İki Kıbrıslırum şahit eşliğinde Kayıplar Komitesi’ne sekiz sene önce Nisan 2010’da göstermiş olduğumuz Kaymaklı’da Birleşmiş Milletler denetimindeki ara bölgedeki olası gömü yerinde “kayıp” babası İsmail İsmail’in gömülü olabileceğini kendi çabalarıyla ortaya çıkaran Yusuf Çaylar, bir an önce burasının kazılmasını istiyor…
İki Kıbrıslırum şahit eşliğinde Kayıplar Komitesi’ne bundan tam sekiz sene önce 30 Nisan 2010’da göstermiş olduğumuz Kaymaklı’da, Birleşmiş Milletler denetimindeki ara bölgedeki olası gömü yerinde “kayıp” babası İsmail İsmail’in gömülü olabileceğini kendi çabalarıyla ortaya çıkaran Yusuf Çaylar, bir an önce burasının kazılmasını istiyor…
“54 yıllık bekleyiş sona ermeli artık” diyen Yusuf Çaylar, bu yönde Kayıplar Komitesi’nin gerek Kıbrıslıtürk, gerekse Kıbrıslırum üye ofisleri nezdinde girişimler de yapmış bulunuyor.
Sekiz yıl önce buraya ilk kez 21 Nisan 2010’da iki Kıbrıslırum şahit eşliğinde gitmiştik…
Birleşmiş Milletler subayına seslenip “Aslında olmamız gereken yerden çok uzağa geldik” diyorum.
“Nereye gidecektiniz?” diye soruyor.
“Vassiliu Vulgaroktonu Sokağı’na...” diyorum.
“Ara bölgede sokaklar yoktur ki!” diyor...
Bu arada bize eşlik edecek olan Birleşmiş Milletler aracına BM askerleri mavi bir BM bayrağı asıyorlar. Önce bizim yani iki Kıbrıslırum şahit, Kallis ve benim içinde bulunduğumuz aracın öne geçmesini söylüyorlar, arkamızda Okan’ın, onun arkasında Yiannis’in araçları var – sonra Bay Oleg ve en sonuncu araç ise BM aracı oluyor...
… Birleşmiş Milletler askerlerinin kullanmakta olduğu toprak bir yoldan ilerliyoruz, sağımızda Kıbrıslıtürkler’in, solumuzda ise Kıbrıslırumlar’ın denetimi altındaki bölgeler bulunuyor, biz ise tam ortadayız... Pek çok mayın tarlasıyla karşılaşıyoruz – tabelalar da bunların mayın tarlaları olduğu hakkında bizi uyarıyor! Kıbrıs’ta BM ya da AB fonlarıyla mayın tarlalarının temizlenmiş olduğunu sanıyordum – meğerlim bu projeler buralara uzanamamış ki bu kadar çok mayın tarlasıyla karşılaşıyoruz!
Türk tarafına doğru çok geniş araziler yakılmış vaziyette, tarlalar simsiyah, hatta Türk tarafına bakan mayın tarlalarının bile yakılmış olduğunu görüyoruz... Rum tarafına doğru böylesi siyah bölgeler yok... Bu yangınları kimler ve niçin çıkarıyor? Acaba BM denetimindeki ara bölgeyi daha iyi görebilmek için mi çıkarılıyor bu yangınlar? Askeri amaçlarla mı çıkarılıyor? Çok çirkin ve hiç de doğal olmayan bir görüntü var – toprak simsiyah, toprakla birlikte bu alanlarda yaşayan tüm canlılar da yok edilmiş...
Mayın tarlalarının arasından geçerek, nereden dönmemiz gerektiğini kestirmeye çalışıyoruz...
… Sonuçta geçen hafta Kıbrıs’ın güneyindeki Kaymaklı’dan durup baktığımız noktayı buluyoruz... Burası Vasiliu Vulgaroktonu Sokağı’na paralel ara bölgedeki nokta. Araçlar duruyor ve aşağı iniyoruz... Kıbrıslırum şahit, tren yoluna paralel toprak yolun nerede olduğunu işaret ediyor, yol kenarında henüz gömülmüş olan bir şahsın elini görmüş...
“Aylardan Mayıs olabilir” diyor, “çünkü ekinler biçilmişti...”
Şu anda bulunduğumuz noktadan o toprak yolun nerede olduğunu göremiyoruz çünkü ekinler büyümüş ve henüz biçilmemiş...
Kallis, “İki hafta sonra buraya gene geliriz çünkü en geç iki hafta içinde buradaki ekinler biçilecek” diyor...
