EMINE ŞEÇEROVIÇ-KAŞLI
Ne zaman 11 Temmuz yaklaşsa ve Srebrenitsa hakkında yazmaya çalışsam kalemin, kelimelerinin ne kadar yetersiz kaldığını bir kez daha anlıyorum. “Zaman her şeyin ilacıdır” lafı bu durumda geçmiyor, Srebrenitsa’nın acısı her geçen yılla daha da artıyor, kılınan her yeni cenazeyle, bulunan her yeni cesetle daha da büyüyor.
Srebrenitsa’da yaşanan soykırım hakkında bugüne kadar çok okuduk, dinledik, izledik, maalesef zamanında soykırımı engellemek için elimizden bir şey gelmedi, dünya sadece seyretti ve sonuç olarak, Birleşmiş Milletler’e bağlı Hollandalı askerlerin koruması altında olan bu şehirde Sırplar, 8.372 masum insanı katletti.
Bugün belki de en acı verici durumlardan bir tanesi de hâlâ bazı kesimlerin Srebrenitsa’da yaşanan soykırımı kabul etmemeleridir, soykırım kurbanlarına hakaret edercesine yaşananları inkâr etmeleridir. Çok değil, bu yılın başında BM’nin Genel Kurulu’nda, Başkan Vuk Yeremiç’in ev sahipliğinde, Sırpların katliamları yaparken söyledikleri “Drina Marşı’’ çalınmıştı. Bosna-Hersek’teki tüm savaş kurbanlarına hakaret sayılabilecek bu davranışı göstermek için Yeremiç, cesaret bulabiliyor. Srebrenitsa Anneleri Vakfı’nın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne, Hollanda ordusuna karşı açtıkları davayı da mahkeme “doğrudan katliam kurbanı’’ olmadıkları için reddetti. Birleşmiş Milletler’in yargı dokunulmazlığı varmış ve böylece Hollanda ordusunun soykırımı seyretmesi, hatta ve hatta kendi elleriyle Boşnak Müslümanları Sırplara teslim etmesi suç sayılamadı.
Bugün Srebrenitsa, Srpska Republika (Sırp Cumhuriyeti) bölgesinin parçasıdır. Bu kadar masum Boşnak’ın öldürüldüğü bir şehirde bugün maalesef Sırp Cumhuriyeti’nin bayrağı dalgalanıyor, çocuklar okulda Sırp Cumhuriyeti’nin programına göre eğitim görüyorlar, evlerinden olan ve evlerine dönmek isteyen Boşnaklar, bin bir zorlukla karşılaşıyorlar. Srebrenitsa soykırımını yaşamış kadınlardan bazıları, şehirde hâlâ o günlerde Boşnaklara işkence etmiş olan Sırpların dolaştığını söylemekteler. Soykırımı yaşamış, konuştuğum kadınlardan birinin anlattıkları şöyleydi:
“Bir gün tüm kadınları takas için götüreceklerini söylediler, kampta sadece dokuz kişi kaldık. Beni de götürmeleri için yalvardım ama istemediler. Beni ve iki kızı daha alıp Bratunats’a götürdüler.
Giderken aile evimizin tamamen yandığını görmüştüm. Bizi eski bir eve kapattılar ve sabaha kadar dört Sırp asker tecavüz etti. Ertesi akşam, eve 11 Sırp askeri geldi, onlardan üçü eski komşumuzdu ve tekrar tecavüz etmeye başladılar. Ellerimi arkadan bağlamışlardı ve bağırmamam için ağzıma kâğıt koymuşlardı. Bir yerden sonra nefessiz kaldığımdan bayılmışım... Kendime geldiğimde uyanmam için suyla ıslattıklarını gördüm. Kâğıdı ağzımdan çıkarıp bağırırsam beni keseceklerini söylemişlerdi. Ertesi sabah tekrar kampa götürüldük. Bir gün askerler kendi aralarında kavga ettiler. Bir tanesi gelip bizi dışarıya çıkarttı ve silahı bize doğru tuttu. Tam ateş edecekken bir başka asker arkasından yumruk attı ve kurşunlar üstümüzden gitti. Kızlarla bir binaya kaçtık ve saklandık. Bizi orada bir Sırp komutanı buldu ve başka bir yere götürdü. Geldiğimiz yerde korkunç bir şeyle karşılaştık. Her yerde kanlı çarşaflar vardı, duvarda kan lekeleri... Orada, sözde takas için götürülen bir kadının battaniyesini ve oğlunun fotoğraflarını tanıdım.”
Soykırım tartışmaları
Bu kadar canlı tanık varken bugün bir yerlerde hâlâ soykırım oldu mu, olmadı mı tartışmaları yapılıyor. Bu yıl da 11 Temmuz’da Potoçari’de, soykırımda hayatını kaybeden, aralarında 18 yaşından küçük 44 erkek çocuğun bulunduğu 409 masum insan için toplu cenaze namazı kılınacak ve bu zamana kadar Potoçari’de 12 toplu cenaze namazı kılındı. Srebrenitsa soykırımının 18. yıldönümünde kılınacak cenaze namazıyla birlikte Potoçari’de toplam 6.066 mezar olacak. Bu yıl kılınacak cenaze namazı sonrası defnedilenler arasında bir de isimsiz bir bebek var. Katledildiği günlerde daha yeni doğmuş bir kız bebeği olan Fatima bebek, iki abisi ve babası ile beraber soykırımda hayatını kaybetti. Bugün yaşasaydı 18 yaşında ve Fatima ismini taşıyacaktı ama maalesef bugün isimsiz bir bebek olarak mezarı olacak.
Genç Boşnaklar Derneği Ankara’nın 2011 yılında “8372...” isimli projesinde, Srebrenitsa’da hayatını kaybedenlerin anısına 8.372 çift ayakkabı toplamıştı ve Taksim’de iki gün boyunca ayakkabılar sergilenmişti. Bu yıl ise 2012 yılında tanıtımı yapılan, Srebrenitsa soykırımında hayatını kaybedenler için yapılan anıtın açılış töreni ve anma programı gerçekleşti. Genç Boşnaklar Derneği ve Keçiören Belediyesi’nin katkılarıyla “8372... Ayakkabı’’ projesinin devamı niteliğinde olan anıtın açılışı geçtiğimiz pazar günü yapıldı. Anıtın üzerinde Srebrenitsa soykırımında şehit olanların isimleri bulunurken, anıtın önündeki mermer tabela üzerinde ise, “Bu anıt Avrupa’nın kalbi Bosna-Hersek’te, insanlığın gözü önünde 1995 yılının Temmuz ayında hunharca katledilen Srebrenitsa şehitlerimizin aziz hatırasını yaşatmak amacıyla Genç Boşnaklar Derneği’nin işbirliğinde Keçiören Belediyesi tarafından yaptırılmıştır. Şehitlerimizi rahmetle anıyoruz.’’ yazmaktadır.
(ZAMAN - EMINE ŞEÇEROVIÇ-KAŞLI - Bosna Hersek, Oslobodjenje Gazetesi Türkiye Muhabiri – 11.7.2013)