ABD 2015 Dünya İnsan Ticareti Raporu’ndan Kıbrıs’ın Kuzeyi ile ilgili Bölüm(1)

ABD 2015 Dünya İnsan Ticareti Raporu’ndan Kıbrıs’ın Kuzeyi ile ilgili Bölüm(1)

 

Çeviren: Meltem Hamit
meltemhamit@yahoo.com

Kıbrıslı Türkler tarafından Yönetilen Bölge

Kıbrıs’ın kuzey bölgesi Kıbrıslı Türkler tarafından yönetilmektedir. 1983 yılında Kıbrıslı Türkler bu bölgenin bağımsız “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” (KKTC) olduğunu ilan etmiştir. Türkiye dışındaki hiçbir ülke ve ABD “KKTC”yi tanımamaktadır. Kıbrıslı Türkler tarafından yönetilen bölge insan ticaretine ilişkin olarak cezasızlık alanı olmaya devam etmektedir.

Bölge, artan bir biçimde Orta Asya, Doğu Avrupa ve Afrika’dan gelen kadınların varış yeri olmakta ve bu kişiler Kıbrıslı Türkler tarafından ruhsatlandırılıp düzenlenen gece kulüplerinde zorla fuhuş yapmaya maruz kalmaktadırlar. Gece kulübü sahipleri Kıbrıslı Türk yönetimine dikkate değer bir tutarda, medya raporlarına göre yılda 8 ile 12 milyon dolar civarında, vergi vermektedirler. Ayrıca, gece kulübü sahipleri, her bir kadın için yetkililere yaklaşık 2000 dolar harç ödemektedir. Söz konusu durum, çıkar çatışması teşkil edebilmekte ve insan ticareti ile mücadele için yükselen siyasi iradenin önüne geçebilmektedir.

Bir sivil toplum kuruluşunun verdiği bilgiye göre, Lefkoşa sur içi bölgesinde 11 yaşında olacak kadar genç yaştaki kız çocukları, fuhuş bağlamında insan ticareti mağduru olmuştur. Erkekler ve kadınlar endüstri, inşaat, tarım, ev işleri, restoran ve imalat sektörlerinde zorla çalıştırılmaya maruz bırakılmaktadır. Zorla çalıştırmaya maruz kalmış mağdurlar; borçlandırma, sınır dışı edilme tehdidi, hareket özgürlüğünün kısıtlanması ve gayrı insanı yaşam ve çalışma koşulları ile kontrol altında tutulmaktadırlar. Zorla çalıştırma bağlamında insan ticareti mağdurlarının uyrukları Çin, Pakistan, Filipinler, Türkiye, Türkmenistan ve Vietnam’dır. Ev içi hizmetleri için çalışma izni verilen kadınların da zorla çalıştırılma riski bulunmaktadır.  Bir sivil toplum kuruluşunun verdiği bilgiye göre, birçok kadın, “KKTC”ye üç aylık turist veya öğrenci vizesiyle Türkiye’den giriş yapmakta ve kuzey Lefkoşa, Girne ve Mağusa’daki apartmanlarda fuhuş yapmaktadır; bu kişilerin bazılarının insan ticareti mağduru olması muhtemeldir. Ayrıca göçmenler, mülteciler ve onların çocukları da cinsel sömürü riskine açık konumdadır.

“KKTC” bu raporda resmi biçimde derecelendirilmiş olsaydı, Aşama 3 kategorisinde yer alacaktı (2). Kıbrıslı Türk yetkililer, insan ticaretinin tasfiye edilmesi için gereken asgari standartları yerine getirmemekte ve bunun için kayda değer hiçbir bir çaba da göstermemektedir.

Kıbrıslı Türkler tarafından yönetilen bölgede insan ticareti ile mücadele “kanun”u bulunmamaktadır. Kıbrıslı Türkler, insan tacirlerine karşı yürütülen hukuki yaptırımların istatistiklerini tutmamaktadır. Kıbrıslı Türkler tarafından yönetilen bölgede, insan ticareti mağdurları için sığınma evi bulunmamakta ve mağdurlar için sosyal, ekonomik ve psikolojik destek hizmetleri de sağlanmamaktadır. Bu raporlama döneminde, polis tarafından birçok kez gece kulübü baskınları, muhtemel insan ticareti mağdurlarının tutuklanması ile neticelenmiştir. Yerel gözlemciler, yetkililerin insan ticaretinin kolaylaştırılmasında suç ortaklığı etmekte olduğunu bildirmekte; ayrıca ülkeye varışları itibarı ile gece kulüplerinde çalışan kadınların pasaportlarına polis tarafından el konulduğunu belirtmektedirler.

