Karantina sonrası yaşanan açılmanın üzerinden bir hafta geçti. Bir kısım esnaf, önce iki aya yakın süre kapalı kaldıktan sonra yeniden açılacak olmanın mutluluğunu yaşadı. Bir yandan yeniden işe döneceği için heyecan duydu, bir yandansa komşuları ile yeniden buluşabileceği için bile kendini iyi hissetti. Ancak yeniden açılmayla birlikte görüldü ki bu açılma birçok iş yeri için “kapıları açmanın” ötesine geçemedi.
Özellikle ülkenin turizm başkenti olan Girne’de, çarşı esnafı bu soğuk gerçekle her geçen gün daha fazla yüzleşiyor şimdilerde. Esnaf, çektiği fotoğraf ve videoları sosyal medyadan paylaşıyor. Caddeler, sokaklar bomboş! Büyük oranda turistlere hizmet sunmak üzere tasarlanan işletmeler için önümüzdeki yaz, olduğundan daha sıcak geçecekmiş gibi duruyor. Özellikle de dükkânlarında kiracı olan işletmeler bu kaygıyı daha çok taşıyor.
Kafe ve restoranlar dışında kalan esnafın hali bu iken dün itibariyle açılma heyecanını bu işletmeler de yaşamaya başladı. Gıda üreten birçok işletme günler öncesinden hazırlıklarını yaptı, testlerini tamamladı ve yeniden işe başlama heyecanıyla resmen saatleri saydı. Esas işi casino işletmek olan bir firmanın yerinden al git uygulamasına başlayacağını açıklamasına kadar.
Restorancılar Birliği başta olmak üzere birçok kesim olaya tepki gösterdi. İlgili bölgelerdeki belediye başkanlarının çok isabetli bir biçimde buna izin vermeyeceğini açıklaması sonrasında Başbakan da “otellerin halen kapalı olduğunu” açıkladı. Kısacası bu girişim, hayata geçmeyen bir girişim olarak kaldı.
Yalnız burada bu girişimin gerçekleşip gerçekleşmemesinden öte bir anlayışın tartışılması gerektiği ortaya çıkıyor. O da mevcut pastanın ne kadar adilane bir biçimde dağıtıldığı veya dağıtılmasına yardımcı olunduğu konusudur.
Salgın öncesindeki koşullarda bile büyük marketlerin sıcak yemek satması, hazır giyim işine girmesi, hırdavat malzemeleri satması gibi uygulamalar ekmeğini sadece bu işlerden kazananlar açısından önemli bir sorundu. Şimdi salgının yarattığı yeni koşullar içerisinde iyice küçülen piyasada bu durum küçük ve orta ölçekli esnaf için daha yıkıcı sonuçlara gebe. Bu açıdan Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası’nın tespiti son derece yerindedir. Oda yaptığı açıklamada “bu anlayışların devam etmesi durumunda işletmelerin yeniden ayağa kalkmasından değil ancak batma derecesinden söz edilebilir” diyor. Yerden göğe kadar haklılar!
Dolayısıyla bu sektörlerin yeni oluşan şartlar da düşünüldüğünde tekrardan ele alınarak düzenlenmesi, kimsenin birbirini ezmeden, birlikte ayağa kalkabilmesi açısından büyük önem taşıyor. Her sektörün bir diğerinin önünde engel olacağı, herkesin birbiri ile yıkıcı bir rekabet içerisine gireceği bir anlayış yerine, bu küçülen piyasada birbirimize omuz vererek ayakta kalmayı başarabilirsek kısa vadede belki herkes yaşam standartlarından bir miktar fedakârlık yapmış olacak. Ancak orta ve uzun vadede toplumsal refahımız öncekinden de iyi hale gelecek.
Bunu yapmak için elbette yeni yasal düzenlemelere ihtiyaç olduğu ortada. Ancak yeni yasal düzenlemeler kadar izleyeceğimiz bireysel tutumlar da bu sürece katkı sağlayacak. Önümüzdeki dönem bu açıdan önemli bir soruyu hep gündemde tutmalıyız. Toplumsal olarak birbirimize tutunarak bu süreci aşabilecek miyiz? Yoksa birbirimizin sırtına basarak altta kalanı yok oluşa terk edecek miyiz? Haftaya bu konuyu tartışmaya devam edeceğiz.