hanım’ın torunu Nazım Bey’le birlikte Kayıplar Komitesi yetkililerine 11 Ocak 2012’de göstermiştik ve aynı gün başlatılan kazılarda ondan geride kalanlara Kayıplar Komitesi kazı ekibi ulaşmıştı… Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum Üye Yardımcısı Ksenofon Kallis, bu konuda geniş araştırma yapmış ve Ayyorgudi’de bir “kayıp” Kıbrıslıtürk yaşlı kadının yıkıntılar altında bulunduğunu defalarca anlatmış ve burasının kazılması için öneriler yapmıştı. Nazım Bey’le bu alanı Kayıplar Komitesi yetkilileri Kallis ve Kazılar Koordinatörü Okan Oktay’a göstermemiz, süreci hızlandırmış ve aynı gün kazılara geçilmişti… 48 yıl aradan sonra Nazire Sadık Çelebi’den geride kalanlara böylece ulaşılmıştı…
TAK Ajansı’nın dün geçtiği habere göre, Nazire Sadık Çelebi için düzenlenecek cenaze töreni yarın saat 10.00’da Lefkoşa Şehitliği’nde yapılacak. Biz de Nazım bey ve ailesi ile Nazire Hanım’ın ailesinin acısını paylaşıyoruz… Nazire Teyze, nurlar içinde yat… Bu konuda araştırma yürüten Kayıplar Komitesi yetkilisi Ksenofon Kallis’e, kazının başlatılmasını sağlayan Kayıplar Komitesi’nin tüm yetkililerine ve kazıyı yürüten arkeologlar ve diğer çalışanlara çok teşekkür ediyoruz…
12 Ocak 2012’de “kayıp” Nazire Sadık Çelebi’ye ilişkin bu sayfalarda şöyle yazmıştık:
“Dün sabah (11 Ocak 2012, Çarşamba) saat 08.30’da Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum Üye Yardımcısı Ksenofon Kallis ve Kayıplar Komitesi Kazılar Koordinatörü Okan Oktay’la birlikte Dillirga’ya doğru yola koyuluyoruz... Yanımızda Dillirga’nın Ayyorgudi köyünde doğup büyümüş olan Nazım Cemil Kızılbora da var... Kayıplar Komitesi arkeologları ve kazıda çalışacak işçiler de bir başka araçla yola çıkıyorlar...
Limnidi kapısından geçip Pirgo’ya varıyoruz... Pirgo’dan sonra Mansur, sonra Koçina (Erenköy) var... Bu civardaki köyler arasında Bozdağ, Ay Thedoros, Sellain Tapi (Selçuklu), Halevga (Alevkaya), Piyenya, Başiyammo ve Pomo var...
Yolda giderken Erenköy’deki (Koçina) Kıbrıslıtürk mevzilerini, Birleşmiş Milletler’in mevzilerini, Kıbrıslırum mevzilerini görüyoruz...
Bölge olağanüstü güzellikte, el değmemiş ve yemyeşil... Bu bölge kekikleriyle ünlüymüş, samarellalarıyla ve mantarlarıyla...
Bizim gideceğimiz yer Ayyorgudi diye miniminnacık bir köy... Aslında artık böyle bir köy yok, 1964’ten bu yana artık var olmayan bir köycük... Bu köycüğün nüfusu 30 civarında imiş ve Sellain Tapi’ye bağlıymış... Sellain Tapi yani Selçuklu, bundan daha büyücek bir köyceğizmiş...
Sellain Tapi adını, rahmetli eniştem, gazeteci-yazar Kutlu Adalı’nın Dağarcık adlı kitabından hatırlıyorum... Adalı 1960’lı yıllarda köyleri dolaşarak Cemaat Meclisi için önce “Köy Raporları”nı yayımlamış, ardından “Dağarcık” adlı araştırma kitabı yayımlanmıştı... Adalı o günlerde bu bölgeyi de ziyaret etmişti...
Ayyorgudi’ye gelmemizin nedeni, Nazım Cemil Kızılbora’nın büyüknenesinden geride kalanları bulmak...
Birkaç ay önce Nazım Bey beni aramış ve “kayıp” nenesinin bulunması için neler yapabileceğimizi sormuştu...
1964 yılında 6 Ağustos’ta Grivas güçleri Dillirga’da Kıbrıslıtürk köylere karşı saldırıya geçtiği zaman, Nazım Bey’in evi de, dayısı Lisani İslam’ın evi de bombardıman altında kalmıştı...
Nazım Bey’in büyüknenesi Nazire Sadık Çelebi, 100 yaşın üzerindeydi – 110 yaşlarında olduğu da söyleniyordu... Yatalaktı... Grivas’ın saldırıları esnasında Nazım Bey’in babası Cemil Hüseyin, annesi Remziye Cemil yanlarında altı-yedi tane çocuklarıyla birlikte Ayyorgudi’den gece vakti kaçarak Koççina’ya (Erenköy) gitmişlerdi... Remziye hanımın yanında 4-5 yaşlarındaki Gülsen, 5-6 yaşlarındaki Sevim ve 10 yaşlarındaki Türkan vardı... Köyden kaçarken, geceyi geçirmek üzere Koççina’ya gitmişlerdi, sabaha köye geri döneceklerini hesaplıyorlardı... Oysa bir daha asla Ayyorgudi’ye dönemediler... Mağaralarda, çadırlarda göçmenlik yaşamları başlayacaktı ve Ayyorgudi diye bir köy de haritadan silinecekti...
Nazire Sadık Çelebi yani Nazım Bey’in yatalak büyüknenesi o gece evde yalnız kalmıştı... Nazım Bey’in dayısı Lisani İslam, eşi ve 6-7 çocuğu da Koççina’ya sığınmıştı... Dedesi İslam Sadık ve nenesi Zühre İslam da...
Grivas’ın güçleri Ayyorgudi’yi bombaladıklarında, 100 yaşın üstündeki Nazire Hanım yatacığında yatmaktaydı... Taş bir evdi bu ama damı kerpiçtendi ve bombardımanda dam çökerek kocakarıcık çöken damın altında can vermişti... Ağustos 1964’ten beri yıkıntılar altında yatıyordu...
Henüz o günlerde bölgeden Kıbrıslırumlar tepelerden Kıbrıslıtürkler’e seslenerek “Lisani’nin oğlu evde karısıyla yıkıntıların altında kaldı” diyorlarmış... Lisani’nin oğlu dedikleri Nazım Bey’in dayısı ve eşi, Koççina’ya sığındığı için, Kıbrıslırumlar’ın bilmediği yıkıntıların altında kalanın Nazım Bey’in büyüknenesi olduğuymuş..."
DEVAM EDECEK