Kıbrıs Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis’in Fileleftheros gazetesi için bir makale kaleme aldığı ve bu makalesinde Avrupa Birliği’nin (AB) Türkiye aleyhindeki yaptırımları konusuna değindiği belirtildi.
Gazetenin “AB’nin Yaptırımları Kıbrıs Cumhuriyeti İçin Güçlü Bir Araç” başlığıyla yayımladığı makaleye göre Hristodulidis, kaleme aldığı makalede özetle, Brüksel’de oy birliğiyle elde edilen yasal çerçevenin “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin çıkarlarını koruduğunu, pazarlık gücünü güçlendirdiğini, aynı zamanda “Münhasır Ekonomik Bölge” (MEB) tanımı ve ifadesinin AB’nin yasal düzenlemesine dahil edilmesinin, oldukça önemli bir kazanım yarattığını” savundu.
Yasal eylemlerle ilgili metnin, AB Konseyi’nin tekrarlanan sonuçlarında olduğu gibi yalnızca siyasi açıdan önemli beyanlar olmadığına işaret eden Hristodulidis, “Kıbrıs MEB’i tanımı ve buna atıfta bulunulmasının ilk kez AB yasal düzenlemesine dahil edilmesiyle, oldukça önemli bir kazanım sağladığına” işaret etti.
Hristodulidis, “AB’deki çabanın sonucunun, aynı zamanda Türkiye’nin Kıbrıs MEB’indeki yasadışı faaliyetleriyle ilgili yasal bir çerçeve kurulmasının, Kıbrıs MEB’iyle ilgili yasal tezlerinin bir kez daha teyit edilmesiyle, Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin müzakereler çerçevesinde bir referans noktası teşkil edebileceğini” de öne sürdü.
Öte yandan hiç kimsenin Avrupa düzeyinde gerçekleşen bu çabaya, Kıbrıs sorunu çözüm çabalarındaki bir “karşılık” olarak yaklaşmadığını da savunan Hristodulidis, kimsenin Kıbrıs müzakerelerinin bugüne kadar yeniden başlamamasının bu çabadan kaynaklandığını savunamayacağını ifade etti.
Bunun tam aksine, Avrupa düzeyindeki çabanın, AB’nin, ileri sürülen “Türk suçluluğu” karşısındaki kolektif kararlarıyla birlikte, yalnızca müzakere masasındaki tezlerini güçlendirmekle kalmayıp, esasında Türk meydan okumalarıyla mücadele konusunda temel argümanlarını da oluşturduğunu öne süren Hristodulidis, caydırıcı bir gücün yokluğunda, ellerindeki tüm imkanları kullanarak, uluslararası ve Avrupa hukukuna odaklanmanın, üzerinde hem fikir olunan iki kesimli iki toplumlu federasyon çözümü çerçevesi temelinde, Kıbrıs sorunuyla ilgili çözüm hedefini başarmaları için, kendi savunma hatları olduğunu da öne sürdü.
Hristodulidis, makalesinin sonunda, mevcut konjonktürde ve muhtemelen daha önce hiç olmadığı kadar, AB’nin rolü ve araçlarının gerek özlü müzakerelerin yeniden başlaması, gerekse arzu edilen sonuç açısından belirleyici öneme sahip olduğunu iddialarına ekledi.