Önceki raporlama döneminde “ceza yasası”nda insan ticaretiyle mücadele bağlamında değişiklik gündeme getirilmiştir; ancak kanunun yürürlüğe sokulması konusunda 2014 yılı boyunca herhangi bir ilerleme kaydedilmemiştir. 2013 yılında bir “resmi görevli” insan ticaretine ilişkin bir vakaya dahil olduğu gerekçesi ile “savcılık makamı” tarafından dokuz ay tutukluluk cezasına çarptırılmıştır. Kıbrıslı Türkler gece kulüplerinin yalnızca dans performansı gibi eğlence düzenleyeceğini öngören “yasa”yı uygulamamıştır. Yetkililer zorla çalıştırmanın varlığını kabul etmemiştir. Çalışanların pasaport veya belgelerine el koyan, sözleşmelerini değiştiren ya da ücretlerini alıkoyan insan tacirlerini cezalandıran bir “kanun” mevcut değildir. 

Kıbrıslı Türkler, insan ticareti vakalarının nasıl soruşturulacağı veya cezalandırılacağı hususunda herhangi bir uzmanlaşma eğitimi sunmamıştır. Kıbrıslı Türk yetkililer, insan ticaretine karşı mücadele çabaları için fon ayırmamaktadır. Polis, insan ticareti mağdurlarının tespiti için eğitim almamaktadır ve yetkililer insan ticareti mağdurlarına hiçbir koruma sağlamamaktadır. Polis, söylentiye göre, mağdurları pasaportlarına el koyan gece kulübü sahiplerinden korumak için, mağdurların pasaportlarını alıkoymaktadır. Gördükleri bu muameleden memnuniyetsizliğini dile getiren yabancı mağdurlar ise rutin bir biçimde sınır dışı edilmektedir. Sivil toplum kuruluşları, kadınların pasaportlarını kendilerinin muhafaza etmek istediklerini, ancak sınır dışını önlemek için pasaportlarını polise vermeye ikna olduklarını belirtmektedir.

Eski işverenlerine karşı maddi tanıklık yapan insan ticareti mağdurları, yeni bir iş bulma hakkına sahip değildirler ve polis tarafından ayarlanan geçici konaklama yerlerinde kalmaktadırlar; uzmanlar kadınların gece kulüplerinde konaklatıldığını bildirmiştir. Kıbrıslı Türk yetkililer, mağdurların insan tacirlerinin cezalandırılmasına destek vermelerini teşvik etmemekte ve tüm yabancı mağdurlar sınır dışı edilmektedir. Bir mağdur, yetkililerle yaptığı mülakat esnasında menşe ülkesine dönmek istediğini belirtirse, uçak biletleri alınıncaya kadar bir otele gidip orada kalması gerekmektedir.  Görgü tanıklarının duruşma bitene kadar “KKTC”den ayrılmasına izin verilmemekte ve “yasal” işlemlerin sonlanmasının ardından ise tanıklar sınır dışı edilmektedir.

2014 yılında yetkililer, kuzeyde işletilen yaklaşık 40 gece kulübü ve 2 pabta çalışmak üzere, 1168 kişiye altı aylık konsomatris ve kadın bar görevlisi çalışma izni vermiştir. Bir sivil toplum kuruluşundan edilinen bilgiye göre, yetkililer gece kulüplerinde çalışma niyetiyle ülkeye giriş yapmış kadınları tutarlı bir biçimde belgelendirmemektedir. İzin sahiplerinin büyük çoğunluğu Moldovya, Fas ve Ukrayna’dan, diğerleri ise Belarus, Kazakistan, Kenya, Kırgızistan, Paraguay, Rusya ve Özbekistan’dan gelmektedir. Kadınların, bir gece kulübü ile sözleşmesinin olduğu durumda, yer değiştirmesine izin verilmemektedir. Sözleşmesini bozan 395 kadın, Kıbrıslı Türkler tarafından insan ticareti mağduriyeti taraması yapılmadan sınır dışı edilmiştir.

Fuhuş yapmak yasadışı olmasına rağmen, gece kulübünde çalışan kadınlar iki haftada bir cinsel yolla bulaşan hastalık taraması için sağlık kontrolüne tabii olmaktadırlar. Sözkonusu durum fuhuş endüstrisinin zımni olarak kabul edildiği izlenimini uyandırmaktadır. Mağdurlar, gecekulübü koruma görevlilerinin polis ve sağlık kontrolleri sırasında kendilerine eşlik ettiklerini; böylelikle emniyet yetkilileri ya da doktorlarla mağduriyetlerinin detaylarını paylaşmadıklarından emin olunduğunu bildirmektedirler.

