Ayşe GÜLER
Adıyaman’daki depremde 35 kişilik Gazimağusa Türk Maarif Koleji kafilesinin hayatını kaybetmesinin ardından bölgede derin sessizlik ve hüzün sürüyor.
Bölge halkı, bir tarafta yaşanılan büyük acının tarif edilemez olduğunu dile getirirken, diğer taraftan da yargı sürecinin takip edilmesini istiyor, “Tek tesellimiz, yetkililerimizin süreci takip etmesi, hesap sorması” diyor.
“Her yere ateş düştü, ciğerimiz yanıyor” şeklinde konuşan vatandaşlar, konunun gündemden düşmemesini de talep ediyor.
Mağusalılar, depremdeki kayıplarla birlikte ülkede de bina güvenliğinin konuşulduğunu ifade ederken, etkin denetim vurgusu yapıyor, bu konuda yetkililere sesleniyor: “Kaçak yapılaşmanın önüne geçilmeli. Ama Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin inşaatı izinsiz devam ediyor. Pandemi Hastanesi izinsiz yapıldı. Hesabını kim sordu?” diye soruyor.
VATANDAŞLAR NE SÖYLEDİ?
Sinar EMİN: “Çok büyük kayıplar yaşadık, çok etkilendik…”
“Çok büyük kayıplar yaşadık, çok etkilendik. Kıbrıs’ın yüzde 80’inin psikolojisi bozuldu. Yaşadığımız tramvayı atlatabilmek için zamana ihtiyacımız var. Savaştan sonra böyle bir kayıp olmamıştı. Bu binaları kim kontrol ediyor? Gerekli kontroller yapılmalı. Eskiden bina yapılırken, izinleriyle ilgili kontroller yapılıyordu. Şu an böyle bir denetim yapıldığını görmüyorum. Mahallemde kaçak bina dolu…”
İbrahim ŞUA: “Önlemler alınmalı, daha büyük acı yaşamak istemiyoruz”
“ Mağusa çok sessiz. Hüznümüz, kaybımız büyük. Önlemlerin alınması gerekiyor. Binalarımız çok kötü durumda. Daha büyük bir acı yaşamak istemiyoruz.”
Hüseyin ÖZARISOY: “Acımızı yaşayacağız ama hesabı da sorulmalı”
“ Yaşanılanlardan dersler çıkartmalıyız. Kayıplarımızın yaşandığı İsias Otel sahipleri tutuklanmış. Ancak yargılama ne kadar ileri gidecek? Güvenmiyoruz. Otel sahiplerinin Türkiye’deki iktidarla bağlantılı olduğu konuşuluyor. Hiçbir şey olacağına inanmıyorum. Acımızı yaşayacağız ama hesabı da sorulmalı. Kiminle konuşsak, Mağusa’da her ailede bir kayıp var. Kayınımın bacanağının oğlu öldü. Bu konuları konuştukça bile içimiz doluyor. Onları bağrımıza, gönlümüze bastık.
Mehmet Zeka HOŞGÖR: “Yetkililerimiz süreci takip etmeli, tek istediğimiz bu…”
“Öyle bir şey oldu ki, hiç beklemediğimiz bir anda muazzam bir kayıp yaşadık. Herkes yasa boğuldu, genç çocuklarımızı kaybettik. Deprem, doğal afet olabilir. Ama birçok ihmal olduğu için bu yası yaşadık. Yargılanma sürecinin ne olacağını keşfetmek zor. Konu yargıya gidebilir, her şey ortada. Otel sahipleri serbest bile kalabilir. Yetkililerimiz süreci takip etmeli, tek istediğimiz bu. Nice dava süreçleri gördük ki, zanlılar beraat ediyor. Bizde de ortalık bina doldu. Çok katlı binalar yoğunlaştı. Kullanılan demirler, yapım aşamaları doğru mu? İnşaatın her aşamasında denetim yapılmalı. Güneydeki uygulama böyle.”
Lütfiye SEÇKİN: “Ateş, olduğu yere değil, her yere düştü, ciğerimiz yandı…”
“ Yaşanılan acıyı birebir bizler de hissediyoruz. Bu, empatinin ötesinde bir durum… Ateş, olduğu yere değil, her yere düştü, ciğerimiz yandı. Şu ana kadar yaşadığımız en büyük acı.
Bizim için şu an hukuki sürecin devamı önemli, sonuna kadar gidilmeli. Bazı şeyler, kadere bağlanmamalı, tedbir almalıyız. Gençlerimizi kaybettiğimiz İsias Otel’de de ciddi eksiklikler olduğu görülüyor.
