*** Koççinodrimitya’da bir kuyuda kalıntıları bulunan “kayıp” Ertan Ali, 1945’te dünyaya gelmiş olduğu Lefke’de dün toprağa verildi…
Koççinodrimitya’da sıra kuyulardan birisinde kalıntıları bulunan “kayıp” Ertan Ali, 1945’te dünyaya gelmiş olduğu Lefke’de dün toprağa verildi… 53 yıl boyunca “kayıp” kalan ve bir Kıbrıslırum okurumuzun bize ve Kayıplar Komitesi’ne 2008 yılında göstermiş olduğu Koççinodrimitya’daki sıra kuyularda Kayıplar Komitesi’nin 2013 yılında yürüttüğü kazılarda kalıntıları bulunan Ertan Ali, dün doğmuş olduğu topraklara küçük bir tabut içerisinde geri döndü… Yemyeşil gözleri, 19 yaşı, doya doya yaşayamadığı hayatı elinden alınmıştı: 6 Şubat 1964’te Rifat Salih’le birlikte Lefke’den Mağusa’ya portokal götürmeye giderken Koççinodrimitya’da bazı Kıbrıslırumlar tarafından durdurulmuş, tutuklanmış, ardından her ikisi de öldürülerek sıra kuyulardan birisine gömülerek “kayıp” edilmişlerdi… Sıra kuyulara gömülüp “kayıp” edilen yedi Kıbrıslıtürk’ten birisiydi Ertan Ali – beş Kıbrıslıtürk bir kuyuda, iki Kıbrıslıtürk bir başka kuyuda bulunmuştu Kayıplar Komitesi’nin buradaki kazılarında… Ertan Ali’nin bulunduğu kuyuda bir Kıbrıslıtürk daha vardı – yani iki kişi bir arada gömülmüşlerdi… Bu ikinci şahsın kim olduğunu tahmin etsek de, Kayıplar Komitesi’nin DNA testleriyle kimliğini kesin olarak belirlemesini bekliyoruz… Ertan Ali, Koççinodrimitya’dan çıkarılarak toprağa verilen altıncı Kıbrıslıtürk’tü – geriye bir kişi daha kalıyor ve şimdi onu bekliyoruz, DNA testleri sonuçlanıp ailesine iade edilebilmesi, onun da defnedilebilmesi için…
Dün hazin bir gündü Lefke’de – biz de oradaydık, çiçeklerimizle… Önce Orta Cami’deki cenaze namazına katıldık… Ardından Lefke Kemal Özalper Şehitliği’ne omuzlarda askerler tarafından taşındı küçük tabutu Ertan Ali’nin…
Burada bir askeri tören düzenlendi… Tabutunun sarılı olduğu bayrak, Ertan Ali’nin yeğeni Çağan Baysan’a verildi…
Ertan Ali’nin bir diğer yeğeni olan Fethi Akıncı burada bir konuşma yaptı ve barış mesajı verdi…
Ertan Ali’nin kardeş çocuğu Fethi Akıncı, törende yaptığı konuşmada, “Kıbrıslırum Ortodoks Kilisesi’nin büyük hayalleri ve emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kaynakları sömürme düşüncesi yüzünden Kıbrıs’ta binlerce ailenin mağdur edildiğini” söyledi.
Akıncı, 1963-1974 yılları arasında Lefke’nin açık bir hapishane gibi olduğunu, zaman zaman süt ve un sıkıntıları yaşandığını, Hüseyin Ertan Ali’nin de un sıkıntısı baş gösteren bir dönemde, Lefke’den Lefkoşa’ya un almaya giderken durdurulup, sırf Kıbrıslıtürk olduğu için bazı Kıbrıslırumlar tarafından öldürüldüğünü” söyledi.
Akıncı, “amcası Ertan Ali’nin kalıntılarının 53 yıl aradan sonra araştırmacı gazeteci Sevgül Uludağ’ın özverili çalışmaları ve hassasiyet gösteren bazı Kıbrıslırumlar’ın katkılarıyla tespit edilebildiğini ve 53 yıl aradan sonra küçük bir tabut içerisinde geriye dönebildiğini” belirtti.
Kin ve nefretten dolayı gün geçtikçe dünyanın karardığı bugünlerde çocuklara sevgi ve barış duygularını aşılamak gerektiğini ifade eden Akıncı, Kıbrıs’ta “barışın” çok zor ancak imkansız olmadığını söyledi.