Kıbrıslı Türkler, ticari seks ya da zorla çalıştırma eylemlerinin azaltılması için herhangi bir çaba göstermemektedirler. Gece kulüplerini düzenleyen “yasa”, yabancı kadınların çalıştıkları yerde kalmasını yasaklamaktadır; ancak çoğu kadın, işletme sahipleri tarafından ayarlanan barınma yerlerinde ya da gece kulüplerine bitişik yerlerdeki yatakhanelerde grup olarak konaklamaktadır. Gece kulüpleri “yasal” ticaret kuruluşları olarak işletilmekte ve “hükümet”e gelir sağlamaktadır. Polis ve “hükümet yetkilileri”nden oluşan ve gece kulüplerinin işleyişini düzenleyen “Gece Kulübü Komisyonu”, çalışan hakları hususunda broşürler hazırlamış ve girişlerine müteakip, tüm yabancı kadınlara dağıtmıştır. Ayrıca, insan ticareti mağdurları için bir yardım hattı kurulmuştur; ancak yalnızca bir operatörü bulunan bu yardım hattı yetersiz bir kadroya sahiptir. 

Kıbrıslı Türk Yetkililer için Öneriler:

Her türlü insan ticaretini yasaklayan “kanun” çıkarınız; gece kulüpleri ve pablarda insan ticareti mağduru taraması yapınız; gece kulübü ve pabların yönetimine ilişkin şeffaflığı arttırınız; ve zorla, hile ve tehditle fuhuş yapmaya zorlama konusunda müşteri ve kamuoyu bilincinin oluşturulmasını teşvik ediniz; sivil toplum örgütü sığınma evleri ve mağdurların bakım hizmetleri için fon sağlayınız; insan ticareti suçuna iştirak eden kamu görevlilerini soruşturunuz, takibatını yapınız ve mahkum ediniz; mağdurların sınır dışı edilmesine alternatif önlemler geliştiriniz; ve zorla çalıştırma koşullarının bulunduğunu kabullenip, buna ilişkin adımlar atınız.


(1) Çevirenin Notu: Metnin orijinali “Kıbrıs” başlığı altında Kıbrıs’ın güneyindeki koşulların analizini içermekte, Kıbrıs’ın kuzeyindeki durum ise “Kıbrıslı Türkler tarafından Yönetilen Bölge” alt başlığında ele alınmaktadır. Metin içerisindeki koşullara ilişkin değerlendirmeler, 2014 yılında, raporun hazırlanma dönemindeki durumu yansıtmayı amaçlamaktadır ve raporlama dönemi sonrası olası değişiklikleri içermemektedir. 2015 Raporu’nun tümü için bakınız http://www.state.gov/documents/organization/243558.pdf Kıbrıs başlığı için bakınız http://www.state.gov/j/tip/rls/tiprpt/countries/2015/243425.htm
(2) Çevirenin Notu: Her yıl yayımlanan bu rapor, her ülkeyi hükümetlerinin raporun hazırlandığı dönem içerisinde “İnsan Ticareti Kurbanlarını Koruma Kanunu”nda belirtilen “insan ticaretinin tasnifi için gerekli asgari standartları” yerine getirme çabaları temelinde 3 aşamanın biri altında sınıflandırmaktadır. Bu sınıflandırmaya göre, raporlandırma yılı içinde söz konusu kanundaki standartları tamamen yerine getiren ülkeler Aşama 1 altında; asgari standartları tamamen yerine getirmeyen ancak bu standartları yerine getirmek için dikkate değer çaba gösteren ülkeler Aşama 2 altında; asgari standartları tamamen yerine getirmeyen ancak bu standartları yerine getirmek için dikkate değer çaba gösteren ve aynı zamanda a- ağır insan ticareti mağdurlarının mutlak sayısının dikkat çekici olması ya da dikkat çekici bir biçimde artması, b-önceki yıla oranla bu standartları yerine getirmek için harcanan çabanın arttığına dair delil gösterilememesi, c-ilgili ülkenin bu standartların yerine getirilmesi için sonraki yılda ilave adımlar atacağına dair tahaaütte bulunması durumundaki ülkeler Aşama 2 izleme listesi altında; asgari standartlara tamamiyle uymayan ve bu yönde dikkate değer bir çaba göstermeyen ülkeler ise Aşama 3 altında sınıflandırılmaktadır. 2015 raporuna göre Kıbrıs “Aşama 2” altında sınıflandırılmakta, Kıbrıs’ın kuzeyindeki koşullar ise “Aşama 3” altında değerlendirilmektedir. 2015 raporunda Aşama 3 altında sınıflandırılan diğer ülkeler ise Cezayir, Belarus, Belize, Burundi, Orta Afrika Cumhuriyeti, Komoro Adaları, Ekvator Ginesi, Eritre, Gambiya, Gine Bisav, İran, Kuzey Kore, Kuveyt, Libya, Marşal Adaları, Mauritanya, Rusya, Güney Sudan, Suriye, Tayland, Yemen, Venezuela ve Zimbabve’dir. Aşama listeleri için bakınız http://www.state.gov/documents/organization/243557.pdf , s.54.

Dergiler Haberleri