Yeni güne bir mesajla başladım.
“Cenk!
Bu fotoğrafı anlattım.
Şampiyon Meleklerimizi…
Ve devamında gençliğimize uygulanan ambargoyu…
Abartmayın !..”
Ersin Tatar’dan geldi mesaj.
***
6 Şubat depreminin yıl dönümünü nedeniyle şampiyon meleklerimizi anmak için düzenlenen törende “nutuk” atmıştı Tatar… "Bu çocuklar Türkiye'den başka hiçbir yere gidemezler, çünkü güneydeki zihniyet uluslararası ambargo uyguluyor, tek gidecekleri yer Türkiye" diyerek propaganda malzemesi yapmıştı acılı bir günü…
Eleştirmiştim, ne yeri, ne de zamanıydı diye…
“Avrupa’ya gidemiyorsa çocuklarımız ve gençlerimiz, sebebi sizin tapındığınız bölünmüşlük ve çözümsüzlük siyasetidir” demiştim.
Mesaj o nedenle geldi.
***
Abartmıyorum Ersin bey!
Çünkü siz hayatımızdaki tüm kötülüklerin kaynağını Kıbrıslı Rumlar görüyorsunuz.
Çözümsüzlük yerine…
Size göre bugünkü belirsizlik hali çözüm aslında…
Çözümsüzlük çözüm size göre…
***
Abartmıyorum Ersin bey!
Suçlama oyunlarından usandık, düşmanlık sözlerinden yorulduk, hınç siyasetinden daraldık iyice… Milliyetçi saplantılardan, egemenlik yarışlarından, yarım hakikatlerden kurtularak barışa ermek istiyoruz, dünyaya varmak…
Kıbrıs adasında birbirimize güvenmeye ihtiyacımız var, düşmanlığa değil...
Sevmeye birbirimizi, itmeye değil…
Ortak bir ülkemiz var ve birlikte yaşayarak, birlikte üreterek, birlikte ilerleyerek çok daha mutlu, güvenli, kaliteli bir hayatımız olabilir.
Dünyayla buluşmak “bölünme” değil “birleşme” ile mümkün…
***
Gelelim "ambargolara..."
Sebebi çözümsüzlüktür!
Adanın kuzeyinde milliyetçiler "ambargolar altında eziliyoruz" diyor, çözümsüzlüğe sarılarak; güneydeki milliyetçiler de "onbinlerce insanımız evlerine geri dönemiyor" mağduriyeti üzerinden statükoyu kutsuyor.
Ne değişiyor peki?
***
Abartmıyorum Ersin bey!
Çünkü siz kavramların içeriğine bakmadan bağırıyorsunuz.
Bağırdıkça daha haklı olduğunuzu sanarak…
"Türkiye'nin garantörlüğü" diyorsunuz sık sık ama o garantinin Kıbrıs Cumhuriyet Anayasası'nı içerdiğinden söz etmiyorsunuz, o garanti içerisinde Kıbrıs'ta "ayrı bir devlet”in yasak olduğunu görmüyorsunuz.
"Garanti Anlaşması"nı hiç okudunuz mu siz?
Öyle sindire sindire!
Hem de satır satır!
“Toprak bütünlüğü” ile başlar Garanti Anlaşması!
Daha ilk maddesi adanın taksimini doğuracak tüm hareketleri yasaklar.
Türkiye Cumhuriyeti bunu “garanti” ediyor.
Türkiye Cumhuriyeti uluslararası hukuk önünde sizin koltuğu değil adanın toprak bütünlüğünü garanti ediyor aslında! Hani kendi ülkesinde de üzerine titreği bütünlük gibi…
***
Tam 40 senedir adanın kuzeyinde "ayrı devlet" iddiası var.
Ne oldu?
O gün bugündür uluslararası toplumun dışındayız.
Türkiye dahil!