Bizler de hazırlıklı değiliz. Deprem olduğunda ne yapacağımızı bilmiyoruz. Depremi hissedenlerle o an ne yaptıklarını konuşuyoruz. Herkes beklediğini, hiçbir şey yapmadığını söylüyor. Bu, doğru değil. Doğduk, büyüdük, okullarda deprem tatbikatı yok. Toplum olarak bilinçlenmemiz yok. Yardımlaşma konusunda ciddi birliğimiz var. Ama afet anında ne yapılacağını bilmiyoruz. Okul ve hastaneler ilk sığınılacak yerler. Ama oralarda da ciddi sıkıntılar var. Bu olaydan sonra herkes kendine düşen payı çıkartmalı.”
Emine ÖZDOĞAN: “Bir haftadır uyku uyumuyoruz, korku ile yaşıyoruz”
“Türkiye’deki depremde çok kayıplarım var. Burada hayatını kaybedenler de arkadaşlarımızın çocukları… Ateş düştüğü yeri yakıyormuş, çok büyük bir acı. Ben kendi oturduğum binanın bile güvenli olduğunu hissetmiyorum. Binaların güvenliği bir an önce araştırılmalı. Şu anda kaldığım binada 16 yıldır kalıyorum. Evimi satın aldığımdan beri odamda çatlaklar var. Dam üzerinde su birikiyor, risk altındayım. Depremden sonra çocuklarımın odasını boşalttım. Bir haftadır uyumuyoruz, korku ile yaşıyoruz. Burada da benzer acıların yaşanmaması için devletin binaları araştırması gerekiyor.”
Ertan TOPAL: “Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin inşaatı izinsiz devam ediyor. Pandemi Hastanesi izinsiz yapıldı. Hesabını kim sordu?”
“Mağusa, böyle bir acı daha önce hiç yaşamadı… Herkes büyük bir travma yaşıyor. Günlerce televizyon başında umutla bekledik. İnsanların yüzü gülmüyor, içinden bir şey yapmak gelmiyor. Türkiye’deki yargılama sürecine güvenmiyoruz. Acı olaydan sonra çıkaracağımız dersler bellidir. Yapılan yanlışlar düzeltilmelidir. Ama Cumhurbaşkanımız ‘Emirnameye bakmayın, siz yapın, biz hallederiz’ diyor. Bu acılar yaşanırken, imar planında değişiklik gündeme geliyor. Türkiye’deki müteahhitlerin yaptıkları binalar ortada. Burada yapılan binaların bu kadar kötü olduğuna inanmıyorum. Yaşanılanlardan devlet suçlu. Şu anda Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin inşaatı izinsiz devam ediyor. Pandemi Hastanesi izinsiz yapıldı. Hesabını kim sordu? Kaç kişinin sesi çıkıyor.”
Levent LEMA: “Ülkede eski binalarda yaşayanların evleri acilen boşaltılmalı”
“Bu kadar yıl içerisinde hiçbir acı, çocukların ölümünden kötü olamaz. O kadar çok üzüldük ki… 4 gün üst üste sabah, öğlen cenaze peşinde koşmak hepimizi derinden yaraladı. Yapacak bir şeyimiz de yok. Hiçbir şey, gidenleri geri getirmiyor, en büyük üzüntü o.
Ülkede eski binalarda yaşayanların evleri acilen boşaltılmalı. Belediye evleri, Laguna binaları ciddi sorun. Deprem çok ciddi bir olaydır. Bunun önüne geçebilmenin yolu, depreme dayanıklı binalar yapmaktır. Planlı, programlı, ortak paydaşlarla hareket edilmeli. Hukuki sürecin takipçisi olunmalı. Bu kadar yıldır, okullarımızın durumunu herkes biliyordu. Kimse hiçbir şey yapmadı. Bu olay sonrasında, girişim yapıldı, sınıflar boşaltıldı.”
Hakan Aydın ÖZDEMİR: “Herkes daha duyarlı olmalı, konu gündemden düşmemeli”
“ Çok acı bir olay yaşadık, ciddi ihmaller var. İsias Otelle ilgili gizlilik kararı alınması endişe verici. Yetkililerimiz süreci takip etmeli, halk olarak bunu istiyoruz. Daha önce bunlar yaşandı, delilleri karartacaklar. Herkes daha duyarlı olmalı, konu gündemden düşmemeli. Ben apartmanda yaşıyorum. 3 haftadır evime gidemiyorum. Eşimin annesinin evinde kalıyoruz. Güven hiçbir şey yok çünkü denetim yapılmıyor.”
Özgül FAKI: “Tek dileğimiz, devletin elinden geleni yapması. Hepsi araştırılsın…”
“Depremde, çok yakın arkadaşımın kızı hayatını kaybetti. Tek dileğimiz, devletin elinden geleni yapması. Hepsi araştırılsın. Herkes hüzünlü, üzüntülü. Canımız çok yandı… Yargılanma süreçleri takip edilmeli.”
FOTOĞRAF: Burçin AYBARS