Fayka Arseven KİŞİ
Türk-Sen Genel Başkanı Arslan Bıçaklı, güneydeki SEK ile birlikte organize ettikleri kampanya süreci dahilinde Güney Kıbrıs’ta çalışmak için 600’ün üzerinde başvuru yapıldığını söyledi, yaklaşık 130 kişinin önümüzdeki günlerde iş başı yapacağını açıkladı.
“Kıbrıs Türkü’nü muhtaç ettiniz” eleştirilerine de cevap veren Arslan Bıçaklı, “Ben etmedim. Ben bu ülkeyi hiç yönetmedim. Bu ülkenin yönetiminde bulunan ağırlıklı olarak UBP son dönemde DP, YDP… Bunlar başka ülkede olsa barajı da geçemez” yorumunda bulundu.
Bıçaklı, “Milliyetçiliğin tanımını da karıştırırım artık. Milliyetçiliğin tanımı ülkenin değerlerini satmak, Sanayi Holding’i, KTHY’yi, suyunu, elektriğini, havaalanını satmak, devletin kurumlarını satıp rüşvet almaksa milliyetçilik ben milliyetçi değilim” dedi.
“Özellikle emek sınıfına sesleniyorum. Emek sınıfı açlığa mahkum edilmiştir. Emekçiler gidip sermayenin partilerine, insanlarına oy veremez” diyen Bıçaklı, “Bu olmaz, bu kabul edilebilir bir mesele değildir. Yapmayın. Hem kendinizi hem toplumu mahvetmeyin” çağrısında bulundu.
Bu hafta Türk-Sen Genel Başkanı Arslan Bıçaklı ile hem Kıbrıslı Türkler’e güneyde sağlanan çalışma hayatını konuştuk hem de yaklaşan 23 Ocak seçimlerini.
- YENİDÜZEN: Çalışmak için Güney’e gidecek Kıbrıslı Türklerle ilgili bir adım attınız. Nedir gelişmeler?
- BIÇAKLI: Son dönemlerde ‘başkanım bize iş bul, Güney’e gidelim işleyelim, aç kaldık burada’ yönünde çok yoğun talepler geliyordu.
1950’lerden beri Güney Kıbrıs’taki SEK ile ilişkimiz var. Çalışma hayatı ile ilgili ne yapabiliriz noktasında her zaman toplantılar ve işbirlikleri yaptık. Türkler ve Rumlar zaten 1950’li yıllardan beri birlikte çalışır, halen daha çalışır.
Her 2 ayda bir de toplantılar yaparız. Hem SEK hem Türk-Sen Avrupa İşçi Sendikaları Federasyonu’na üyedir ve icra kurulu üyesiyiz de.
SEK ile yaptığımız toplantılarda ‘güneye geçip de çalışmak isteyen insanlarımız var. Bir bakın bakalım nerde, nasıl yapabiliriz bunu’ diye dile getirdik. Daha sonraki toplantıda da ‘ağırlıklı olarak turizm, inşaat ve restoran sektörlerinde ihtiyaç var ve çalışmak isteyenleri buralara yönlendirebilirsiniz’ denildi. Biz de dedik ki; ‘kaç kişi gönderebiliriz? 7-8 bine kadar gönderin’ yanıtını aldık.
Biz de bunu duyurduk. Ardından vay 8 bin demişiz de 600 kişi müracaat etmiş gibi saçma sapan yorumlar yapıldı.
Kısacası güneyde çalışmak isteyen insanlar Türk-Sen’e müracaat edecek, biz SEK ile birlikte bunları organize edeceğiz ve Güney’e geçip çalışmak isteyen insanlar sendikalı, sigortalı olarak çalışacak. Konu bu kadar basit.
“Şu an Güney Kıbrıs’ta çalışmak için 600’ün üzerinde başvuru var ve bu az bir rakam değil. Birileri bu rakamı beğenmeyebilir ama biz yarışmada değiliz. İlk başlangıç olarak geçen hafta bize ilk grup talebi geldi. 130 arkadaşımızı Ara Bölge’ye gönderdik.”
