Ödül AŞIK ÜLKER
Kuir Kıbrıs üyesi, Aktivist Erman Dolmacı, bu yıl onur yürüyüşünün sloganının “açık ve onurlu” olduğuna dikkat çekerek, kastedilenin “mücadelenin açık olması, bunun üzerine konuşulması, bu konuda utanılacak, sıkılacak, öteki olmanın kötü bir şey olmadığı üzerinden bir açık olma, onurluluk hali” olduğunu belirtti.
Dolmacı, “Cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği konusunda açılmak haktır ama ifşa etmek suçtur, kısacası açılmak haktır, ifşa etmek suçtur ”dedi.
LGBTİ+ hakları konusunda 12 senelik mücadele sonunda hem toplumun farkındalığının hem de görünür insan sayısının arttığını kaydeden Dolmacı, “Her yerde kendi kimliğimizle var olamıyoruz belki ama surlar içinde bir kafeye veya bara gittiğiniz zaman el ele tutuşan, öpüşen hemcinsler görebilirsiniz. Mekanların kapsayıcılığı arttı, çoğu yerde gökkuşağı bayraklarını görebiliyoruz... Ancak bizler görünür oldukça, homofobik, bifobik, transfobik şiddet de artarak kendini gösteriyor” diye konuştu.
Dolmacı, Kuir Kıbrıs’ın Dayanışma Hattı’na (0542 858 58 47) en çok cinsiyet yeniden tayin süreci, askerlik, sivil birliktelik konularında sorular geldiğini belirtti.
Ayrımcılığa karşı bir yasa olmasının gerekliliğine de vurgu yapan Dolmacı, “Kuir Kıbrıs olarak genel anlamda ayrımcılık karşıtı bir yasa hayal ediyoruz. Sadece LGBTİ+’lar özelinde değil, ırk, cinsiyet, etnik köken temelleri, engellilik gibi her türlü ayrımcılığın önüne geçecek bir yasa olmasını istiyoruz” dedi.
“Bu yıl onur yürüyüşünün sloganını ‘açık ve onurlu’ diye seçtik. Bu sloganı seçerken mücadelenin açık olması, bunun üzerine konuşulması, bu konuda utanılacak, sıkılacak, öteki olmanın kötü bir şey olmadığı üzerinden bir açık olma, onurluluk haliydi. Cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği konusunda açılmak haktır ama ifşa etmek suçtur, kısacası açılmak haktır, ifşa etmek suçtur”
“LGBTİ+’lar, bizler toplumun parçasıyız”
- Soru: 17 Mayıs 1990 yılında Dünya Sağlık Örgütü’nün eşcinselliği hastalık sınıflandırmasından çıkarmasının yıldönümü olarak Kıbrıs’ın kuzeyinde de “Uluslararası Homofobi, Transfobi ve Bifobi Karşıtlığı Günü” olarak kutlanıyor. Bu nedenle Cumartesi gün onur yürüyüşü yaptınız. Onur yürüyüşünün Kıbrıs’taki geçmişi nedir ve bu sene “Açık ve Onurlu” sloganıyla yaptığınız yürüyüşü nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Dolmacı: 2014 yılında Ceza Yasası’nın değişmesinden sonra “Uluslararası Homofobi, Transfobi ve Bifobi Karşıtlığı Günü” 17 Mayıs tarihlerinde kutlanmaya başlandı. Kuir olarak ilk düzenlediğimiz onur yürüyüşü 2014 yılında yapıldı. İlk yıl Kuir Kıbrıs olarak düzenledik, sonraki yıllarda sayımız giderek arttı. 2016 yılında ilk kez 17 Mayıs Komitesi, “bu sadece Kuir Kıbrıs’ın derdi değil, homofobi, transfobi ve bifobi toplumsal bir sorundur. Lezbiyen, Gey, biseksüel, trans, artı (LGBTİ+) özgürlük mücadelesi alanında öz örgütlenme olarak çalışan biz olduğumuz için bizim inisiyatifimizde ama herkes kendi söylemini üretecek, çeşitliliğimizi göstereceğiz” mantığıyla oluşturuldu, her yıl farklı temalar belirledik, “hazırık”, “sevmeyelim de taşa mı dönelim” gibi. “Hazırık” sloganındaki amaç “toplumun hazır değil” argümanına cevap vermekti, LGBTİ+’lar toplumun dışında gibi görünür ama LGBTİ+’lar, bizler toplumun parçasıyız. İlk yıl sendikalar vardı, güneyden de birkaç örgüt vardı, adayı mücadele alanları ve coğrafik anlamda kapsamıştık. Sonraki yıl da sendikalar organizasyona katıldı ancak bu yıl katılmadı. Özellikle KTÖS katılırdı. Bence KTÖS’teki son seçimler sonrasında bizim kurduğumuz ilişkiler, dinamikler sarsıldı. KTOEÖS bağışlarda bulundu ama yürüyüşe gelmedi. Sendikalar bu yıl komitede aramızda olmadı.
