Kendisi de aynı dertten muzdarip, ABD’li özel eğitim uzmanı Sydney S. Zentall, Lefkoşa ve Limasol’daki seminerlerinde dikkat eksikliği ve hiperaktiviteyi anlattı
* “Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun dünyada görülme sıklığı % 11. Kızlar daha iyi kamufle ettiği için erkeklerde daha yüksekmiş gibi görülüyor”
* “Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar, uyarılmalara normalden daha fazla ihtiyaç duyarlar”
* “Ailelerin ve öğretmenlerin bilinçli olması, bazı teknikler uygulaması gerekir”
Özgül GÜRKUT
Yerinde duramayan, laftan anlamayan, kabına sığmayan çocuklar… “Acaba hormonlardan mı ki bu çocuklar analarının karnından bu kadar bilmiş, bu kadar hareketli doğuyor?” sorusu hiçbirimize yabancı değil.
“Ne olur 5 dakika da yerinde oturup beklese”, “ne olur başladığı bir işi 10 dakikadan fazla sürdürebilse, hemen sıkılmasa, söylenenleri dinlese, bu kadar dalgın ve unutkan olmasa” diyorsanız, belki de sizin çocuğunuzun da “dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB)” derdi vardır.
ABD’de yapılan bir çalışmaya göre, dünyada bu tanının konulduğu insanların oranı yüzde 11. Kız çocuklar, bu sorunlarını daha iyi kamufle edebildiği için erkeklerdeki daha yaygın görünümü var.
ABD’li özel eğitim uzmanı Purdue Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Sydney S. Zentall, Lefkoşa’da ve Limasol’da doktorlara, psikologlara ve eğitimcilere yönelik seminerler verdi.
Zentall, Kıbrıs Türk Tabip Odası’nın düzenlediği, Tabipler Birliği lokalinde yer alan seminerinde doktorlara, öğretmenlere ve psikologlara “dikkat eksikliği ve hiperaktivite”yi anlattı.
Seminer öncesinde kısa bir röportaj fırsatı bulduğum Prof. Dr. Sydney S. Zentall, kendisinin de aynı dertten muzdarip olduğunu söyledi.
Beklemekten nefret ediyorlar
“Dikkat eksikliği ve hiperaktivite”nin içerdiği özellikleri, “yerinde duramama, bekleyememe (beklemekten nefret etme), dikkatini verememe (dikkatini parlak ve hareketli şeylere verme yatkınlığı), verilen görevle uzun zaman geçirememe, erken sıkılma ve tüm bunlara bağlı öğrenme sorunları” diye sıralayan Zentall, teşhis için hem bu özelliklerin, hem de bozuklukların görülmesi gerektiğini söyledi.
Teşhis nasıl konuluyor?
Bir çocuğun dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olup olmadığını teşhis etmek için öğretmenlerin uyguladığı bir testten söz eden Sydney Zentall, ardından psikoloğun öğrenme bozukluğu, aşırı zeka veya zeka sorunu, duygusal sorun olup olmadığını sınadığı bir test yapması gerektiğini anlattı.
“Size şimdi astrofizik konusunda bir görev versem dikkatinizi uzun süre toplayamazsınız. Çok kolay bir görev versem, ona da dikkat vermezsiniz. Eğer kafanızda evdeki sorunlar varsa, aynı şekilde yine göreve dikkatinizi vermezsiniz. Dolayısıyla dikkat eksikliği, hiperaktivite ve bekleyememe özelliği kadar kolay teşhis edilen bir şey değildir” diyen Zentall, ailelerin ve öğretmenlerin neler bilmesi ve yapması gerektiği sorusuna şu yanıtı verdi:
“DEHB olan çocuklar daha fazla uyarıcıya ihtiyaç duyar”
“Aileler ve öğretmenler öncelikle bu konuda eğitimli olmalı … Bir teorim var. Birçok araştırma sonucum da var, başka kanıtlar da var tabi ki. Bu çocukların bir uyarıya ihtiyaçları var. Beyin uyarılmalıdır. Uyarılma olmazsa, ölmeye başlar. Bu tabi ki çok uç bir noktadır. Örneğin yavru kedilerle bir deney yapıldı. Doğar doğmaz gözleri kapatıldı ve sonra açılınca da göremediler. Çünkü göz beyne en yakın dokumuzdur. Dolayısıyla hepimizin bu uyarılmalara ihtiyacımız vardır.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar, uyarılmalara normalden daha fazla ihtiyaç duyarlar. Belki de beyindeki algılayıcıların, uyarıcıları yeterince alamamasından kaynaklanır. Bozukluk ve yanlış fonksiyonlar gösterme, bozukluğu tanımlayan kelimelerdir. Bu bozukluklar hem okul başarısı, hem de sosyal hayatta diğer çocuklar ve yetişkinler için olmalı.”