- YENİDÜZEN: Daha önce de açıkladınız ama buraya gidip çalışmak isteyenler ne yapmaları lazım?
- BIÇAKLI: Bir defa Kıbrıs Cumhuriyeti kimliği olması şart. Kayıtlar kimliğe göre olur. Kıbrıs Cumhuriyeti Girne Kapısı değil. 50 yaşın üzerinde de şu an ihtiyaç yoktur. Yabancı lisan da bir tercihtir, avantajlı olur.
Bu çerçevede biz bunu duyurduk ve başlattık. Şu an 600 rakamındayız ve bu az bir rakam değil. Birileri bu rakamı beğenmeyebilir ama biz yarışmada değiliz.
İlk başlangıç olarak geçen hafta bize ilk grup talebi geldi. 130 arkadaşımızı Ara Bölge’ye gönderdik. 130 arkadaşımıza turizm sektöründe yabancı dili çok iyi olanlarla başlandı. Bunların mülakatları yapıldı. Muhtemelen önümüzdeki hafta mülakatı yapılan arkadaşlarımızın belki hepsi belki bir kısmı için SEK’e bildirim gelecek. SEK de bize bildirecek ve kişiler belirlenen işlere gönderilecek. Biz de işbaşı yapmak üzere ilk grubu göndermiş olacağız.
Daha sonra gerek turizm gerekse inşaat gerekse diğer iş kollarına zaman zaman bize talep gelmesi suretiyle bunlara devam edeceğiz.
- YENİDÜZEN: Bu kadar insanı organize etmek için nasıl bir sistem kurdunuz?
- BIÇAKLI: Biz buna 3 aydır çalışıyoruz. Takviye personel de alarak Türk-Sen’e sistem kurduk. Alaguduru iş yapmadık. Biz bunu ilan etmezden evvel ayrı bilgisayar sistemi kuruldu. Şu an sisteme girildiğinde müracaat edenlerle ilgili bilgiler yer almaktadır. Yani ‘Bizim Ayşe’ye de iş bul, Mehmet’i de işe al” diye bir şey söz konusu değildir.
Müracaat sırasına göre talep edilen sektörlere istenilen, tercih edilen sıraya göre gönderiyoruz.
Birçok insan bizi arıyor ve diyor ki; “5’nci sıradaydım beni aramadınız da 25’nci sıradakini aradınız.” Aradık, neden? Çünkü sen inşaat için başvurdun, o turizm için. Senin lisan sorunun var, onun yok.
Biz daha da ilerisini düşündük. Çalışmak isteyenleri SEK’e gönderecektik ve işveren oraya gelip mülakat yapacaktı. Sonradan bunun detayını düşündük ve zor olacağına karar verdik. SEK’e insanları gönderirsek, insanlar SEK’i bulacak, taksi parası verecek, yoğunluk yaşanacak, vs. Bunu pratikleştirmek için mülakatalar başlamadan önce SEK ile toplantı yaptık ve Ara Bölge’deki Dayanışma Evi’nde bunun yapılması için oradaki yetkililer ile görüştük. Bize yardımcı oldular ve müracaatlar şu an orda olur.
Ben bu vesile ile hem kendi hem de SEK’in ekibine teşekkür ederim. Bizim ülkeyi yönettiğini iddia eden siyasilere yönetim ve koordinasyon konusunda bin basarlar. Belki bizim arkadaşlarımızı örnek alırlar. İnanın ki gelen giden insanlar bin kez teşekkür etti. Çünkü sistemi kurduk ve doğru bir sistem ile işler halloluyor. Örneğin 65 kişi biranda mülakata gitmedi. Gruplar yapıldı. O gruplara saatler verildi ve o saatler içerinde başvuru sahipleri 10 dakikada mülakatlarını bitirdi. Bu kadar basit.
Sonuç olarak ilk fırsatta mülakatların değerlendirmesi yapılıyor. Çalışmalarımız da devam ediyor.
“Eve bayrak takıp da hırsızlık yapmak milliyetçilik değildir”
- YENİDÜZEN: Çok tepki de aldınız. ‘Rum’a işçi olduk, muhtaç olduk’ gibi yorumlar da yapıldı. Nasıl karşıladınız bu tepkileri?