Yürüyüş her yıl daha da kalabalık oluyor, bu yıl daha da renkli oldu. Bu yıl düzenlediğimiz KuirFest kapsamında Türkiye’den 8 kişilik ekip de geldi, partide drag şov da vardı. Festival kapsamında ulaştığımız translar da yürüyüşe geldiler, yürüyüş bu yıl daha kapsayıcı oldu. Bu yılki etkinlikler geçtiğimiz yıllara göre daha kapsamlı oldu. Kuir Kıbrıs’ın bu yıl kapasitesi de arttı, gönüllü bir ekip oluştu.
“Kağıttaki yasaklar kalktı, şimdi zihinlerdeki yasakları kaldıralım”
- Soru: 27 Ocak 2014 yılında Ceza Yasası’nda bir değişiklik yapıldı ve “doğaya aykırı cinsi münasebet” ifadesi çıkarıldı, LGBTİ+’ların ayrımcılığa uğramayacağına dair bir madde eklendi. Ne değişti, toplumun bilinç düzeyine etkisi ne oldu?
- Dolmacı: Aslında o madde iki önemli kurumu etkiledi, basın ve mahkemeler. Günlük hayat pratiklerini ne kadar etkilediği tartışılır. “Doğaya aykırı cinsi münasebet”ten yakalanan insanların haberleri basında sürekli çıkardı ve bu da toplumdaki önyargıyı körüklerdi ve tabi ki bu madde yüzünden insanlar, tehdit edilir, cezalandırılırdı. Yasadaki değişiklikle bu iki faktör ortadan kalktı, kimse ceza almamaya başladı ve basında bu tür haberler yer almamaya başladı.
Biz 2014 yılından beri 27 Ocak’ta etkinlik düzenliyoruz, “Kağıttaki yasaklar kalktı, şimdi zihinlerdeki yasakları kaldıralım” sloganıyla panel düzenledik ve toplumun önyargılarının devam ettiğine, farkındalığın artırılması gerektiğine dikkat çektik. Farkındalık artırmaya yönelik projeler yapmaya başladık. Onur yürüyüşü de yürüttüğümüz birçok çalışmadan biri. 27 Ocak 2014’ten bugüne baktığımızda, geçmişe nazaran toplumun bu konuda farkındalığının arttığını söyleyebiliriz. Basının ilgisi arttı. Eskiden basında yer almadığımızdan şikayet ederken şimdi sürekli aranıyoruz, konuşuyoruz. Bu bizi sevindiriyor çünkü topluma ulaşmanın en etkili aracı basındır. Öğretmenlere verdiğimiz eğitimlerden iyi geri dönüşler oluyor, birçok öğrenci tezlerini bu konuda yapmaya başladı. Psikoloji öğrencileri bizde staj yapıyor. Net bir dönüşüm görebiliyoruz.
“Farkındalık arttı, görünür insan sayısı da arttı. Her yerde kendi kimliğimizle var olamıyoruz belki ama surlar içinde bir kafeye veya bara gittiğiniz zaman el ele tutuşan, öpüşen hemcinsler görebilirsiniz. Mekanların kapsayıcılığı arttı, çoğu yerde gökkuşağı bayraklarını görebiliyoruz”
“Billboardlar kırılma noktası”
Bir kırılma noktası da billboardlardı, ilk kez “Mediha teyze ben geyim” ve “Kamil amca ben lezbiyenim” afişlerini astığımızda bunlara saldırılması aslında homofobinin devam ettiğini ve gerçek bir sorun olarak varlığını gözler önüne serdi. 2014 yılında yasa değişmişti ama adeta bir şey olsun ve saldıralım diye bekliyordu. Biz bunu değerlendirdik, gelen reaksiyonlara göre bir sonraki kampanyayı ona göre şekillendirdik. “Lezbiyen nedir? Biseksüel nedir?” yazıp bunları tanımladık ve yanına bir iskelet koyarak “hepimiz aynıyız” mesajını verdik. Billboard kampanyası çıktıktan sonra iş yerlerinde bu konuda olumsuz konuşmalara sosyal ortamlarında işyerlerinde maruz kalan birçok lezbiyen, gey, biseksüel de olumsuz etkilendi.