… Geldiğimiz yoldan geri dönüyoruz, “Ara Bölge” denen çok büyük boş arazileri seyrederek...
Belki birkaç hafta sonra buraya gene gelmeye çalışacağız, ekinler arasında şu anda görünmeyen toprak yolu bulmaya, toprak yolun kenarına gömülmüş bir ya da birkaç “kayıp” Kıbrıslıtürk’ün olası gömü yerini aramaya...”
(YENİDÜZEN - NİSAN-MAYIS 2010)
KAZI BAŞLIYOR VE SONA ERİYOR…
Kayıplar Komitesi’ne göstermiş olduğumuz noktada 15 Haziran 2010 tarihinde kazı başlıyor ancak bir gün veya iki gün sürüyor ve hemen sona eriyor… Bunun nedeni, Kayıplar Komitesi’nden o dönemin bir Kıbrıslırum yetkilisinin kazı alanına giderek arkeologlara “Be çocuklar, ma neçün kazarsınız burayı? Ya mayın varsa? Hayatınızı tehlikeye mi atacaksınız?” diyerek kazının durmasına yol açması… Kazı başlamadan önce gerek BM Barış Gücü yetkilileri, gerekse Kıbrıslırum Milli Muhafız Ordusu yetkilileriyle temas eden Kayıplar Komitesi yetkilileri, bu alanda mayın olmadığı yönünde çeşitli güvenceler almıştı. Ancak bu durum kazıyı yürütecek arkeologları tatmin etmiyor ve daha sağlam bir güvence istiyorlar…
O günlerde bu sayfalarda yayımlanan yazımda şöyle demiştim:
“*** Birleşmiş Milletler kontrolündeki ara bölgede 1964 “kaybı” bazı Kıbrıslıtürkler’in olası gömü yerini Kayıplar Komitesi yetkililerine gösterdik...
Ara bölgede aranan “kayıplar”...
Sabah saat 08.30’da Ledra Palace’a gidiyorum... Kaymaklılı bir Kıbrıslırum okurum arabasıyla gelip beni alıyor ve birlikte Kaymaklı’ya gidiyoruz... Yolda giderken motorcuğuyla Kaymaklılı bir diğer Kıbrıslırum şahit, bize yetişiyor. Sonuçta “Bata Kavşağı” denen yerde tam sınırda duruyoruz. Kayıplar Komitesi kazı ekibi burada bizi bekliyor... Az sonra Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum üye yardımcısı Ksenofon Kallis de geliyor... Bize eşlik edecek Birleşmiş Milletler aracının gelmesini beklerken sohbet ediyoruz...
Bu bölgeye Birleşmiş Milletler ve Kayıplar Komitesi yetkilileri eşliğinde en son 3 Mayıs 2010 Pazartesi günü gelmiştik. Bir Kıbrıslırum okurum, bir Kıbrıslırum şahidin, bu bölgede yol kenarında gömülü olan bir Kıbrıslıtürk “kayıp” şahsın, toprak dışında kalan elini gördüğünü anlatmıştı... Yıl 1964 idi ve aylardan Mayıs’tı... Kayıplar Komitesi yetkilileriyle birlikte, getirdiğim şahitleri de alarak bölgeyi incelemeye gitmiştik... Ancak bu bölgede yer yer tarlalar ekildiği için hasadın kaldırılmasını beklememiz gerekecekti.
İşte bu nedenle ikinci kez buradayız – günlerden Salı, 15 Haziran 2010... Bulduğum Kıbrıslırum şahitler, ikinci kez bizimle gelecek ve bu alanda birlikte inceleme yapacağız...
Kayıplar Komitesi’nin Kıbrıslırum yetkilisi Ksenofon Kallis, geçen gelişimizde, bu bölgenin 1963 yılında havadan çekilmiş fotoğraflarını ve topografik haritasını bulduracağını söylemişti. Öyle de yapmış. Böylece, ilk gidişimizde aradan geçen yıllar boyunca otların bürüdüğü, tarlaya dönüşmüş olan o eski yolu bulabileceğiz. Nitekim birkaç gün önce Kayıplar Komitesi kazı ekibi buraya gelmiş – ellerinde bölgenin eski bir topoğrafik haritası, 1963 yılında bölgenin uçaktan çekilmiş fotoğrafları ve bugün “Google Map”ten alınmış görüntülerle birlikte şiroyla eski yolu yeniden açmışlar. Ekinler biçilmiş olduğu için, bu yolu şimdi yeniden şiroyla eski şekline göre biçimlendirmişler...