- BIÇAKLI: Sosyal medyayı çok fazla anlamam. Yüz kişi yazarsa 95’i tebrik eder, ‘yöneticiler sizi örnek alsın, devletin yapamadığını yaptınız’ gibi mesajlar var. 3-5 de çok milliyetçi vardır; insanları muhtaç ettiniz’ der.
Şimdi muhtaç edildiyse bile Kıbrıs Türkü, ben etmedim. Ben bu ülkeyi hiç yönetmedim. Bu ülkenin yönetiminde bulunan ağırlıklı olarak UBP son dönemde DP, YDP… Bunlar başka ülkede olsa barajı da geçemez.
İnsanları ben muhtaç etmedim. Ben insanlara evine ekmek parası götürebilsin diye yardımcı oldum. İnsanların ekonomik yönden düzlüğe çıkmasını isterim özellikle gençlere çok değer veririm, insanları çok severim. Onun için insanlara yardımcı olmaya çalışırım. Gençlerin de ülkemizde kalmasını, göç etmemesini isterim. Dertlerim budur.
Ayrıca bin kişi bile Güney’e çalışmaya gitse, hem kendi ekonomik şartları düzelecek hem de ülkeyi yönettiğini iddia eden siyasilerin batırdığı bu ekonominin içine getireceği katkıyı düşünün.
Bana bu ülkeyi yönettiğini iddia edenler her gün sabah 8’e 10 kala gelsin elimi öpüp, işlerine gitsin.
Milliyetçiliğin tanımını da karıştırırım artık. Milliyetçiliğin tanımı ülkenin değerlerini satmak, Sanayi Holding’i, KTHY’yi, suyunu, elektriğini, havaalanını satmak, devletin kurumlarını satıp rüşvet almaksa milliyetçilik ben milliyetçi değilim. Milliyetçilik benim için ülkesini seven, vatandaşına sahip çıkan, insanına insan gibi yaşam sağlayabilen, herkese sağlık, eğitim hizmetini verebilen, rüşvet yemeyen, hırsızlık yapmayan, toplumun malını satmayandır.
Eve bayrak takıp da hırsızlık yapmak milliyetçilik değildir. Dolayısıyla bana kimse milliyetçilik taslamasın. Sonra sormak zorunda kalırım; önceki başbakanınız hangi hastanede öldü diye sorarım, sormak zorunda kalırım, incite olurlar. Beni buna mecbur etmesinler.
- YENİDÜZEN: Güneyde çalışma hayatında olan kaç Kıbrıslı Türk var?
- BIÇAKLI: Şu an 2 bin- 2 beş yüz kişi. Bu kişiler daha önce ya kendisi, arkadaşı veya komşusu vs iş buldu. Bizim yönlendirmemiz ile bu rakam 5 bini bulacak.
Şunu da söyleyeyim size; arada bize farklı insanlarla farklı talepler gelir. ‘Arkadaşım aradı da 20 tane kamyon şoförü ister’. Bende dedim ki SEK’e müracaat etsinler, onlar da bize bildirsin. Çünkü bir de ben kayıtsız işçi göndermek istemem. Bu işe beni biri alet edemez. İsterse SEK’e müracaat edecek, SEK üzerinden biz koordine edeceğiz ve gidip orada sendikalı olarak çalışacak. Kesinlikle sendikasız işçi göndermem.
Bir başkası ise 30 kişi ister restoran dağıtım işinde çalışacak ve sendikalı olarak çalıştıracak. Onları da SEK’e yönlendirdim. Yani bu belirlediğimiz sektörlerin dışında başka talepler de var, olacak da. Önümüzdeki süreç içerisinde hareketlenme olacak.
Hükümet edenler ülkeyi yönetemedi, batırdı, 1 yılda yüzde 300 bütün tüketim maddelerine artış yapıldı, insanlar açlığa mahkum ettirildi ve insanlar artık ev kirasını ödeyemez, evine ekmek götüremez duruma geldi.