“Dayanışma Hattı- 0542 858 58 47
- Soru: O noktada Kuir Kıbrıs ne yaptı?
- Dolmacı: Bir Dayanışma Hattı ihtiyacı doğduğunu fark ettik ve bu insanların bize ulaşması gerektiğini, “bu kampanyayı yaptık, arkasında durmamız lazım” dedik. Dayanışma Hattı’nda (0542 858 58 47) Aralık 2018’e kadar eğitim almış gönüllüler akran danışmanlığı hizmeti verdi ve profesyonellere yönlendirdi. Yeni bir projemiz kapsamında ücretsiz hukuki ve psikolojik hizmet de vermeye başladık.
“Bizler görünür oldukça, homofobik, bifobik, transfobik şiddet de artarak kendini gösteriyor. Örneğin cuma gecesi, hem de 17 Mayıs Homofobi, Bifobi ve Transfobi Karşıtlığı gününde arkadaşlarımız Lefkoşa’da surlar içinde, nefret temelli sözlü ve fiziksel saldırıya uğradılar”
Homofobi, Bifobi ve Transfobi Karşıtlığı gününde nefret temelli saldırı...
- Soru: 12 senelik bu mücadele sonunda toplum nereye geldi?
- Dolmacı: Farkındalık arttı, görünür insan sayısı da arttı. Her yerde kendi kimliğimizle var olamıyoruz belki ama surlar içinde bir kafeye veya bara gittiğiniz zaman el ele tutuşan, öpüşen hemcinsler görebilirsiniz. Mekanların kapsayıcılığı arttı, çoğu yerde gökkuşağı bayraklarını görebiliyoruz. Gelen telefonlarda sosyalleşme konusunda sorular var, sosyalleşecek alanlar olması önemli. Ancak bizler görünür oldukça, homofobik, bifobik, transfobik şiddet de artarak kendini gösteriyor. Örneğin cuma gecesi, hem de 17 Mayıs Homofobi, Bifobi ve Transfobi Karşıtlığı gününde arkadaşlarımız Lefkoşa’da surlar içinde, nefret temelli sözlü ve fiziksel saldırıya uğradılar.
Cinsiyet yeniden tayin süreci...
- Soru: Dayanışma Hattı’na ulaşan şikayetler, talepler neler?
- Dolmacı: En çok transların cinsiyet yeniden tayin süreci konusunda sorular geliyor, “tıbbi müdahalelere nasıl ve nereden başlayabilirim”, “kimliğimi nasıl değişebilirim” gibi. Bu konuda mevcut yasal düzenleme ciddi hak ihlallerini içeriyor. Bize başvuran her kişi için ayrı süreçler yürütülür, başarılı süreçten geçip, sevk aldırıp Türkiye’de ücretsiz olarak bazı sağlık hizmetlerinden yararlandırılabilen insanlar var. Ancak mevcut düzenlemenin değişmesi gerekmektedir ve sürecin nasıl işlediği şeffaflaştırılmalıdır. Bu estetik bir ameliyat değil, varoluşsal bir ameliyat. Cinsiyet yeniden tayin süreçlerinin şeffaf, ücretsiz ve ulaşılabilir olması gerekir. Bunun yanı sıra kimlikteki cinsiyetin ve ismin değişmesi de bütünlüklü bir ameliyat sürecine bağlı tutulmamalıdır. Şöyle ki, birçok insan farklı tıbbi veya, şu anda şeffaf ve ücretsiz hizmetler sağlanamadığından, mali sebeplerle erişememektedir. Bu bağlamda buna zorlamak hem kişilerin vücutsal bütünlüğünü ihlal etmekte hem de erişemeyenlerin, görünen toplumsal cinsiyeti, kimlikteki cinsiyeti ile uyuşmadığından, her kimliğini göstermek zorunda kaldığında, trans olduğunu açıklamak zorunda bırakmakta, böylelikle de özel hayatın gizliliği hakkını ihlal etmektedir.
Askerlik...
