Bir ömre neler sığar ki?
Ömür kısa da olsa, çok şey sığabilir içine…
Ya da tersi… Çok uzun bir ömür boşa geçmiş de olabilir pekala…
Bir gün olur, an gelir…
Sonrası karanlık.
Doğum tarihini öğrenir insan aklı keser yaşa gelince de hiçbir ölü, mezar taşındaki ölüm tarihini öğrenemez hiç…
Yaşam şimdi vardır, belki birazdan yoktur.
Bir masal gibi…
Bir varmış, bir yokmuş…
* * *
Masal gibi akıp gidiyor hayat. Bazen ‘mutlu son’la bitiyor içindeki bölümler, bazen ‘acı’yla…
Her bölüm biraz daha pişiriyor insanı. Birikiyor bir şeyler. İnsanlar, bilgi, tecrübe…
Para birikiyor kiminin kasasında, bankasında, şirketinde…
Dost biriktiriyor, anı biriktiriyor, alın teri biriktiriyor kimisi…
Birine ‘başarılı’ diyorlar genelde, diğerine ‘bir baltaya sap olamamış’ falan…
Balta ne, sap ne?
Bilen yok aslında…
Kim balta, kim sap o da ayrı hikaye!..
* * *
50 yıla ne sığdırırdım?
10 yaşındayken sorsalardı bunu, yanıtım başka olurdu, 20’de başka…
30’da farklı, 40’da yine başka…
Oyunlar isterdim 10’larımda, bitmeyecek zamanlarda ovalarda, deniz kıyısında, dağ yamacında, arkadaşlarımla…
Göç olmasın isterdim dünyanın hiçbir yerinde… Ayrılmasın insanlar doğduğu topraklardan, bizim gibi…
20 yaşındayken, ‘kimsesiz kalmasın kimse ömrü boyunca, hele çocukken’ derdim cevap olarak.
30’umda ‘bir evladım olsun, 50 yaşıma gelince benimle dost olsun bana yeter’ derdim en çok.
40’ımda sorulsa ‘sağlık’ beklerdim en çok 50’lere gelince…
İşte 50 geldi.
Ne doldu, ne boş kaldı?
* * *
Muhasebeye gerek var bazen. Lakin ‘pişmanlık’ olmamalı hiç…
Ne yaşandıysa bilerek isteyerek, geride kaldı hepsi…
Elden gelmeyenler için zaten yapacak bir şey yok.
Ama daha güzel bir ülke, daha mutlu bir dünya mümkün…
Acıları da mutlu anları da hepsi yaşamın cilvesi…
Şairin dediği gibi, ciddi bir iştir yaşamak.
Aşkıyla, kavgasıyla, yıkımıyla, başarısıyla, yokuşu ve inişiyle yaşanıyor her an…
Düz bir çizgide yürümüyoruz. Hele böyle bir coğrafyada... Engebe çok, dert çok, kriz çok, sorun çok, engel çok, iş karıştıran çok…
Ama aynı zamanda deniziyle, dağı ve tepesiyle ve de –en önemlisi- insanıyla, kültürüyle, hoşgörüsüyle güzel bir ülke ve topluma sahibiz…
Bazen kızsak, kaçmak istesek de…
Ona hak ettiği barışı getiremediğimiz içindir belki de kızgınlığımız, kaçışımız…
İnsanın insanca yaşayacağı bir düzeni kuramadığımız için…
50’ye kadar olmadı bunlar…
Demek daha yürünecek daha çok yol var.
O ‘an’a kadar, devam…