Yoksulluğuna bakmadan gösteriş yapmaya kalkanların gülünçlüğünü anlatan en çok kullandığım atasözü, “… Ayranı yok içmeye tahtıravanla gider sı.maya”dır…
Bazen tahtıravan yerine “at” kullanılmıştır…
-*-*-
KKTC’de bu atasözünün en canlı örneği, yani en yoksul haldeyken, en büyük gösteriş olarak karşımıza çıkan şey külliyedir…
Külliye, tarihin en büyük israfıdır…
-*-*-
Türkiye’de de gösteriş uğruna çok ciddi “israf” söz konusudur…
Pazardan marul alamayan insanlar; açlıkla sınanan milyonlar vardır ama Alper Gezeravcı, uzaya çıkıp, orada namaz kılmıştır!
Hem de en az 55 milyon dolar ödenerek!
Ve bugün geri gelmesi beklenmektedir…
-*-*-
Doğulu medeniyetlerde, yani üzgünüm ama cahil toplumlarda ve tabii ki demokrasisi göstermelik ülkelerde “gösteriş” yaparak, halkın oylarının avlanmasına çok sık rastlanılır…
Ve Batılı medeniyetlerle en büyük fark, göstermelik demokrasilerle yönetilen ülkelerde halkın asla hesap sormuyor olmasıdır!
Ne acı!
-*-*-
Doğu medeniyetlerinde yaşayanların, Batı medeniyetine göç etme arzusu ve bu uğruda ölümü dahi göze almalarının en büyük sebebi sanırım budur…
İzin Kurulu açıklama yapmalı!
Kudret Özersay, sanal medyada dün öğleden önce şu paylaşımı yaptı:
“… Az önce YDP vekili sayın Atalay canlı yayında T izinleri listesinde Erhan Arıklı’nın akrabalarının da olduğunu bildiklerini açıkladı ve geçen hafta söylediğimizi o da DOĞRULAMIŞ OLDU. Bu konu bizim için kapanmadı, süreç devam ediyor ve ÇEMBER DARALIYOR. Üstelik hısım akrabaya dağıttıkları izinler İPTAL EDİLMEDİ, İzin Kurulu toplanıp iptal kararı almadı. Bizim sabrımız ve kararlılığımız YALANI da YALANCIYI da devlet imkanlarını hısım akrabasına dağıtanı da yaptığına pişman etmeye yeter. Herkes yaşayarak görecek!”
-*-*-
Erhan Arıklı demişti ki, “… Akrabalarıma T izni verildiğine dair ortaya atılan iddialar doğru değildir… Akrabalarımın isimlerini, kendi müdahalemle geri çektik…”
-*-*-
Ve Arıklı yine demişti ki, “… Listelerde akrabam olduğunu kanıtlasınlar, siyaseti bırakırım…”
-*-*-
YDP, iki hafta sonra olağan kurultaya gidiyor…
Genel Sekreter Talip Atalay, Arıklı’nın rakibi…
Kudret Özersay, usulsüzlüklerin ve yolsuzlukların peşini bırakmayan isim…
-*-*-
Dolayısıyla, bütün bu “iddialaşmaları” ortadan kaldırmanın yolu şudur:
İzin Kurulu net bir açıklama yapsın…
Ak koyun kara koyun belli olsun…
Haaa diyelim ki Özersay ve Atalay haklı çıktı; Arıklı istifa eder mi?
Hiç sanmam!
Kıbrıs Türk toplumunun soyu koalalara dayanmaktadır!
Cevheri Güven’in yaptığı “yayınlar” ve bu yayınlarda, ses kaydı dinlettirilen kişi gerçekten Cemil Önal denen kişiyse, Kıbrıs hava sahasında uçuşan rüşvet miktarı çok büyük!
-*-*-
50 milyon dolarlık rüşvet!
20 milyon dolarlık bir başka rüşvet!
-*-*-
Bizde, yerel anlamda hep rüşvet!
Çapı daha düşük!
Her yerde usulsüzlük, yolsuzluk ve açık yalan!
-*-*-
Türkiye’den her siyasetçi geldiğinde ortaya atılan vaatler!
Lefkoşa’ya 500 yataklı hastane falan!
-*-*-
Ama Allah’a çok şükür, Türkiye’ye nohut satmışız!
Heeeey, yaşasın!
-*-*-
Sonuç 1: Elbette bu rüşvetçi ganimetçi kitle Kıbrıs sorununun çözümüne de Ada’daki Kıbrıslı toplumların yeniden bir arada yaşamasına da şiddetle karşı çıkacaktır!
-*-*-
Sonuç 2: Bunca pisliği örtmek için de tabii ki en mantıklı ikinci yöntem, bol bayrak, bol tören, bol ezan ve elbette görkemli bir de külliyedir!
-*-*-
Kıbrıs Türk toplumu mu?
Hani “soyumuz sopumuz tartışılıyor” ya bu günlerde!
İlber Ortaylı da, göçebe Türkmenlerden geldiğimizi falan söylemiş!
-*-*-
Oysa bence Kıbrıslı Türkler “koala”dan gelmedir!
Doğa’da en çok uyuyan, günlük ortalama 18 – 22 saatle koaladır!
Biz koaladan gelmeyiz, hep uyuyoruz çünkü!
Bilim ve din!
Bazen aşağıda yazacağım konu çok aklımı kurcalar!
Önce şunu belirteyim, kimsenin dini inancı, Allah inancı falan beni ilgilendirmez!
Ama bu konu, Erhan Arıklı ile Talip Atalay’ın birbirine girmesi meselesiyle birlikte çok daha fazla aklımı kurcalamaya başladı!
-*-*-
Arıklı, Atalay’a, “… Din İşleri Başkanlığı yapmış adamsın. Yalan sana yakışmıyor" mesajı göndermiş!
-*-*-
Aklıma takılan tabii ki kurultay yarışı değil!
İkisine de bol şans!
-*-*-
Aklıma takılan şu: Din İşleri Başkanı yalan söylemez mi?
Kendisi dini konularla alakalı eğitim almış Arıklı hiç yalan söyledi mi?
Söylediyse günaha girer mi?
Yoksa, günah olması için illa ki “Din İşleri Başkanı” olmak mı gerekli?
-*-*-
Gerçekten bu “din işleri başkanı yalan söyler mi?” sorusu çok önemli!
-*-*-
Çünkü meseleye hangi açıdan baktığınız burada yüksek derecede önem arz etmektedir!
Neden mi?
Bilimsel anlamda meseleye yaklaşırsak; “bilimin ispat edemediği hiçbir şey gerçek olamaz” noktasına gelmez miyiz?
-*-*-
Estağfurullah, tövbeler tövbesi ama “Allah’ın varlığı”, bilimsel anlamda ispatı mümkün olmayan bir durum değil mi?
Doğmamış, doğurulmamıştır!
-*-*-
Bu durumda, sadece din işleri başkanları veya tek tanrılı dinlerin tüm imam, hoca, vaiz, papaz, kardinal veya papaları; bilim açısından “yalancı” mı?
Tövbeler tövbesi demiştik!
Allah’ım affet yani, meraktan şey ettim!
Not: Son cümleden yola çıkarsak, ben de bilim tarafında değil, din tarafında mı olmuş oluyorum?
Kıbrıslı Türklerin atası… Koala…