Askerlik konusunda da sorular geliyor. Eşcinsel erkeklerin ve kimliklerinde halen erkek yazan trans kadınların askerlikten nasıl muaf olacaklarını soruyorlar. “Pembe tezkere” denen bir olay var, eşcinsel olduğunu belirten ve askerin de eşcinselleri istemediği için bireyi askerlikten muaf tutmasıdır. Bu belli bir kodla rapora geçer. Bunun prosedürü şeffaf bir şekilde duyurulmamıştır, yeni bir projemiz kapsamında yakın bir zamanda Kuir Kıbrıs olarak bu konuda bir kitapçık yayınlayacağız. Ayrıca yakın zamanda sıkça sorulan sorular (https://www.queercyprus.org/wp-content/uploads/2019/04/SIKCA-SORULAN-SORULAR.pdf) kitapçığımız çıktı, orada da bu konuyla ilgili detaylı bilgi var. Şunu vurgulamak isterim ki, eşcinseller askerlik yapamaz diye birşey yok ama askerde sistem o kadar ataerkildir ve zorunlu heteroseksüellik üzerinden kurgulanmıştır ki bir eşcinsel askere gittiğinde tecavüz, taciz, ifşa edilme gibi sistematik baskı altında kalabilir. Kuir Kıbrıs olarak da biz zaten militarizm karşıtı bir örgütüz.
“Saklanmanın getirdiği psikolojik şiddet boyutu inkar edilemez”
- Soru: Sen aynı zamanda bir vicdani retçisin ve bu konuda hakkında dosyalanmış dava var ama senin bu konudaki duruşun militarizme karşı oluşunla alakalıdır...
- Dolmacı: Ben askerliğimi yaptım, dava seferberliğe gitmemeyle alakalıdır. Sadece militarizme karşı olmam değil, feministim, kadınların ve kadınlığın aşağılandığı bir kurumda bulunmak istemem, aynı zamanda veganım yani hayvan bile öldürmem, neden insanları öldürmek için silahlanayım. Aslında askere de gitmek istemedim ama 10 yıl hapis yatamazdım. Gittim ve bunları travmatik bir şekilde hissettim. Askerdeyken eşcinsellik beni rahatsız eden son konuydu çünkü dışarıdan anlaşılmıyorsa ve saklıyorsan sıkıntı yaşamayabilirsin. Ancak sürekli saklanmanın, başka biri gibi davranmanın da getirdiği bir psikolojik şiddet boyutu da inkar edilemez.
Sivil birliktelik...
Dayanışma Hattı’na en çok gelen sorular arasında toplumun evlilik olarak gördüğü sivil birliktelik konusu da vardır. Güneyde hemcinsler arasında sivil birliktelik uygulaması geçti ama kuzeyde bu düzenleme yoktur. Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşları bunu güneyde yapabiliyor. İlerleyen süreçte buna evlilik eşitliği noktasında eğileceğiz. Heteroseksüellere bu hak verilirken eşcinsellere verilmemesi bir ayrımcılıktır.
“İntersekslerin zorunlu ameliyata maruz bırakılmasına karşıyız”
- Soru: Kısacası yasadaki değişiklik bir başlangış olabilir ama yeterli değildir. Sizin Kuir Kıbrıs olarak başka ne talepleriniz var?
- Dolmacı: İntersekslerin yani kadın ve erkekler için olağan sayılmayan genital organ ya da iç üreme sistemi ile doğmuş̧ kişilerin zorunlu ameliyata maruz bırakılmasına karşıyız. İnterseks spektrumunun çok az bir kısmı ameliyat gerektirir. Geriye kalanlarla ilgili dünyadaki uygulama kişinin büyümesi ve kendi belirleyeceği cinsiyete göre gerekirse, isterse ameliyat yapılmasıdır, istemezse hayatına öyle devam etmesidir. Bu konuda farkındalığın artması gerek.
“Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği konusu derslerde çeşitlilik olarak anlatılabilir”
Müfredat konusunda taleplerimiz var. Yasal değişikliğe gidilmeksizin var olan derslerin içine cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği konusunun çeşitlilik olarak anlatılabileceğine dair talebimiz vardır. Dernekte bu konuda pek çok kaynak var, birlikte çalışabiliriz, bu konularda eğitim kitleri vardır.
