2023 YILINDA ELE GEÇİRİLEN UYUŞTURUCU MİKTARLARI:
- 10 kg Hint keneviri
- 1.5 kg kokain
- 165 Gram sentetik uyuşturucu
- 20 gram metamfetamin
- 690 adet MDMA
- 117 adet suboxone
- 16 kök Hint keneviri
Batuhan BORAKAN
Narkotik ve Kaçakçılığı Önleme Şubesi, 1 Ocak 2023’ten bugüne kadar (09.5.2023) toplam 12 kilo uyuşturucu ele geçirdi.
Polis Genel Müdürlüğü Narkotik ve Kaçakçılığı Önleme Şubesi Müdürü Turgay Kırok, YENİDÜZEN’e verdiği bilgide ele geçirilen uyuşturucularla ilgili toplam 125 kişinin tutuklandığını açıkladı.
Kırok yakalanan şahısların 19-40 yaş aralığında olduğunu ifade etti.
Turgay Kırok en çok ‘Hint keneviri’ türü uyuşturucu maddeye rastladıklarını söyledi.
“Hint kenevirinin tercih edilme nedeni halk arasında diğer uyuşturuculara göre daha az zararlı olduğu inancıdır” diyen Kırok, “fakat Narkotik olarak bu uyuşturucu türünün kullanımına bağlı kalp krizi başta olmak üzere birçok ölümle karşılaştıklarını ifade etti.
Polis Genel Müdürlüğü Narkotik ve Kaçakçılığı Önleme Şubesi Müdür Yardımcısı Omaç Volkan, 18 yaş altı uyuşturucu kullanımının yok denecek kadar az olduğunu 2023 yılı içerisinde yalnızca bir kişinin yakalandığını söyledi, “Okul çevrelerinde, giriş-çıkış saatlerinde ve tenefüslerde narkotik olarak ciddi önlem alıyoruz. Asıl uyuşturucu yaşı 19-40 yaş aralığıdır” dedi.
Geçtiğimiz yıllarda ‘bonzai’ türü uyuşturucu maddeden dolayı birçok insanın ölü bulunduğunu söyleyen Volkan, “Son dönemlerde basının da yardımlarıyla bonzai türü uyuşturucuyu çok aşağı
seviyelere indirdik, bağımlılar da yalnızca hapis cezasıyla değil ölümle sonuçlanacağını anlayıp kullanım çok aşağı seviyelere düştü” ifadelerine yer verdi.
zehir tacirlerine asla taviz vermeyeceklerini de ifade eden Volkan, “Madde bağımlısı şahısları yeniden topluma kazandırmak için elimizden geleni yapıyoruz” şeklinde konuştu.
“En büyük tehlike metamfetamin”
Turgay Kırok, metamfetamin türü uyuşturucu maddenin yalnızca Kıbrıs’ın kuzeyinde değil tüm dünyada çok büyük bir sıkıntı olduğunu ve kolay üretilip hızla yayılmaya başladığını söyledi.
Kırok, “Üretimi diğer uyuşturucu maddelere göre daha kolaydır, laboratuvar üretimidir. Yaptığımız yoğun araştırmalar sonucu ülkemizde böyle bir laboratuvar yoktur” dedi.
Bir kullanımda bağımlılığa götüren ve çok ciddi sonuçları olduğunu ifade eden Kırok, “ülkemizde de rastladığımız oluyor” şeklinde konuştu.
“Sahile vuran ‘Takoz’ Hint keneviri ülkemizde kullanılan bir uyuşturucu türü değil”
Turgay Kırok, ülkenin bazı sahillerine vuran 292 kilo Takoz Hint keneviri türü uyuşturucu maddenin daha önce narkotik tarafından rastlanmadığını belirtti.
Kırok, “Yaptığımız çalışmalar da bu uyuşturucuların ülkemize sokulmayacağı kanısına vardık, bu sevindirici birşey” dedi.
Yurttaşında büyük desteği sayesinde uyuşturucu bulduklarını söyleyen Kırok, “Sahilde bu uyuşturucu türünü gören bağımlılar denemeye çalıştı, bu şahısları tespit edip gerekeni yaptık” ifadelerine yer verdi.
“En çok uyuşturucu güneyden geliyor”
Turgay Kırok Kıbrıs’ın kuzeyine en çok uyuşturucunun Kıbrıs’ın güneyinden geldiğini ifade etti.
