5+BM Gayri Resi Konferans Sürecinde Ne Yapılmalı…

Kutlay Erk

BM Genel Sekreteri (BMGS) aslında Türkiye’nin önerisi olan 5+BM Gayri Resmi Konferans toplantısını 27-29 Nisan arasında Cenevre’de yapmak üzere Kıbrıs sorununun doğrudan ilgili tüm taraflarına resmi davetini yaptı.

Bu konferansta tarafların değişik amaçları var. BMGS, Kıbrıs sorununun çözüm sürecinin önü açabilecek zemin yoklaması yapmak istiyor; mandasının da BM Ölçütleri olduğunu söylüyor. Kıbrıs Rum tarafı ve Yunanistan ise Annan Planı’nda ve Crans-Montana’da kabul etmeye cesaret edemedikleri BM ölçütlerini kabul ettiklerini 5+BM gayri resmi toplantısında öne sürerek resmi görüşmelerin kaldığı yerden devamını sağlamayı istiyor. KKTC ve Türkiye’nin siyasi yönetenleri ise BM ölçütlerinin artık tüketildiği iddiası ile iki devletli çözüm istiyor ve Cenevre’de bunun zeminini yoklayacaklar… Şekil itibarıyla bakıldığında doğrudan taraf olanlar orada temsil ediliyor gibi görünüyor ama Türk tarafı ile ilgili görüntü gerçeği temsil etmiyor. Kıbrıslı Türklerin kahir ekseriyeti, KKTC ile Türkiye’nin siyasi yönetenlerinin masaya koymaya çalışacağı öneriyi desteklemiyor ve BM ölçütlerinde çözümün ulaşılabilecek en uygun model olduğunu savunuyor. Onların bu görüşünün paydaşı olan sol siyasi partiler ve örgütler de oluşturdukları “Çözüm ve Barış Güçleri” birlikteliği ile bu hedefin misyonunu taşıyor…

Nisan ayı sonunda yapılacak olan konferansa giderken, orada temsil edilmeyen Kıbrıslı Türk çoğunluk görüşü toplantının tüm katılımcılarına etkili bir şekilde bildirilmeli… Bunun için de sol siyasi partilerin ve örgütlerin, Annan Planı öncesinde olduğu gibi üç bölümlü bir strateji planı yapmasına ihtiyaç vardır. Birinci bölümde varılmak istenen hedefi tanımlanmak; yani, Kıbrıs sorununa gerçekçi ve ulaşılabilir olan BM Ölçütlerinde kalıcı ve sürdürülebilir çözüm… İkinci bölümde de şu anda içinde bulunulan durumu tanımlamak; yani, BM raporlarında da belirtildiği gibi sürdürülemez ve kabul edilemez olan şimdiki statükoyu ayrıntısında anlatmak… Şunu da belirtmekte yarar var ki BM’nin kararında kullanılan “Sürdürülemez” Kıbrıslı Rumların Kıbrıs Cumhuriyetini tek başına temsil ediyor olmalarına atıftır, “Kabul edilemez” de KKTC’dir. Strateji planının üçüncü bölümü de içinde bulunulan durumda belirlenen hedefe varmak için izlenecek yol haritası, yapılacak işler ile ilgilidir; yani eylem planı….

Çözüm ve Barış Güçlerinin Nisan ayı sonuna kadar bu strateji planını ve özellikle de üçüncü bölümü olan eylem planlarını yapması gerekiyor çünkü Cenevre’de Türk tarafının masaya koymaya çalışacağı görüş halkın büyük çoğunluğunun desteğine sahip değildir ve toplantıya katılacak olan Türk heyetlerinin halkın çoğunluğunu temsil etmeyen önerilerle masaya oturması arzusu önlemelidir. Onlar bunu dikkate almazsa, en azından toplantının diğer katılımcılarına onların önerilerinin Kıbrıs Türk halkının ne kadar desteğine sahip olduğunu sorgulamak ihtiyacını verecektir. Yani Annan Planı döneminde Türkiye’de Plan’a karşı propaganda yapan Denktaş’a “Git de Kıbrıslı Türklerin çoğunluğunu ikna et” diyenlere bu sefer de BMGS “Kıbrıslı Türklerin büyük çoğunluğunu ikna ediniz” desin… O dönemde Denktaş’a o sözlerin söylenmesi on binlerce Kıbrıslı Türkün meydan mitinglerinden cesaret alıyordu. Şimdi de, halkın çoğunluğunun halen BM Ölçütlerini desteklediğini Cenevre’ye katılacak tüm taraflara eylemlerle gösterilmelidir. Covid-19 nedeniyle getirilen kısıtlamaların Mart ayı sonunda biteceğini şimdiki hükümet iddia ile söylüyor; demek ki Çözüm ve Barış Güçlerinin Nisan ayı içinde kitlesel meydan mitingleri yapması olasıdır. Şimdiden bunun çalışmalarını yapılmasında yarar var; örgütlenilmesinde, nerede ne yapılacağının planlanmasına şimdiden hazırlanmak gerek. Ve örneğin, BMGS’nin Kıbrıs geçici temsilcisi Sn. Lute’un Kıbrıs’ta olacağı 9 Nisan gününde büyük katılımlı meydan mitingi planlanması çok etkili olacak…

Cenevre’de doğrudan temsil edilmeyecek olanlar Lefkoşa’da İnönü Meydanı’ndan Cenevre toplantısını etki altına alabilir, BM Ölçütlerinde çözüme ve sürdürülebilir barışa ulaşmak için yola yeniden çıkılabilir. BMGS de sonuç odaklı ve öngörülebilir bir görüşme sürecinden ısrarla söz ettiğine göre Kıbrıslı Türklerin kahir ekseriyetini arkasında tutan Çözüm ve Barış Güçleri’nin Cenevre’de başarılı sonuç elde edebilmesi için güçlü bir kaynağı da var demektir.

Barışa susamış adanın Kuzey Lefkoşa sokakları Nisan’da Çözüm ve Barış Güçlerinin kitlelerini çağırıyor… Sokakların çağrısı cevapsız kalırsa, sonrasından yakınmak beyhude olacak…