“İstihdam alanında, ev içinde her türlü şiddetin, ayrımcılığın önlenmesi talebimiz var. Aslında genel anlamda ayrımcılık karşıtı bir yasa hayal ediyoruz. Sadece LGBTİ+’lar özelinde değil, ırk, cinsiyet, etnik köken temelleri, engellilik gibi her türlü ayrımcılığın önüne geçecek bir yasa olmasını istiyoruz”
“Ayrımcılık karşıtı bir yasa hayal ediyoruz”
İstihdam alanında, ev içinde her türlü şiddetin, ayrımcılığın önlenmesi talebimiz var. Aslında genel anlamda ayrımcılık karşıtı bir yasa hayal ediyoruz. Sadece LGBTİ+’lar özelinde değil, ırk, cinsiyet, etnik köken temelleri, engellilik gibi her türlü ayrımcılığın önüne geçecek bir yasa olmasını istiyoruz. Bazı Cinsiyet Odak Merkezleri oluşturuldu, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinden dolayı ayrımcılık yapılmayacağı da yazıldı. Bunlar farkındalık adına yapılabilecek şeylerdir.
“Toplumun yüksek bir kesimi LGBTİ+’ların ayrımcılığa uğradığının farkındadır”
- Soru: Ne tür projeleriniz var?
- Dolmacı: Dayanışma hattı mini bir projeydi, artık proje olmaktan çıktı, sürdürülebilir bir hal aldı. “Konuşulmayan” projesini yaptık ve basına yönelik “Medya çalışanları için LGBTİ+ odaklı haber yazım kılavuzu” hazırladık. “Konuşulmayan” projesi kapsamında anket yaptık, homofobi, bifobi, transfobinin toplumumuzda ne kadar yaygın olduğunu ölçtük. Orada çıkan sonuçlara bakınca toplumun yüksek bir kesimi LGBTİ+’ların ayrımcılığa uğradığının farkındadır. Bir doktorun eşcinsel olmasında sıkıntı görmezler ama erkek çocuklarının erkek öğretmenin eşcinsel olmasını istemezken, kadın öğretmenin eşcinsel olmasını sıkıntı etmiyorlar. Sivil birlikteliğe çoğunluk destek veriyor. Bunu toplumun geleneksel yapısından dolayı “evlilik” olmasını destekliyor.
Sömürüden özgür LGBTİ+’lar...
“Sömürüden özgür LGBTİ+’lar” kısacası “Hayat” projemiz de yeni başladı, 2.5 yıl sürecek. LGBTİ+ların insan ticareti konusunda mağdur olmasıyla ilgilidir. Toplumdan sosyal, psikolojik dışlanma ve ekonomik şiddet var, bunlar LGBTİ+‘ları insan ticaretine karşı incinebilir kılar. Görünür olmasa da ülkemizde LGBTİ+ seks işçiliği var. Öncelikle bir haritalandırma yapacağız, LGBTİ+ seks işçilerine uygulanan sömürünün boyutunu, insan ticaretinin varlığını, sosyal hizmetlerden ne kadar faydalanabildiklerini ölçeceğiz. Projenin ikinci aşamasında da sadece seks işçisi değil, tüm LGBTİ+ bireylerin bu konulardaki durumunu raporlayacağız. LGBTİ+ bireyler sosyal hizmetlere yeterli oranda ulaşabilirse insan ticaretinden uzaklaşır. Durum ortaya çıkınca bunu politik bir rapora döndüreceğiz ki savunuculuk programına başlayabilelim.
Aralık 2018’de başlayıp 3 yıl sürecek olan bir projemiz de “Renklerin Çeşitliliği” projesidir. “Konuşulmayan”da toplumda farkındalık yarattık, bu projede de Kuir Kıbrıs’ın kapasitesini güçlendirmek adına fon geliştirme, insan kaynakları gibi farklı alanlarda 10 eğitim olacak. Bugüne kadar AB projelerinden fonlar aldık, sürdürülebilir olmak için bazı çalışmalar yapacağız.
“Utanılacak, sıkılacak, öteki olmanın kötü bir şey olmadığı üzerinden açık olma, onurluluk hali”
- Soru: Son olarak ne söylemek istersiniz?
- Dolmacı: Bu yıl onur yürüyüşünün sloganını “açık ve onurlu” diye seçtik. Kastettiğimiz insanları açılmaya zorlamak , teşvik etmek değildir çünkü açıldığımız zaman evde, işyerlerinde sıkıntı yaşayacağımızı biliyoruz. Bu sloganı seçerken mücadelenin açık olması, bunun üzerine konuşulması, bu konuda utanılacak, sıkılacak, öteki olmanın kötü bir şey olmadığı üzerinden bir açık olma, onurluluk haliydi. Cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği konusunda açılmak haktır ama ifşa etmek suçtur, kısacası açılmak haktır, ifşa etmek suçtur.