Son günlerde ciddi zorluklarla karşı karşıya kalan Türkiye’de, ortaya konulan ekonomik ve diplomatik uğraşların maalesef yetersiz kalmakta olduğunu ve Türk Lirası’nın hızlı bir değer kaybıyla tepki vermekte olduğunu endişeyle gözlemliyoruz.
Türkiye dışında TL kullanan ülkemiz de çarpan etkisiyle, ekonomik, sosyal ve siyasal bir krizle karşı karşıya olduğu aşikardır. Bu nedenle halkımızın sosyal ve ekonomik refahı için, tüm kurumlarımızın işlevselliğini etkin kılmamız ve krizin olası sonuçlarını “stratejik olarak” yönetmemiz gerekmektedir.
“Stratejik kriz yönetimi” tüm paydaşlarla birlikte, paylaşımcı ve katılımcı bir yaklaşımla, çok boyutlu bir bakış açısı ve başarılı bir ekip çalışması gerektirmektedir. Hükümet, krizin boyutunu ölçmeli, stratejik planlar hazırlamalıdır. Kriz yönetimi, toplumun tüm kesimlerini temsil edecek şekilde kurgulanmalı, tüm ekonomik sektör ve sosyal yapılar, bu organizasyonda yer alabilmelidirler.
Böyle bir ekip çalışmasının başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesi aynı zamanda krizin potansiyel zararlarını asgariye indirecek ve daha kolay atlatılabilmesine yardımcı olacaktır.
Ülkemiz, diğer ülkelere kıyasla birçok farklılığa sahiptir. Bunların en büyüğü ve önemlisi, Kıbrıs sorununun hala çözülememiş olmasının getirdiği dünyadan tecrit edilmiş konumudur.
Kriz yönetimi stratejileri oluşturulurken, bu durumu öncelikle idrak etmeli ve sağduyuyla hareket etmeliyiz. İşin gerçeği, eşit siyasi statümüzün bir daha tartışılmayacağı bir çözüme ulaşılması için gerektiği şekilde proaktif olursak, siyasi ve ekonomik krizleri daha başarılı bir şekilde yönetebiliriz. Örneğin, şu anda gündemde olan Derinya ve Aplıç geçiş noktalarının ekonomik potansiyeli siyasi veya diplomatik teamüllerle heba edilmemeli, gerekli çalışmaların süratle tamamlanması ve açılmaları gerekmektedir.
Böylelikle potansiyel kriz alanları ile ilgili kalıcı planlar hazırlayabilir, ülke koşullarına en uygun stratejileri belirleyebilir ve uygulayabiliriz.
Kriz yönetim stratejilerinin öncelikli amacı, kriz sonrasında halkın refah seviyesinin nasıl eski haline geleceği, krizin izlerinin ne şekilde silineceğidir. Kriz yönetimi ekibinde yeralması şart olan profesyonel finans ve ekonomi uzmanları bu amaca ulaşmak için göreve çağrılmalı, ülkemizin kendine özgü niteliklerini dikkate alarak Hükümetimizle birlikte bir yol haritası hazırlamalıdır.
Hükümetin görevi de güçlü bir siyasi iradeyle bunu uygulamak olmalıdır.
Stratejik kriz yönetiminde proaktif davranmak gerekir. Kriz olduktan ve öngörülen tahribatı yaptıktan sonra önlem almak sadece reaktif bir davranış olur. Böyle bir davranış sadece krizin getireceği yaraları derinleştirmekle kalmaz, ayni zamanda kriz ile mücadelede ciddi bütçe ve zaman kayıplarına yol açar. Bu nedenle kriz yönetiminde, olası sonuçları önceden öngörebilir olmak, yani proaktif tutum geliştirmek hayati önem taşımaktadır.
Kriz yönetim stratejilerinde, krizi yönetecek siyasi ve profesyonel bağımsız uzmanlardan oluşacak ekibin kurulması, başarı potansiyeli için gereklidir. TL’nin hızlı değer kaybı karşısında mali açık, alım gücündeki düşüş ve işletmelerin iş kaybı risklerine karşı hazırlıklı olmak, kriz ekibinin hazırlayacağı stratejik planları soğukkanlılıkla uygulamayı başarmak ve etkin iletişim sağlamak, Kuzey Kıbrıs’ı etkisi altına alan bu krizden en az hasarla çıkabilmenin üç önemli anahtarını oluşturmaktadır.
Önümüzdeki süreçte ekonomik kurumlarımız ve işletmelerimizin ciddi zararlar görme ve varlıklarını koruyamama tehlikesi mevcuttur. Bu kriz esnasında ortaya çıkacak olan büyük sosyal risklerin öngörülmesi ve Devlet yönetiminin özellikle büyük sosyal risk grubunu oluşturan dar gelirlileri gözetecek acil önlemler paketini hazırlaması gerektiğini düşünüyorum. Ülkemizde en büyük istihdam sağlayıcısı olan küçük ve orta ölçekli esnafın kriz ortamında önceliklendirilmesi en önemli unsurlardan birisi olduğu kanaatindeyim. İflasların, ağır depresyonların, intiharların, ülke dışına kaçışların gündeme geleceği bir döneme giriyoruz.
Bu olasılıklara karşı koymak için, anlatmaya çalıştığım şekilde bir Kriz Yönetimi ve Stratejik Akıl zaruridir!