Kırok, geçiş noktalarında yapılan operasyonların önemli olduğunu kaydederek, “KKTC sınırları içerisine girmeden yakalamak en önemlisidir çünkü uyuşturucunun dağılmasını engelliyoruz” dedi.
“Dedektör köpekler narkotiğin göz bebeği”
Polis Genel Müdürlüğü Narkotik ve Kaçakçılığı Önleme Şubesi Müdür yardımcısı Omaç Volkan, “Dedektör köpeklerinin çok kısa sürede uyuşturucuyu tespit etmesi narkotiğin iş yükünü hafifletiyor ve daha da hızlandırıyor” dedi.
“Ülke olarak bonzaiyle 2007-2008 yıllarında tanıştık”
Omaç Volkan, ‘bonzai’ türü uyuşturucu maddeyle 2007-2008 yıllarında tanıştıklarını ve o dönemde de bonzainin 4/72 sayılı uyuşturucu maddeler yasası kapsamında yasaklı madde olmadığını söyledi.
Volkan, “Bonzai tespit edildiğinde uyuşturucu madde kapsamında işlem yapılmazdı sebebi ise devlet kimya laboratuvarında bu uyuşturucuyu test edip tespit edebilecek bir kit yoktu” dedi.
Aynı şekilde Kıbrıs’ın güneyinde de yasaklı olmayan bu uyuşturucu türü 2010 yılında yasaklandı ve Kıbrıs’ın kuzeyinde de 2011 yılında kit getirilerek tahliller yapılmaya başlandı ve çok tehlikeli bir uyuşturucu madde olduğu tespit edilerek yasaklandığını ifade etti.
Volkan, “Yasaklanmanın ardından narkotik olarak bu bonzai türü uyuşturucuyu en aza indirip azaltmak için elimizden geleni yaptık ve bağımlılar da yalnızca bunu hapis cezası ile sonuçlanmayacağını ölüm gibi ağır sonuçlarla da karşılaşacaklarını anlayıp içmeye son verdiler” şeklinde konuştu.
“Bataklığı kurutursak, sivrisineklerde yok olacak”
Omaç Volkan, narkotiğin daha çok içicinin değil, satıcının, ülkeye uyuşturucu getirenin ve üretenin peşinde olduklarını söyleyerek, “Bataklığı kurutursak, sivrisineklerde yok olacak” mesajını verdi.
Volkan, “aynı zaman da içici kitlenin peşini de hiçbir zaman bırakmadık, bırakmayacağız” dedi.
“İlkokul çağından itibaren eğitim şart”
Omaç Volkan, psikolog, öğretmen gibi uzman kişilerin ilkokul çağındaki çocuklara uyuşturucu türlerinin ismini geçirmeden bilinçlendirme çalışması yapılması gerektiğini belirtti.
Volkan, “uyuşturucu türlerinin isimlerini söylenirse ilgilerini çekip merak duyma, özenme gibi durumlar ortaya çıkabilir” dedi.
Bu tür eğitimlerin nasıl verilmesi gerektiği konusunda örnek veren Volkan, “bilmediği bir yiyeceği veya içeceği tüketmemesi gerektiğini öğretmek, eczanelerde satılan ilaçların yalnızca doktor raporu ile verildiğinin öğrenmesini bunu sebebi ise tanımadığı biri kendisine bir hap veya içecek uzatırsa geri çekilmesini sağlar” şeklinde konuştu.
“Tam teşekküllü bir tedavi merkezi şart”
Lefkoşa Şube Amiri Mustafa Hidayet, bağımlı şahısların gerekli tedavileri alması için tam teşekküllü bir Tedavi ve rehabilitasyon merkezinin olmadığını belirtti.
Hidayet, “denetimli serbestlikten yararlanan bir bağımlının bu tür merkezlerde gerekli tedavisini tamamlayıp topluma yeniden kazandırılması gerekir” dedi.
2016 yılında yürürlüğe giren ‘Denetimli serbestlik yasası’ uyuşturucudan ilk kez yakalanan bir şahsın siciline işlememesi ve topluma yeniden kazandırılıp madde bağımlılığını bırakması için verilen bir şanstır diyen Hidayet, “Bağımlı bir şahıs maddi olarak da bir çöküşte olduğu için özel bir tedavi merkezindeki ücreti karşılayamaz bu yüzden devlete ait bir tedavi merkezinin olması gerekir” şeklinde konuştu.