Ülkede evlerden gaz tüpü çalınır artık. Bu 1963’te göçmenlik döneminde bile yaşanmadı. Böyle rezillik yoktur. Çöpü karıştıran insanlar var, insanları ne hale düşürdüler.
Buna rağmen ülkeyi bu hale getiren UBP ve DP’ye ‘sen birinci sen ikinci parti olacaksın’ denilirse yazık, günah.
Artık herkes gözünü dört açsın. Bakın 23 Ocak’ta bu toplumun eline çok ciddi bir fırsat geliyor.
“Özellikle emek sınıfına sesleniyorum. Emek sınıfı açlığa mahkum edilmiştir. Emekçiler gidip sermayenin partilerine, insanlarına oy veremez. Bu olmaz, bu kabul edilebilir bir mesele değildir. Yapmayın. Hem kendinizi hem toplumu mahvetmeyin.”
- YENİDÜZEN: Bu yapıyla bu fırsatı değerlendirebilecek miyiz?
- BIÇAKLI: Bu fırsatı değerlendirmek zorundayız. Bunu değerlendiremezsek 25 Ocak’tan sonra artık ağlamaya devam edeceğiz ve daha fazla ağlayacağız. O yüzden vazgeçin artık ne olur, lütfen özellikle emek sınıfına sesleniyorum. Emek sınıfı açlığa mahkum edilmiştir. Emekçiler gidip sermayenin partilerine, insanlarına oy veremez. Bu olmaz, bu kabul edilebilir bir mesele değildir. Yapmayın. Hem kendinizi hem toplumu mahvetmeyin. Lütfen 23 Ocak’ta emekçiler bu yanlışı sakın ola yapmasınlar, yoksa ağlamaya devam edeceksiniz.
“Beni kimse yanlış anlamasın ama toplumumuzda bir hareketsizlik vardır. ‘Yürü başkan arkandayız’ deniliyor, yok arkamda değil, yanımda olunuz, birlikte yürüyelim.”
- YENİDÜZEN: Sendikalar bu sürecin neresinde? Hatalarınız var mı, yeterince destek olundu mu, farklı reaksiyonlar gösterebilir miydiniz? Birliktelik neden sağlanamıyor?
- BIÇAKLI: Çok uzun süredir sendikacılık yapmaktayım. Gerçi UBP’nin ilçe başkanları ve bir kısım örgüt başkanları benim halen daha sendika başkanı olmamdan şikayetçidir. Ama onlara soracak da değilim.
Dolayısıyla 1980’li yıllardan beri bu ülkede elimizden geldiğince her türlü mücadeleyi vererek bu noktaya geldik. 2000’li yıllarda 80 bin kişilik eylemleri sürükleyen siyasi partilerle birlikte sendikal platformdu. Son dönemde başta yine ben ve birkaç sendikacı arkadaşımın girişimiyle Bu Memleket Bizim Platformu ruhu 2003’ten sonra biraz küllendi.
1 yıl önce dedik ki; Sendikal Platform olarak biz bu süreci götürmeye çalışıyoruz ama bu işin siyasi bacağı eksiktir. Onun için BMBP’yi tekrardan hareketlendirelim, canlandıralım ve BMBP ile yürüyelim toplumsal meselelerde. Sendikal konularda Sendikal Platform yine yapacağını yapar. Bu şekilde de ben ve birkaç arkadaş başını çekerek BMBP’yi tekrardan hareketlendirdik. Birkaç da eylem yapıldı.
Gerek özel gerekse genel konularda yapılan eylemlere bakınız, yine aynı örgütler ve aynı insanlardır.
Beni kimse yanlış anlamasın ama toplumumuzda bir hareketsizlik vardır. ‘Yürü başkan arkandayız’ deniliyor, yok arkamda değil, yanımda olunuz, birlikte yürüyelim.
Bir de bunlar rastgele olan meseleler değildir. Amerika’da dahil olmak üzere birçok ülkede kurslara katıldım. Bunlar bir sistem gereğidir, rastlantı değildir. Bir sistemin uygulanışının sonucudur.
