Asrın projesi…
Su geliyor, su!..
‘Anavatan’ karar verdi, ihaleye çıktı, proje yapıldı, bize de ‘müjde’yi verdiler Ankara’dan…
Su gelecek.
Borularla…
Denizin altından…
Dünyada ilk…
Muhteşem!
Asırlık iş.
Asrın işi…
Yani yüzyılın…
Eski tabir kullanmak lazım.
Osmanlı’ya özenti…
Ab…
Yani Su…
Yaşam suyu…
Ab-ı hayat…
Efsanevi, içeni ölümsüz kılan sıvı…
**
Su geliyor ‘anavatan’dan…
Kaç tören yapıldı, kaç kez tarih verildi ‘geldi, geliyor’ diye…
Şimdi 28 Ekim’de gelecek mi, gelmeyecek mi?
Galiba zor gelecek.
Rölantiye alınacak su…
Borular da döşendi, bitmek üzere oysa…
Geçitköy’de pomba istasyonu, elektrik şebekesi tamamlandı, tamamlanıyor.
Ama “su gelmeyebilir” diyor kimileri…
Neden?
E, TC’nin Kıbrıs’a bakan ve her konuya karar verenlerin ‘şart’ı var.
Ne şartı?
“Suyu özelleştireceksiniz!”
Yoksa su da yok!
‘Anavatan’ böyle diyormuş, ‘yavru’suna…
Bizimkiler “Yok” demişler, böyle olmaz.
“Suyu getirin siz adaya, gerisine karışmayın.”
KKTC değil miyiz biz?
12 Eylül darbesinin yan ürünlerinden biri değil mi, Kıbrıslı Türkleri dünyadan izole eden o darbe gibi kararın sonucu da kurulsa, Türkiye ‘tanıdım’ demiyor mu bu devleti?
‘Devlet’ işte bu da…
Bakmayın çok da bir gücü, etkisi olmadığına ama bunu bizzat siz yarattınız sayın Ankara!..
Siz değil misiniz dünyadan şikayetçi olan, ‘Kıbrıslı Türkleri insan yerine koyun’ diye?
Daha iki gün önce Türki ve İslami devletlere seslenmedi mi Sinirlioğlu bu konuda?
**
Peki ama bu nedir şimdi?
“Özelleştirme yoksa, su da yok”muş.
Kime, hangi Kıbrıslı Türk’e sordunuz da getirmeye karar verdiniz siz suyu?
“Anamurlu insanların tarlalarına el koyun, onları mağdur edin de bize acil su verin” diyen oldu muydu?
Olmadı!
Kendiniz karar verdiniz. Belli ki ‘stratejik’ bir hedef vardı, “Kıbrıs’ı su ile Anadolu’ya bağlama” projesiydi bunun asıl adı da siz ahaliyi sevindirecek, medyatik bir ad koydunuz çocuğa: Asrın Projesi!..
Şimdi çok daha belli oluyor ki bu suyu Kıbrıslı Türklere getirmiyorsunuz borularla…
Bir ‘dayanışma’, bir ‘destek’ değil asıl niyet…
Öyle olsa suyu adaya kadar getirir, gerisini KKTC’de seçilmiş, bir sonraki seçimde halkın önünde sınava girecek yetkililere bırakırdınız.
“Özelleştirme olmazsa su gelmez” diye tehdit etmek hangi hangi ‘ana’lığa, hangi ‘dost’luğa, hangi ‘düzeyli ilişki’ye sığar?
Ama haklısınız tabii…
Burada bir ‘heyet’ var ve onlardır her şeye karar veren…
Biliyor ki ‘heyet’ elemanları, buradaki insanlar boğazdan bağlıdır kendilerine ve ses çıkaran olursa aybaşı maaş ödenemez korkusuyla sindirilmiştir ahali…
‘Ab-ı hayat’ içip ölümsüzleşmek, belki de her gün ölmek demek.
Ben içmem böyle suyu!
Bir defayı yeğlerim şahsen.
Onurumla!..