Global Araştırmacı Gazetecilik Konferansı’nda bu tür bilgiler paylaşılıyor – “Data journalism” denen “Veri gazeteciliği” için çeşitli araçlar paylaşılıyor ve örneğin “Google”ı çok daha etkin biçimde nasıl kullanabileceğimiz ve araştırmacı gazetecilikte bize faydalı olabilecek başka teknikler anlatılıyor, gösteriliyor, paylaşılıyor…
İsveç televizyonundan Nils Hanson, “Araştırmacı Gazeteciliğin ABC’si”ni anlatıyor, Nijeryalı gazeteci Tobore, insan kaçakçılığını ortaya çıkarmak için bir hayat kadını kılığına girerek neler yaşadığını aktarıyor: Nijerya’dan İtalya’ya doğru bir insan kaçakçılığı ağını ortaya çıkarmak için giriştiği bu yalnız serüvende çektiği işkenceler sonucu bir süreliğine belleğini kaybetmiş. Çok uzun süre tedavi görmüş…
Dünyada 25 milyon “modern köle” bulunduğunu öğreniyoruz, örnekleriyle…
Bir gazeteci, “Birleşik Arap Emirlikleri’nde 5-6 yaşlarındaki çocuklar ya ailelerinden “satın” alınıyor ya da kaçırılıyor ve bunlar deve yarışlarında kullanılıyor. Deve yarışlarında ya yaralanıyorlar, ya ölüyorlar, ya da şimdi “kayıp”tırlar…” diye anlatıyor…
Angola’dan araştırmacı gazeteci Rafael Marques de Morais uzun yıllardır baskı ve tehditler altında gazetecilik yapıyor ve “baskıcı rejimlerde araştırmacı gazetecilik” konusunda konuşuyor… Nijeryalı bir gazeteci ayağa kalkarak, “Angola, Nijerya’dan bile beter” diyor… “Bu kardeşimiz eğer hapse girerse, sağ çıkmayabilir. Konferansı organize eden örgütler, onun güvenliğini sağlamalı…”
Nijerya’da araştırmacı gazetecilik dersi veren Motunrayo Famuyiwa Alaka’yla yürüyoruz sararan yapraklar arasında… Durup şırıl şırıl akan dereciğin üstüde, köprüde fotoğraf çekiyoruz.
Burası ne kadar sakin, dünya ne kadar karmaşık…
Tehlikeli bölgelerde gazetecilik yapanların toplantısına katılıyoruz…
Filistinli bir gazeteci, “Ben Kudüs’ten 20 dakika uzaklıktayım, Kudüs’e gidemiyorum” diyor… “Yurdumun yüzde 80’inde gazetecilik yapamıyorum…”
Yıllardır bu konferanslarda hep şunu gördüm: Ortadoğu’dan gelen bütün gazetecilerin gözleri yaralı… Bu Filistinli gazetecinin de gözleri yaralı…
Çünkü Ortadoğu, kendimizi bildik bileli kanıyor, kan durmuyor, ölüm durmuyor, baskı durmuyor…
Global Araştırmacı Gazetecilik Konferansı’nda da bu çok açık: Ortadoğulu gazetecileri, yaralı gözlerinden tanıyabilirsiniz, hiç konuşmasanız da…
Asyalı gazeteciler daha bir kendiyle barışık, daha sakin, daha huzurlu…
Afrikalılar, her şeye rağmen neşeli ve mücadeleci…
En yaralı olanlar Ortadoğu’dan gelenler…
Belki de en çok kanı, en çok “kaybı”, en çok ölümü görenler onlar – belki de geleceğe yönelik umut ışıkları tekrar tekrar yok edildiği için, bir tür umutsuzluk yerleşmiş gözlerine… Kalplerindeki yara, gözlerine damgasını vurmuş… Tam bir perişanlık, tam bir çıkmaz sokakta sıkışıp kalma hali…