‘AÇILMA’ MI, ‘SAÇILMA’ MI?

Sami Özuslu

Önce yazılanlardan, söylenenlerden, açıklananlardan yola çıkıp bazı tespitler yapalım…
•    Sars-2 virüsü ve onun hastalık ismi olan Covid-19 ile mücadele şu ana kadar iyi gitti, iyi gidiyor.
•    Vaka sayısının ve kaybedilen hasta sayısının az olması, başta sağlık ekibinin ve önerilen tedbirlere uyum gösteren insanlarımızın başarısıdır.
•    Virüs ülkemize girse de, yayılması ve salgına yol açması -şu ana kadar- önlenebilmiştir.
•    Ancak yayılma ve salgına dönme ihtimali –en azından ilk günkü kadar- vardır ve virüsün tekrar kapımızı ne zaman çalacağı belli değildir.
•    Öte yandan Kıbrıs’ın kuzeyinde kaç kişinin, nüfusun kaçta kaçının yeni tip Corona virüsüyle tanıştığı ve ne kadarının hastalığı asemptomatik (hiçbir belirti vermeden) geçirdiği/geçiriyor olduğu bilinmemektedir.
•    Keza, Dünya Sağlık Örgütü (WHO), virüsü almış, hastalığı atlatmış olmanın ‘yeniden hasta olunmayacak’ anlamına gelmediğini, bu yönde henüz net bir bulgu olmadığını da ısrarla vurguluyor.
•    Covid-19 ile mücadelenin ‘aşısı ve/veya ilacı bulununcaya kadar’ süreceği, bunun da aylar süreceği söyleniyor.
•    ‘Tehlike geçti’ anonsunun yapılabilmesi için bir diğer olasılık ise ‘sürü bağışıklığı’nın kazanılması…
•    Lakin ‘bağışıklık’ konusunda henüz hiçbir ülke net verilere ulaşamadı, testlerle ilgili sürekli değişen ve çoğunlukla çelişen görüşler gelmeye ve maalesef kafa karıştırmaya devam ediyor.
•    Bir yandan ‘daha fazla test’ öneriliyor ama diğer yandan ‘hızlı testlerin WHO tarafından onaylanmadığı’ da dile getiriliyor.
•    Bu durumda ‘sürü bağışıklığı’ hakkında –en azından kısa zamanda- bir veriye ulaşılamayacağı anlaşılıyor.
•    Ve tüm bu veriler ortada dururken –ve birçok örgüt ile uzman ‘aceleye gerek yok’ uyarısı yaparken- bugünden itibaren birçok sektör ‘işbaşı’, on binlerce insan da ‘sokağa dönüş’ yapıyor.

*  *  *

Önceleri ‘Dört aşamalı açılım’dan söz eden hükümetin neredeyse üç, hatta üç buçuk aşamayı bir çırpıda hayata geçiriyor olması ciddi bir risktir. Halk sağlığı uzmanlarının ‘Salgın tehlikesi ilk günkünden farklı bir noktada değil’ mealindeki sözleri kulaklara küpe olmalıdır.
Ancak hükümet üyeleri başta iş çevrelerinin baskısı ve kamu maliyesinin boşalması gibi saiklerle hareket etmeyi tercih etmiş durumdadır.
O kadar ileri gidilmiştir ki, Eğitim Bakanı ‘ilk ve orta dereceli okulların açılması için hazırlığa’ dahi girişmiştir.
Hastalıkla ilgili bir buçuk ayda kimi tecrübeler edinilmiştir evet… Bazı cihaz ve donanımlar sağlanmıştır, evet… İlk günkünden daha hazırlıklı durumdayız, evet…
Ancak şu ana kadar gayet başarılı götürülen mücadele bir anda tersyüz edilebilir.
Bir tek işyerinde, tek bir okulda, yalnızca bir topu taşıma aracında tespit edilecek bir ‘pozitif vaka’, salgının tetikleyicisi olabilir.
Hükümet gerçekten de gereksiz, çok hızlı adım attı ve riske adeta davetiye çıkardı.
Bu yüzden kaygılıyım.
Ama bir o kadar da umutluyum.
Zira bugüne dek sürecin yükünü çeken sağlık ekibinin ve bilinçli toplumun bu ve benzeri yanlış kararlara rağmen virüsle mücadelede başarılı olacağına inanıyorum.
Yoksa hükümetin aldığı karar ‘açılma’ değil, olsa olsa ‘saçılma’dır.
Oysa henüz ‘açılıp saçılma’ zamanı gelmedi.