“Galliga…”
Dr. Derviş Özer
(Galliga’nın oğlu Nihat Nalbantoğlu’nun izni ile onun hatıralarından öyküleştirilmiştir)
Uzun süre bekar kalmaz, paranın verdiği rahatlıkla, istediği yerde istediğini yapar, içer, keser ve biçer. Bu arada 45 yaşında olmasına rağmen son karısı 18 yaşındaki ceylan gibi güzel Müesser’i babasından ister. Kahveden dönen yaşlı adamın boğazına bıçağı dayar ve sorar Müesser’i bana verecek misin der. Yaşlı adam hiçbir şey diyemez, boğazından bir damla kan dökülür ve Galliga son karısını kaçırır. Askerden kalan parayla da bir ev alır ve Müesser’i kendine gelin eder.
Yaseminci Ayşe’yi boşadığı günün gecesinde kahveden dönen kaynatası olacak adamı durdurur ve boğazına bıçağını dayar. Dünyada bir ilk gerçekleşir. Boğazına bıçak dayadığı adamdan kızını ister. Adam ne yapsın, vermem diyemez, hafifçe başını aşağıya eğer ve boğazından bir damla kan yere dökülür. Galliga bu dökülen kanı senet kabul eder ve adamı, yani yeni kaynatasını orada bırakıp Müesser’i kaçırır.
Kaçırma olayından, daha doğrusu, Allahın emrine isteme olayından, 9 ay sonra bir oğlu olur. Bu oğlu onun her şeyi olacaktır. Adını Nihat koyar. Daha sonra da olağan (!) hayatına devam eder. Köyde, civar köylerde geçimini sağlamak için çalışır, gezer. Köyde olmadığı zamanlar dağın ötesindedir. Köye geldiği zamanlar dert dinler. Dertlenir ve içer. İçkiye epeyce alışmıştır. Savaşın vermiş olduğu korkmazlık ve aymazlık da vardır. Bir gün köye döner atını ya bağlar ya bağlamaz kulağına hoş olmayan söylentiler gelir. Sinirlenir öfkeden kudurur atına atlar ve atla birlikte kahveye girer, sinirlendiği adam kahvededir. Atı üzerine sürer, At kahvede şaha kalkar, adam yerlerde sürünür. Kahve toz duman içindedir. Atı kahvenin ortasında bir iki döndürür, kuşağından çıkardığı bıçağını, öfkeli olduğu adamın ayaklarının dibine fırlatır. Kahvedekilerin beti benzi atmıştır, ağızlarını bile açmazlar. Galliga’nın siniri geçer, yeteri derece gözdağı vermiştir. Artık kimse köyde lafının üstüne laf diyemeyecektir. Atını sürer ve kahveden çıkar.
Gel zaman git zaman, fakirin, garibin babası olur. Evlenecek olan gariplere yardım eder. Ettiği bu yardımı, akrabaları pek hoş karşılanmaz. Hele de son yaptığı, evlenecek olan bir çifte ev hediye etmesi, akrabaları kıskandırır ve homurdanmalar başlar. Oysa kime neydi Galiga’nın yıllarca esir kalıp, yıllarca ölümle burun buruna yaşayıp, biriken parasını kime harcadığı. Bilinmez işte, akrabaları hoşnutsuzdur.
Günlerden bir gün, köyde bir düğün olur. Deli Kasab’ın düğününde baş davetlidir, masalar kurulur, davulcu çalar. Yenilir, içilir. Yan masada oturan akrabadan gençler, içtikçe sapıtır. Sapıttıkça, sataşırlar Galliga’ya. Galliga ses etmez, çocukturlar deyip geçiştirir, yanındakilerle sohbete devam eder. Davul vurur, zurna çalar, gençler içer. Tabii Gallliga da. Öğleden sonra içkinin etkisiyle sataşmalar artar ve Galliga da sataşmalara cevap vermeye başlar. İlk önce yan masadan gençlerden biri sandalye fırlatır. Galliga sandalyeyi kaldırıp koyar bir kenara. Gençler Galliga’nın korktuğunu sanırlar. İkinci sandalye de gelince Galliga kalkar ve her iki sandalyeyi de kafalarına çalar. Ölümüne kavgaya tutuşurlar. Gençler kavgada Galliga’yla baş edemeyince de köyün dışına doğru kaçmaya başlarlar. Galliga da peşlerinden. Evin oraya gelince Galliga eve girer. 5 aylık hamile karısı ile yemek yiyen oğlunun masasından bıçağı alır ve koşarak çıkar. Amacı peşlerine düşüp öldürmektir. Caminin yanına kadar gelir, orada, yine akrabasından birisi olan İbrahim’le karşılaşır. İbrahim’le aralarında hiçbir husumet yoktur. İbrahim, Galliga’yı yatıştırmak için peşinden gelmiştir. İbrahim, Galliga’nın önünü keser ve sakinleşmesini ister, fakat Galliga öfkeden kudurmaktadır. İbrahim’i duymaz bile, gitmek için hareket yapar. İbrahim, Galliga’nın bıçak olan elini tutar ve ona engel olmaya çalışır Galliga İbrahim’den kurtulmak ister ve aralarında boğuşma olur. Bu boğuşma sonucunda İbrahim kanlar içinde yere düşer. Boynunun sol tarafından bıçağı yemiştir, kanlar içinde köyün ortasından geçen dereye kadar sürünür ve orada ölür. Galliga İbrahim’in ölümünden haberi yoktur, gençlerin peşine koşar, onları arar ama bulamaz. Köye döndüğünde düğün evinin, cenazeye evine dönüştüğünü görür ve yaptığı anlar. Gider teslim olur.
Devam edecek