Tam bir “siyasi baskı” dönemiydi.
70’li yılların daha da beter olduğu anlatılır ancak biz yetişmedik.
90’ları yaşadım.
Genç bir gazeteci olarak deneyimledim.
Rezildi!
O günün aktörleri, çoğu, hep utançla yaşadı.
Utanmasını dahi bilmeyenler, o gün de oldu, bugün de...
* * *
“Ulusal” çizmeli adamlar demokrasinin üzerine kâbus gibi çökmüştü.
Bir yandan kolorduya sırtlarını dayayarak ülkeyi “Rumcular Türkçüler” diye bölüyor ve nefret dilinden sandığa oy devşiriyorlar; beri yandan TC Elçiliğine “yakınlık” siyasetiyle 74 düzenini parlatıyorlardı.
Annan Planı’ndaki “kalkışma” 90’larda başlayan bu baskının da bir sonucuydu aslında...
* * *
“Karikatür” gibi figürleri bu topluma “lider” diye yutturmak istiyorlar.
“İkiyüzlülüğü” maskeler ardında gizleyerek “temiz siyaset” diye sunuyorlar.
Eğer “vekil” mantığı “ne olursa olsun” kadar bir kolaycılıkla varsa…
Buysa demokrasi!
“Kaçakçı” da temsil ediliyor siyasetimizde...
Yalancı da!
Riyakârı, sahtekarı, uyduruk yurttaşı, ırkçısı, bağnazı, cahili, kibirlisi...
Hepsi var...
Oysa...
Geleceğimiz için derinliği olan bir bilgelik aradığımız, demokrasi ve özgürlük alanımızı genişletecek bir kültür, bizi dünyanın çağdaş değerleriyle buluşturacak bir görgü, iletişim ve diyalogda yaratıcı bir duruş, çözüm üretecek bir zeka, barışı kuracak bir yürek, samimi ve sahici bir gülüş...
* * *
Yine sandıktan çıktı kimi kuklalar…
Medyanın üzerine basarak toplumun gözünü bağlamak, algısına oynamak istiyorlar yine...
Hükümet gücünü dayatarak, psikolojik baskı kurarak, gammazcılık ve hileyle ve yaygarayla 90’lı senelere benzer bir senaryonun peşinde koşuyorlar.
Kirli paralar akıyor, yaşadığımız “düzen”e müptela kimileri adına...
* * *
Şunu hesap edemiyorlar.
90’larda başka hiçbir kaynak yoktu, bilgilenmek adına...
BRT’yi kuşatmak, Kıbrıs Medya’ya üs kurmak, birkaç anket ve manşetle kitleleri yönlendirmek yetebilirdi.
Şimdi öyle mi?
İletişim çağında yaşıyoruz, sosyal medya girdi hayatın içine, alternatif basının sesi güçlendi, örtüler kalktı, hakikat büyüdü, yanlış yönlendirme ya da yalanın, kurgulanmış propagandanın maskesi düştü.
* * *
Ada yarısında yaşadığımız sonuçlara ağlamak yerine, bir de sebeplerine bakmayı deneseydik, ders alsaydık keşke...
Susmadan, sinmeden, razı olmadan...
Toprağı bölen çizgiye yüreklerimizi böldürmeden...
Yenilmeden kirliliğe!