Prof. Dr. Sydney Zentall, bu özellikleri kendisinin de taşıdığını ama bozuk fonksiyon göstermediğini belirtti.
Kalıtsal… Kesin tedavisi yok
Kalıtsal bir sorun olan dikkat eksikliği ve hiperaktivitenin kesin tedavisi ise yok. Bu teşhisin konulduğu çocuklara ilaç tedavisi de uygulandığı oluyor. Ancak işin esası eğitim. Prof. Dr. Zentall da önceliği eğitime verenlerden ve uzun süreli ilacın işe yaramadığını düşünüyor.
Hayat boyu süren bir bozukluk olan dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu için hem ailelerin, hem öğretmenlerin eğitimli olması, stratejik teknikler uygulaması gerekiyor.
Prof. Dr. Zentall, bu teşhisi alan çocukların, kendilerine öğretilecek teknikler sayesinde sorunla baş edebileceklerini, kendisi de dahil zaten baş edebildiklerini söylüyor.
Peki dikkat eksikliği ve hiperaktivite, özel eğitim gerektiren bir sorun mu? Bu çocukların normal sınıflarda mı, özel eğitimde mi olması gerekir? Zentall’a göre, bu teşhisin konulduğu çocukların çoğunluğu normal sınıflarda eğitilebilir. Ancak rahatsızlığı çok ciddi boyutta olanlar özel eğitime ihtiyaç duyabilirler ki ABD’de kaynak odalar bu amaçla uygulanıyor.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocukların zeka düzeyleri (IQ) çok düşük de olabiliyor, çok yüksek de... Bazı güçlü noktaları, özellikleri de var ki öğretmen ve ebeveynlerin bunları dikkate alarak, çocuklara kötü gözle bakmamaları gerekiyor.
Dünyada görülme sıklığı yüzde 11
ABD’nin Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Kontrol Merkezi’nin son verilerine göre, bu sorunun dünyada görülme oranı yüzde 11.
Prof. Dr. Sydney Zentall, oranın lisedeki erkek çocuklar için yüzde 19’a kadar yükseldiğini, çünkü kızların sosyal baskı yüzünden bu sorunu daha iyi sakladığını, açığa vurmadığını dolayısıyla erkeklerde daha çok göründüğünü söylüyor.
Okula gider gitmez teşhis konulabilir
ABD’li özel eğitim uzmanı, Purdue Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Sydney S. Zentall, “dikkat eksikliği ve hiperaktivite teşhisi ne zaman konulabilir ve çocuğa bu durum söylenmeli mi?” sorusuna şu yanıtı verdi:
Teşhis kreşe/okula gider gitmez konulabilir
“Çocuk okula, kreşe gider gitmez, 3-4 yaşında bu teşhis konulabilir. Çünkü çocuğu diğer çocuklarla kıyaslayabileceğiniz bir ortama girdiğinizde hemen ortaya çıkar. Ben çocuğa söylenmesi gerektiğinden yanayım ama etiketi kullanarak yani ’senin dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğun var’ diye değil, bu özelliğini anlatarak çocuğa açıklayabiliriz.”
Prof. Dr. Zentall, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun, kalıtsal bir sorun olduğunu, beyinde hasar, vücutta kurşun gibi zehirler bulunması gibi ikincil nedenlerden kaynaklandığına da rastladıklarını anlattı.
Zentall, öğretmenlik yaptığı yıllarda, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun, çocukların aşırı uyarılmasından kaynaklandığı inancının olduğunu ve bu tür çocukların izole edilmek istendiğini belirterek, şöyle konuştu:
“Bu çocuklar uyarıyı seviyor”
“Ben bu çocuklara baktığımda gördüm ki aslında bu çocuklar uyarılmıyor, bu uyarıyı kendileri yaratıyor. Mesela kendi aralarında böcek yarıştırıyor, duvarlara yazı yazıyor veya sağa sola bakıyorlar. Sürekli hareketliydiler, şarkı söylüyorlardı. O an dedim ki ‘bu çocuklar uyarıyı seviyor’. O andan sonra araştırmaya başladım. Sonra da kendi teorimi geliştirdim ki bu psikologdan sonra geliştirilmiş bir teoridir. Şudur: Tüm organizmalar kediler, köpekler, böceklerin her birinin aktivite düzeyi farklıdır ve hepsinde de uyarılma ihtiyacı vardır. Eğer hayvan besliyorsanız bunu eminim görmüşsünüzdür.”