Nedir sistem? Özellikle küçük adalarda insanlar ekonomik özgürlüğüne kavuşmayacak. Neden? Ekonomik özgürlüğüne kavuşursa çünkü sana muhtaç olmayacak söylediğini de dinlemeyecek. Dolayısıyla ekonomik özgürlüğüne kavuşmayacak, sana ekonomik olarak göbekten bağlı olacak, gel dediğinde gideceksin, yat dediğinde yatacaksın. Öyle bir sistemdir şu an ki sistem.
Adam bir şey söyleyemez; çünkü söz verdiler kendisine çocuğunu, oğlunu işe alacaklar. Öteki bir şey söyleyemez, aldılar kendisini işe ama kadrosuzdur. Ağzını açıp bir şey söylerse işten atılacak. Korkar. Öteki bir şey söyleyemez niçin? Kadrolu olsa bile şimdi söz verdiler amir yapıyorlar kendisini…
Bildiğiniz gibi değil konular. Dolayısıyla göbekten bağlıdır birçok insan buna. Onun için hareket edemiyor.
Mücadele etme konusunda da bir azınlık grubun üstüne kalıyor bütün yük. Bu doğruyu da kabul edelim. Esas yük de 5-10 tane sendikaya kalır. 90 sendika var memlekette. Toplumun bir kısmı da başladı artık ‘ne oldu yangın çıkar siz eylem yaparsınız, her şeye eylem yaparsınız’ diye tepki gösteriyor.
Ama birilerinin de tepki göstermesi gerekir. Ama geçen gün haberlerde gördüm bir ülkede akaryakıta zam yaptılar, devletin binalarını yaktı insanlar. Zam geri alındı, hükümet düştü. Bizde her Allah’ın günü zam yapılır.
Ben demiyorum devletin malını yakalım. Devlet dediğin bizim malımızdır. Ama bir tepki koyalım. Yıllardır aynı insanlar eylemde. Nöbetçi eylemci olduk artık. Bu olacak şey değildir.
“Emek sınıfına saygısızlık yapılıyor”
- YENİDÜZEN: 23 Ocak’ta beklentiniz nedir?
- BIÇAKLI: Bu ülkenin bu halde olmasını toplumumuzun büyük kısmı veya tümü memnunsa gidecek yine UBP’ye DP’ye oy verecek. Neden bunu söylerim? Çünkü bugünkü hükümette onlar var. Ha memnun değilse ben değilim mesela ben vermeyeceğim. O zaman da başkasını getireceğiz. ‘Hepsi aynıdır’ düşüncesi de doğru değildir. Diğerlerinden de fazla beklentimiz var, doğrudur. Onlar da birazcık toparlanıp gelecekler. Ha onlar da beğenilmezse bir sonraki seçimde onları değişeceğiz.
Beklentim bir şeylerin değişmesidir. Gönülden de isterim. Artık sermayenin temsilcileri bu ülkeyi yönetmesin, yeter. Özellikle son 2 yıldır hem bu hükümet hem bir önceki 880 defa belki de sermaye temsilcileri ile toplantı yaptı. Benimle veya başka sendika ile 2 yıldır toplantı yapılmadı. Konu ben değilim. Emek sınıfına yapılan saygısızlıktır konu. Emek sınıfını istemiyor şu an hükümet edenler. Sermayeyi temsil ediyor. Peki buna rağmen zorla emekçiler gidecek sermayenin temsilcilerine oy verecek! Yok artık bunu kabul etmem.
24’nden sonra da kendime başka bir yol bulacağım. Boşuna uğraşmaya gerek kalmaz. Ben 40 yıllık sendikal hayatımda cop yedim, ovalarda sabahladım, hapse girdim, ambulansın içinde bana iğne yaptılar da hayata döndüm. Günlerce evime gitmediğim oldu. Bütün eylemlerde 500 eylem yapıldıysa 499’nda en önde vardım. Başka ne yapabilirim? Onun için beklentim değişim olmasıdır. Umarım emek sınıfı artık bunu değerlendirerek 23’nde iradesini kullanır.