Karanlık basıyordu, o günlerde “ganimet”in önüne geçme gerekçesiyle bu bölgede akşamları “sokağa çıkma yasağı” vardı. Bu yüzden bir an önce Palekitre’den ayrılıp Abohor’a dönmek için acele ediyorlardı… Aksi halde “sokağa çıkma yasağı”na uymadıkları için o günlerin hayhuyu içinde vurulma tehlikeleri bile doğabilirdi… Böylesi vurma olayları örneğin Değirmenlik’te (Kitrea) meydana gelmişti anlatılanlara göre…
Herkesi gömdüklerini sanarak hızla toplu mezardan ayrılırken, yola çıktıktan sonra bir çocuğu gömmeyi unuttuklarını farketmişlerdi, çocuk traktörün arkasındaki trollide öylece yatıyordu. Böylece durup çocuğu yol kenarına bıraktılar – buraları o zamanlar hep zeytinlikmiş… Çocuğu yol kenarına bıraktıktan sonra birkaç metre ileride araç değiştirmişler ve hızla köylerine dönmüşlerdi… “Sokağa çıkma yasağı” başlamadan mutlaka köylerine dönmenin büyük telaşı içindeydiler…
Şahidimiz bu yolun başındaki ve sonundaki iki evi işaret ederek, “Bu iki evin arasında toprak yolun kenarına bırakmıştık çocuğu” diye anlatıyor, “bu iki ev o zamanlar da vardı…”
Sözünü ettiği çocuk Palekitre’deki toplu mezardakiler arasında naaşı bulunamayan küçük Yannis Suppuris… Yannis henüz dokuz yaşındaydı… Kardeşi Petros Suppuris 10 yaşındaydı ve Petros ile daha küçük kardeşi Kostas, bu katliamdan sağ çıkabilen Suppuris ailesinin iki ferdiydi… Suppuris ailesinden bir tek onlar hayatta kalabilmişti bu katliamda… nneleri Areti 39 yaşındaydı, babaları Andreas 48 yaşındaydı, teyzeleri Thekla 45 yaşındaydı, küçük kardeşleri Dimitris 5 yaşındaydı ve küçük kızkardeşleri Julia yalnızca 3 yaşındaydı… Katliamdan sağ çıkan bir çocuk daha vardı ki o da 13 yaşındaki George Liasi’ydi – hayatta kalmış ve bu katliamı yapan Kıbrıslıtürkler’i teşhis etmişti. George Liası de yaralanmıştı, ablası Yanulla ise ağır yaralı olarak katliamdan sağ kurtulmuştu – iki yaşındaki oğlucuğu gözlerinin önünde öldürülmüştü. Anneleri, kızkardeşleri, neneleri, dedeleri bu katliamda öldürülmüştü…
DEVAM EDECEK