Unutmayınız, Türkiye'den takımlar da gelmiyor adanın kuzeyine ve Türkiye’deki uluslararası organizasyonlara Kıbrıs Cumhuriyeti katılıyor.
“Süper Kupa” için Suudi Arabistan’a gittiler de Lefkoşa Atatürk Stadı’na gelmediler.
Bunun hesabını niye sormadınız sahi?
***
Abartmıyorum Ersin bey!
Niye biliyor musunuz, çünkü çocuklarımız ve gençlerimiz, yaşadığımız “egemen eziklik” düzeninde gelecek görmüyor ve göç ediyorlar ülkelerinden…
Anne babalar neredeyse teşvik ediyor çocuklarını, “gidiniz, buralarda gelecek yok” diye.
Gitmeyenler de kendi ülkelerine yabancılaşıyorlar günbegün…
Sizin siyasi akranlarınızın hali malum…
“Başkan” bile seçemiyorlar partilerine!
***
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Temsilcisi María Ángela Holguín Cuéllar’ı kabulünüzde İranlı ressam Alireza Pakdel'in “Şampiyon Melekler” için çizdiği eserin önünde durmanız anlamlıydı.
O eseri çocuklarımızın yıkıntılar üzerinden göğe yükselişi olarak yorumlayabilirdiniz… Bir başka topluma nefret söylemi yerine, barış diliyle anabilirdiniz, evlatlarımızı… Çünkü yükseldikleri gökyüzünde, sizlerin beyinlerdeki barikatlar yok, emin olabilirsiniz.
Bir de söylemeden geçemeyeceğim.
Sanırım asıl sızınız başkaydı, hani hep bayrakların ardında gizlediğiniz hakikatler var ya… O gün, makamınızda bayraklar yoktu, çünkü siyasetiniz de ikiyüzlü… Bu durum içinizde kalmış olmalı… Unutturmak istediniz o çizimle…
***
Biz abartmıyoruz da siz sanırım biraz abartıyorsunuz Ersin bey!
Sizin döneminizde neredeyse muhtarlık seviyesine geliyor Kıbrıslı Türk liderliği bunu görmüyor musunuz?
Abartmayınız lütfen!
İnsandan daha kutsal değildir ne devlet, ne bayrak…
Öyle ya da böyle, bu adada, birlikte yaşanacak bu hayat…
İsias Davası için yeni bir bilirkişi raporu istendi
Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği Başkanı, Selin’in annesi, metanetin ve dirayetin sembol isimlerinden Ruşen Yücesoylu Karakaya konuğumuz oldu. Yine çok zor bir programdı “MASA”da!
Birkaç önemli mesaj var ki buradan da paylaşmak istedim.
En önemlisi ‘İsas Davası’ sürecine dair…
Mahkeme yeni bir bilirkişi raporu istedi.
Deprem sonrasındaki tüm emareler Gazi Üniversitesi'ne de gidecek ve yeni bir rapor mahkeme heyetinin önüne gelecek.
"Korksun bizden katiller, 26 Nisan'a çok daha güçlü gidiyoruz" diyor Ruşen...
Davanın ikinci aşaması var, Adıyaman'da...
Yeni bir bilirkişi raporuyla…
***
105 öğrenciye 'Şampiyon Melekler Anısına' burs verilmiş.
Bu kadar çok olduğunu tahmin etmemiştim.
Bravo…
Yeni yeni çocuklara umut oluyor, depremde yitirdiğimiz canlar...
"Abone Melekler" yazarak ve 4271'e sms göndererek sizde de derneğe katkı sağlayabilirsiniz.
***
Mağusa'da planlan "Şampiyon Melekler Eğitim Kompleksi’ni de konuştuk.
Hedef, Kıbrıs adasının en modern, çağdaş, yüksek standartlı okulunu inşa etmek…
Yakışır olmalı evlatların anısına...
“Şampiyon Melekler”i yaşatmak için daha fazla kalıcı eser, daha fazla dayanışma!