Böylece şimdi bizimle gelen Kıbrıslırum şahitler, eski demir yoluna paralel olan bu eski toprak yolda yürüyüp, bir ya da birkaç 1964 “kaybı” Kıbrıslıtürk’ün tam olarak nereye gömülmüş olduğunu bize gösterebilecekler...
Yeni açılmış bu eski yoldan birlikte yürüyoruz... Bir gün önce bir Kıbrıslırum şahıs bu bölgeye gelerek arkeologların ürkmesine yol açmış: Bu alanda mayınların olup olmadığından emin olamadıkları yönünde imalarda bulununca, arkeologlar ve kazı ekibi ne yapacaklarını şaşırmışlar...
Ancak şimdi Ksenofon Kallis, onlara burasının yıllardır ekilip biçilen bir tarla olduğunu anlatıyor ve en önde yürüyor, arkasından da ben gidiyorum...
Kıbrıslırum okurum, mayınların normalde 10 santimlik toprağın altına gömüldüğünü anlatıyor...
“Eğer anti-personel mayın konursa, 10 santimden derine konmaz... Ancak anti-tank mayınlar en az iki ayak derinliğe gömülür” diyor.
Birlikte bu yeni açılmış eski yolun nihayetine dek yürüyoruz...
Az ileride ufak bir anıt var – yıllar önce bu noktada bir Kıbrıslırum mayına basmış ve bacağını kaybetmiş. Onun anısına buraya ufak bir anıt inşa etmişler ancak üzerindeki plaket söküldüğü için herhangi bir ibare yok...
Kıbrıslırum şahit, dönüş yolunda, tam da dönemecin üzerinde duruyor.
“İşte tam bu dönemeçti...” diyor. “Çünkü ben tam da geriye dönerken görmüştüm sırtüstü yatmış, eli arkasına doğru uzanmış, yarım yamalak gömülmüş olan şahsı...”
Kallis, “O günlerde bu bölgeden tek başına “kayıp” olan olmadı – genellikle ikili ve üçlü gruplar halinde “kayıp” oldular” diye izah ediyor. Demek ki eğer bulunabilirse, bu olası gömü yerinden en az iki ya da üç 1964 “kaybı” Kıbrıslıtürk’ün çıkması lazım...
Tarla yıllardır sürüldüğü için, buraya gömülmüş olan şahıs ya da şahısların kemikleri bu araziye dağılmış olabilir – Kallis bu nedenle kazı ekibine, bu alanı nasıl kazmaları gerektiğini anlatıyor...
“Kemikler şu yöne ve şu yöne dağılmış vaziyette çıkabilir” diyor...
Çok küçük bir olasılık olsa dahi, mayın tehlikesine karşı, şironun başlangıçta toprağı nasıl taraması gerektiğini anlatıyor. Arkeologlara, “Hepiniz birden şironun başına üşüşmeyin, iki kişi izlesin, sonra başka iki kişi izlesin” diyor.
“Size sağlam botlar, helmetler aldık, koruyucu giysiler aldık... Bunları da giymelisiniz” diyor...
Burada Hristanti ve Yorgos adlı Kıbrıslırum arkeologlar ile Hasan Doğan adlı Kıbrıslıtürk arkeolog birlikte görev yapacak.
… Arkeologları ve kazı ekibini ara bölgede bırakıp geri dönüyoruz... Beni kırmayıp ara bölgeye gelen Kıbrıslırum okuruma ve bu olası gömü yerini bize gösteren Kıbrıslırum şahide sonsuz teşekkürler...
Ertesi günü, bu bölgeyle ilgili yeni bilgiler geliyor: Bu alan mayınlardan temizlenmiş ancak gömülmüş olan mayınların ancak yüzde 90’ının çıkarıldığı sanılıyor. Bu yüzden kazı şu anda durmuş durumda. Birleşmiş Milletler mayın temizleme ekibinin bu alana gelip, arkeologların ve kazı ekibinin yüzde yüz güvenlik içinde alanı kazabilmeleri için bu bölgeyi tekrardan mayın için taraması gerekecek. Ancak bu şekilde Kayıplar Komitesi kazı ekibi, bu alana gömüldüğü söylenen 1964 “kaybı” Kıbrıslıtürkler’i arayacakları kazılara o zaman gönül rahatlığı içinde devam edebilecekler... Tümüne de “kolay gelsin” diyoruz...”
(YENİDÜZEN – HAZİRAN 2010)
OKURLARIMA NOT:
Yıllık iznimin bir bölümünü kullanacağımdan birkaç günlüğüne yazılarıma ara veriyorum… Haftaya bu sayfalarda yeniden buluşacağız…