Fethi Akıncı, konuşmasında özetle şöyle dedi:
“Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize ve bizlere de sağlık ve sabırlar dilerim.
Biz insanoğullarının kavga ve savaşlarımız, hiddet ve şiddet, kin ve nefretlerimiz yüzünden, dünyamız her gün için kararmaktadır.
Zaman öyle bir zamandır ki, sevgi ve barışı, yeni doğmuş çocuklarımızın beynine işlememiz gerekir ki büyüdük sonra çoğalsınlar, çoğaldık sonra dünyamızı aydınlatsınlar…
Bir barış istiyorum dünyamıza…
Bilirim, barış zordur Kıbrıs’ta… Çam ağaçlarının çöllerde yaşayabilmesi kadar zordur barış Kıbrıs’ta… Çöllerin denize, denizlerin çöle dönüşebilmesi kadar zordur barış Kıbrıs’ta…
Fakat aynı güneşin kararıp çimenlerin üstüne inmesi kadar imkansız değildir barış.
Bir barış istiyorum sabah uykusu kadar güzel, bir barış istiyorum soğuk bir kış sabahı doğan güneş kadar sıcak… Bir barış istiyorum bizler için, bir barış istiyorum sizler için… Bir barış istiyorum ağlayan annelerin gözyaşlarını dindirmek için… Ve de bir barış istiyorum dünyamız için…”
Daha sonra “kayıp” Ertan Ali için bir dakikalık saygı duruşu ve saygı atışı yapıldıktan sonra Lefke Şehitliği’ne defnedildi… Biz de Ertan Ali’nin mezarına üç kürek toprak atıyoruz ve defnedilmesinde yerimizi alıyoruz…
Defin töreni sona ererken, Ertan Ali’nin değerli ailesi bir sürpriz yaparak bize ve Kayıplar Komitesi’ni temsilen cenaze töreninde bulunan Kayıplar Komitesi Kazılar Koordinatör Yardımcısı Arkeolog Demet Karşılı’ya birer plaket sunuyor…
Bu plaket bizi gerçekten duygulandırıyor…
Aile adına Çağan Baysan’ın bana sunduğu plakette, “Şehit Hüseyin Ertan Ali (9.11.1945-6.2.1964)
Sayın Sevgül Uludağ,
Şehidimize ulaşmamızdaki büyük emeğiniz için sonsuz teşekkürlerimizi sunarız.
Ailesi” yazıyor…
Bu ince düşünceleri için Ertan Ali’nin ailesine sonsuz teşekkürler…
Ertan Ali’nin ve diğer Kıbrıslıtürkler’in Koççinodrimitya’daki gömü yerinin gösterilmesinde ve neler olduğunu öğrenmemizde bize yardımcı olan Kıbrıslırum okurumuza da sonsuz teşekkürler…
Kayıplar Komitesi yetkililerine ve çalışanlarına da bu alanda yürüttüğü kazılar, ardından kimliklendirme sürecinde yapmış olduğu çalışmalar için sonsuz teşekkürler…
Kazıyı arkeolog Ali Çulluoğlu’nun başka arkeologlarımızla birlikte yürütmüş olduğunu biliyoruz. Antropolog İstenç Engin, laboratuvarda kalıntıların analizini yapmış… Antropolog Emine Çetinsel, kalıntıları incelemiş ve genetik uzmanı Gülbanu Zorba, DNA kimliklendirme sürecinde yer almış. Psikolog Ziliha Uluboy da tüm bu süreçte aileye yardımcı olan psikolog… Tümüne de çok teşekkür ederiz…
Cenaze törenine Kayıplar Komitesi Kazılar Koordinatör Yardımcısı Demet Karşılı ile Kayıplar Komitesi laboratuarından bilim insanları İstenç Engin ve Emine Çetinsel de katılıyor ve Kayıplar Komitesi adına Ertan Ali’nin mezarına bir çelenk bırakıyorlar…
“Kayıp” Ertan Ali artık doğduğu topraklara geri döndü…
Koççinodrimitya’da bir kuyuda isimsiz bir “kayıp” şahıs olarak yatmaktan kurtuldu…
“Kayıp” olmaktan kurtuldu…
PAZARTESİ DEVAM EDECEK...