“Abohorlu Mürüde Nene…”

Sevgül Uludağ

MESARYA’DAN HATIRALAR… BİR ÖYKÜ…

 

DR. DERVİŞ ÖZER

Kaç yaşında olduğunu pek bilemeyeceğim Hacı Melek Nene’ye gelir, oturup konuşurlar ve tekrar evine dönerdi. Ankilozan spondilit adlı romatizmal bir hastalığı olduğu içinde öne eğik yürür ve yürürken de çift baston taşırdı Abohorlu Mürüde Nene. Evinin bahçesinde iki tane hurma ağacı vardı. Bu hurma ağaçlarının altında, üçayak üzerinde duran koca bir kazanı ve yanında da yığılı çalı çırpı var idi. Biraz şaman biraz kam'dı daha doğrusu şimdi öyle düşünüyorum. O zamanlar bize göre biraz büyücü, biraz doktor biraz da dişçi idi.

Herkim ki çaresiz kalır, ona başvururdu. Civar köylerden bile gelenler olurdu. Tek odalı evinin kapısını çalar ve ona dertlerini anlatırlardı. Dişi ağrıyanın dişini yatağın altında pamuklar içinde sakladığı paslı kerpeteni çıkartarak, dişi çeker, eline verir, biraz da kirli ispirto rakısıyla ıslattığı pamuğu üzerine bastırır ve gönderirdi.

Para alır mıydı bilmem ama evinde bu sebepten çok ziyaretçi olurdu. Hatta ben bile ziyaret ettim ama benimkisi biraz zoraki ziyaretti.

Çocukken çok küfür ederdim. Evimizin önündeki çeşmeye, kadınlar benim küfür edişimden çekindikleri için gelmeye korkarlardı. Annemin ve halamın dayakları bile kar etmezdi. Bir gün küfür ederken olmayan bir şey oldu. Halam ve annem, bana çıkarıp para verdiler ve gidip köpek b.ku toplamamı istediler. Ondan kolay ne vardı. Hemen bir çanağın içine doldurup getirdim. Eğer onlarla Mürüde Nene'ye gidersem, bir kuruş daha vereceklerini söylediler. Oraya da gittim. Tabii oraya gidince beni odaya kapattılar ve Mürüde Nene köpek b.klarından birini alıp, bir tülbentte sardı ve yanıma geldi. Yanıma gelirken bir bokluk olacağını anlamıştım ama iş işten geçmişti. Ellerim ve ayakların annem ve halam tarafından kıskıvrak tutulmuştu. Ben sadece bağırıyordum, küfür ediyordum. Mürüde Nene dualar okuyarak elinde tülbentte sarılı köpek b.kuyla geldi ve onu üç defa ağzıma sokup çıkardı. Sonra da beni bıraktılar. Bırakmalarıyla birlikte kendimi bahçedeki hurma ağacının yarısında buldum ve oradan herkese küfür ettim .

İşe yaradı mı diyeceksiniz. Yoooo. Yaramadı. Ben yine sövmeye devam ettim, hatta fazlasıyla.

Yine bir gün parayı verip, eşşek b.ku toplamaya gönderdiler. Galliga Memedin harman yerinde çoktu. Hemen toplayıp getirdim, parayı da aldım. Tabii siz anladınız bu işin içinde Derviş'e yine bir oyun var diye, ama ben anlamadım. Belki çocukluk, belki de gerçekten istemişlerdi diye düşünmüştüm. Çünkü eskiden yaz geceleri, sivrisinekten kurtulmak için çanakların içinde eşşek b.ku yakıyorlardı. Belki de sinek için zannettiğimden olacak, toplayıp getirmiştim. Ama bu sefer beni nasıl o bahçeye hurma ağaçlarının oraya götürdüler hatırlamıyorum. Sadece hatırladığım kazanın altında harlı bir ateş yandığı ve annemin benim topladığım eşşek b.klarını kazanın içine attığı. Bu sefer de annemin yanında Nezire halam vardı. Bir de iki tane adam, ellerinde kalburla bekliyorlardı. Adamların, kim olduğunu bilmiyorum. Ben yine yakalandım kıskıvrak bir şekilde.

Çırılçıplak soyulup, kalburun içine oturtuldum ve kazanda kaynayan eşşek b.klu suyla yıkandım. Mürüde Nene, bir tabureye çıkıp başımdan aşağı lenger lenger suyu boca etti.

İşe yaradı mı derseniz bilmem. Bu olaydan yaklaşık 3 ay sonra ilkokula başladım ve orada da biraz daha sövdükten sonra küfürü kestim. Bu küfür etmeyi kesmemin nedeni ilkokul öğretmenim Türkan Hoca Hanım mı yoksa Vural Hoca’nın kara kaplı defteri mi, yoksa geç de olsa Mürüde Nene’nin yaptığı büyü mü bilmiyorum.

Bu sayfadaki resimde görülen nene benim kâbusum olmuştu. Ama yine de ben dahil, bütün köylü onu seviyordu.

Rahmetlik Mürüde Nene o yokluk yıllarında elinden geleni yaparak, şifa dağıttı. Bazen işe yaradı, bazen de yaramadı ama çok iyi bir nene idi. ALLAH RAHMET EYLESİN.

 

(DR. DERVİŞ ÖZER – 26.5.2016)